Başörtüsüne özgürlük eylemleri Bursa’da başladı

Başörtüsü direnişi yayılıyor. Son halka Bursa’dan eklendi. Her ayın ilk Cumartesi günü başörtüsü eksenli hak, adalet ve özgürlük mücadelesine destek vermek üzere eylem yapılacak. Bursa Orhangazi Parkı’nda bu ay ilki yapılan eylemde Mazlumder Bursa Şubesi  Başkanı Hasan Ünal’ın okuduğu açıklamanın içeriği Kürt sorununa ayrılmıştı.

Basın açıklamasının tam metni:

Bir süreden beri ülke gündemini meşgul eden, “Kürt Açılımı” olarak başlayıp, “Demokratik Açılıma” evrilen, sonra da “Milli Birlik Projesi”ne dönüştürülen hükümet çalışması hakkında söz söylemeyen, çözüm önermeyen hiçbir toplum kesimi kalmadı. “Akan kan duracak” denildi, barış, sevgi, umut denildi, “bu bir Fırsat” denildi, “proje” denildi, “ihanet” denildi, teslim-tesellüm denildi, şov yapıldı, meydan okundu… Ancak bütün bunlar olurken toplumun bir kesimi hep suskun kaldı. O toplum kesimi; bu ülkedeki demografik ve siyasi ağırlığı malum, en büyük ortak paydayı temsil eden ve kendine “müslümanım” diyen kesimdir. Halbuki bu kesimin sözünü açıkça söylemesi halinde, başlatılan barış çalışmalarının daha hızlı yol alacağı, kardeşlik türkülerinin daha gür söyleneceği ve başarı şansının daha yüksek olacağı kesindir.

Adil ve özgür bir dünyanın özleyicileri olarak bizler; erdemli insanların, değil sadece ülke sorunları, bütün dünya sorunlarıyla ilgili olmaları gerektiği inancındayız. Evrensel bir dine, evrensel bir dile ve evrensel halkların kardeşliği ilkesine sahip oldukları konusunda hiçbir şüphe bulunmayan Müslüman kesimin Kürt sorunu karşısındaki suskunluğunun gün geçtikçe anlamlılığını yitirdiğini, bir başka deyişle “boşluk” oluşturmaktan öte bir anlam taşımadığı kanaatindeyiz.

“Bütün müminler kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını iyilikle, güzellikle, doğrulukla düzeltin. Allahın öfkesini çekmekten sakının ki üzerinize sevgi ve rahmet yağsın(Hucurat-10)” diyen Kur-an ayeti ve “Dicle kenarında bir kurt kapsa koyunu, gelir Ömer’den sorarlar onu” diyen Hz. Ömer’in takipçileri, yanı başındaki kardeşlerinin feryadına duyarsız kalamaz/kalmamalı. Müslümanlar sahip oldukları tarihsel sorumlulukları gereği, herkesten daha evvel elini taşın altına koyarak meseleye sağlıklı bir zemin kazandırmak, bu yakıcı soruna çözüm önerileri geliştirmek ve inisiyatif yüklenmek zorundadırlar.

Müslümanlar; inançları gereği bütün renklerin, dillerin, kavimlerin Allah’ın birer ayeti olduğuna inanırlar. Bunlardan herhangi birinin reddedilmesini, engellenmesini ya da baskı altına alınmasını Allah’ın ayetlerinin inkârı olarak görürler.

İnsanlar doğdukları coğrafyayı, dillerini, renklerini, kavimlerini ve cinsiyetlerini seçme hakkına sahip değildirler. Dolayısıyla tercihi elinde olmayan bir özeliğinden dolayı diğerlerine üstünlük kurmak veya ötekileştirmek, İslam’ın temel ilkelerine aykırıdır. “Arap’ın Aceme, Acemin Arap’a hiçbir üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takvalı (erdemli) olmaktadır” temel İslam öğretisi gereği, herhangi bir kavmin diğer kavimlere, dilin diğer dillere, renklerin diğer renklere, cinsiyetin diğer cinsiyete üstünlüğü yoktur. Bunlar ne övünme, ne de yerinme sebebi olamazlar. Müslümanlar, ne zulmeder, ne de zulme rıza gösterirler.

Hal böyleyken; bu coğrafya üzerinde ümmetten yeni bir ulus yaratma gayesiyle dinin rolü azaltılmış, ümmet şuuru yok edilmiş, insanlar ötekileştirilmiş, tüm bunların doğal sonucu olarak da, başta Kürt sorunu olmak üzere benzeri bir çok sorun üremiş ya da üretilmiştir.

“Zulme sessiz kalanlar, dilsiz şeytanlardır” ilkesinden hareketle, arzumuz ve hedefimiz; Her şeyden evvel Müslümanlık ortak paydasında bin yıldır birlikte yaşamış iki kardeş kavmi ayrılık noktasına getiren zulüm ve adaletsizliğin giderilmesi, etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkede yaşayan tüm diğer halklarında bu ülkenin asli unsuru olduğunun kayıt altına alınmasını sağlayacak yeni bir toplumsal sözleşmenin kabul edilmesidir. Artık askeri darbe anayasalarından kurtulma zamanı gelmiştir

Tüm bu nedenlerle, toplumun en ağırlıklı kesimini oluşturan erdemli insanlar olarak bizler, sorunlarımızın çözümü için öncelikle şu hususların altını yeniden çizmeyi gerekli görüyoruz;

1) Tüm dini ve etnik kimliklerin üzerindeki ayırımcı, kısıtlayıcı ve yasaklayıcı unsurların kaldırıldığı özgürlükçü yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

2) Silahlı ve psikolojik tüm operasyonlar durdurulmalı, PKK ve benzeri örgütler derhal silah bırakmalıdırlar.

3) Koruculuk sistemi kaldırılmalı, özel harp güvenlik güçleri bölgeden çekilmeli, bölgede elinde silahı olan herkes, elini tetikten çekmeli, güvenlik bahanesi ile taciz amaçlı arama, yol kontrolü vb. insan haysiyet ve şerefini rencide edici uygulamalardan vazgeçilmeli, yayla ve mezralara dönüşün önündeki engeller kaldırılmalı ve bölge de hayatın normalleşmesi sağlanmalıdır.

4) Devlet, yasal düzenlemeler başta olmak üzere, silah bırakmayı ve dönüşü kolaylaştırıcı gerekli tüm altyapıyı hazırlamalıdır.

5) Kürtlerin ve diğer halkların kimliklerine, tarihine, diline, inancına yönelik tüm asimile çalışmalarından vazgeçilmelidir.

6) Devlet, dini ve etnik kimlik üzerinden oluşturduğu tüm mahrumiyetler için özür dilemeli, dini inançları, düşünceleri, ibadetleri, dilleri ve kavimleri nedeniyle hain ilan edilmiş tüm şahıs ve ailelerin itibarlarını iade etmelidir.

7) Değiştirilmiş coğrafi ve yerel isimler iade edilmeli, bölge insanının, ölüm, işkence, yıkım ve ekonomik kayıplarının, maddi ve manevi zararları tazmin edilmelidir.

8) asit kuyularında yakılanlar dahil olmak üzere tüm faili meçhul cinayetler aydınlatılmalı ve failler cezalandırılmalıdır.

9) Türk ve Kürt halklarına yönelik bölücü, ayrıştırıcı, kışkırtıcı söylem, eylem ve rollerden ısrarla kaçınılmalıdır. Kürtlerin ikinci sınıf vatandaş görülmesi alışkanlığından vazgeçilmelidir.

10) İnsan haysiyetini ve onurunu rencide edici tüm baskıcı uygulamalara son verilmelidir.

11) Genel af talepleri değerlendirilmeli, kişi hakları gözetilerek mağdur tarafların birbirini affedeceği, kapsayıcı bir af anlayışının tesis edilebilmesi için azami çaba gösterilmelidir.

12) Türk, Kürt tüm müslüman ya da olmayan halkların dini duyarlılıkları dikkate alınmalı, dini yaşama hürriyetinin önündeki tüm engeller derhal kaldırılmalıdır.

13) Bölge ve bölge insanının ekonomik geri kalmışlığı, “kader” olmaktan çıkarılmalıdır.

14) Sorunların çözümünde sonuçlar değil, sebepler göz önünde bulundurulmalı, sorun üreten sebepler ortadan kaldırılmalıdır. Aksi davranışların; sorunu çözmenin değil, sorunun parçası olmaya devam edeceği unutulmamalıdır.

15) Bu önerilerin birbirleriyle bağımlı ve eşgüdüm içerisinde ele alınması, sürecin sürdürülebilirliği açısından gerekli bir zorunluluk olarak görülmelidir.

Ve diyoruz ki; ”GELİN, HERKES İÇİN ÖZGÜR VE ADİL BİR DÜNYAYI HEP BERABER KURALIM.”

Çağrımız tüm erdemli insanlaradır.

Bunun yolu; özgün, adil, erdemli, insan fıtratına aykırı düşmeyen ve tüm tarafların katıldığı yeni bir toplumsal sözleşme oluşturmaktan geçmektedir.

Mazlumder Bursa Şubesi olarak bu çerçevede, bir dizi çalışma yapmayı planlıyor ve yapacağımız çalışmalara, kendini sadece bu ülkeden değil, tüm dünyadan sorumlu gören/görmesi gereken adil ve erdemli insanları davet ediyoruz.

Herkesin özgürce düşüncesini ifade edebildiği, inancını serbestçe yayabildiği, hiçbir dini ve etnik kimliğin, başka bir dini ve etnik kimliği baskı altına almadığı, anadilin serbestçe kullanıldığı, eğitim öğretim yapabildiği, meşru hiçbir alanda hiçbir kısıtlamanın yapılmadığı, aydınlık ve özgür bir Türkiye için herkesi ve her kesimi sorumluluk üstlenmeye ve destek olmaya davet ediyoruz.

One thought on “Başörtüsüne özgürlük eylemleri Bursa’da başladı

  • başörtüsü platformlarının yeni halkası olan Bursa’lı kardeşlerimiz, ülkenin yakıcı sorunu olan Kürt meselesini ele alan bir açıklama ile bismillah demişler.somut önerilerin yer aldığı iyi bir metin.
    tebrik ediyoruz. sakarya’dan selam,saygı ve dualarımızı yolluyoruz.

Bir cevap yazın