Ankara: Danıştay bayram sevincimize gölge düşürdü
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 201. hafta eyleminde Danıştay’ın haksız karar, hukuki değil ideolojik olarak değerlendirildi. Platform adına İHH Ankara Şubesi’nden Mustafa Arslan’ın okuduğu basın açıklamasında, ” Danıştayın aldığı bu karar meslek liselilerin değil özelde imam hatip liselilerin üniversiteye girişini engellemek için alınmıştır bunu da biliyoruz. Bulunduğu makamın adaletin ve hukukun tecelligahı olduğunun bilincinde olan bu sözde hukukçuların hukuk temellerini sarsan bu ve benzeri kararlarını kınıyor, bu makamlara hakkı hukuku bağımsız bir kafayla yorumlayacak ve karara bağlayacak insanların getirilmesini temenni ediyoruz. Hukuki merciiler bir elma kurdu gibi hukukun içini oyarak çürüten elma kurtlarından arındırılmalıdır.” denildi.
Basın açıklamasının tam metni:
Bismillahirrahmanirrahim… Selamun Aleykum…
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunun 201. hafta basın açıklamasında tekrar birlikteyiz.
Öncelikle bütün İslam aleminin Kurban Bayramı’nı tebrik ederiz. Toplumsal yardımlaşmanın en güzel örneğinin yaşandığı bu bayram gününde yine bu meydanda hak(lı) arayışımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Bayram arefesinde bayram sevincine gölge düşürecek bir haberle sarsıldık. Hukuksuzluğun her türlüsünü hukuki alanda uygulamaya geçirenler yine bir skandala imza attılar. Elbette bu bizleri, çok sık karşılaştığımız bir durum olması hasebiyle pek şaşırtmadı. Ancak zamana ve zemine göre karar alma iradesini kullananlar geçmişte verdikleri bir kararın tam tersi bir kararla bu durumu tescillemiştir.
Kısaca geçmişte yaşananlara dönersek olay daha net anlaşılacaktır. Yakın geçmişte bir meslek liseli öğrenci tarafından Danıştaya katsayı haksızlığı ile ilgili başvuruda bulunulmuş ancak Danıştay katsayı belirleme ve sınav sistemi değiştirme kararının ancak YÖK tarafından verilebileceği danıştayın bu duruma müdahil olamayacağı kararı verilmiştir. Gel zaman git zaman YÖK katsayı farkının bir haksızlık olduğu ve kaldırılması gerektiği kararına vardı. Ancak geçmişte bu işi YÖK’e bırakan Danıştay mensupları, İstanbul Barosu’nun başvurusu üzerine aradan geçen zamanda bir şeylerin değiştiği izlenimine kapılmış olmalı ki olaya müdahil olarak kararın yürütmesinin durdurulması kararına varmıştır.
Şimdi soruyoruz;
İki dava arasında ne gibi bir fark vardır?
Fark davadan ziyade başvuranlar arasındaki danıştaya yakınlık derecesi midir?
Danıştay işine geldiği zaman ve zeminde verdiği kararı, işine gelmediğinde kendi kararı ile çelişen bir karar alabilme yetkisini kimden almıştır?
Alınan karar hukuki midir yoksa ideolojik mi?
Danıştay, geçmişte ADD’nin organize ettiği bir konferansta konuşan adı malum hukukçu(!)nun “bazen hukukun çiğnenmesi gereken durumlar vardır” tarzındaki beyanını bu şekilde tasdik etmekte midir?
Bizlerde herkes gibi bu soruların cevabını biliyoruz elbette. Ancak bu soruların tekrar tekrar sorulmasında fayda görüyoruz. Danıştayın aldığı bu karar meslek liselilerin değil özelde imam hatip liselilerin üniversiteye girişini engellemek için alınmıştır bunu da biliyoruz. Bulunduğu makamın adaletin ve hukukun tecelligahı olduğunun bilincinde olan bu sözde hukukçuların hukuk temellerini sarsan bu ve benzeri kararlarını kınıyor, bu makamlara hakkı hukuku bağımsız bir kafayla yorumlayacak ve karara bağlayacak insanların getirilmesini temenni ediyoruz. Hukuki merciiler bir elma kurdu gibi hukukun içini oyarak çürüten elma kurtlarından arındırılmalıdır.
Bizler Sivil Toplum Kuruluşları olarak insana dair yapılan her zulmün karşısında ve her mazlumun yanında yer almaya devam edeceğiz.
İnsan Hakları ve Hizmet Derneği
İHH Ankara Şubesi
Mustafa ARSLAN