Bursa: Danıştay hukuku katletti
Üniversiteye girişte yıllardır uygulanan katsayı zulmünü ortadan kaldırmayı amaçlayan 21 Temmuz 2009 tarihli YÖK’ün değişiklik kararıyla ilgili olarak Danıştay 8. Dairesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararı, Türkiye’nin tüm kentlerinde protesto edildiği gibi Bursa’da yaşayan vicdan ve adalet sahipleri tarafından da protesto edildi.Bir toplumun kendini gerçekleştirme ve potansiyelini ortaya koymada engellenemiyeceği gerçeğini ortaya koyan sivil aktivistler adına Bursa Ulu Cami yanındaki Orhangazi parkında Bir açıklama yapan MEMUR-SEN İl Bşk.Numan ŞEKER ve MAZLUMDER Bursa Şubesi başkanı Hasan ÜNAL Danıştay kararlarını protesto ettiler.Protestoda bulunan sivil topum gönüldaşlarının zaman, zaman ”Kafese son! Eğitime Özgürlük!,Katsayı Zulmü Engellenecek!,İnsanlık Onuru Zalimleri yenecek!,Direne direne Kazanacağız’ Sloganları atarken, ellerinde de ‘’Katsayı kat kat zulüm ‘’ Yargılı, yargısız zulümlere boyun eğmeyeceğiz.” “Zulüm bitene kadar” Kafese son eğitime özgürlük”İşte Hukuk Husi, Dersim, Gazze, Kandahar, Bağdat, Katsayı, Başörtüsü, Dünya Kafeste” Dövizleri taşıdılar.
Mazlumder Bursa Şube Bşk.Hasan ÜNAL yaptığı basın açıklamasında konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı.
KATSAYI VE BENZERİ TÜM ZULÜMLERİN ÖNLENMESİNİN TEK YOLU; TOPYEKUN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Değerli basın mensupları,
Bilindiği gibi siyasal iktidarı ve tüm idari kurumların vesayet altına alan 28 Şubat anti demokratik askeri vesayet döneminde, insan hak ve özgürlükleri ile eşitlik ve adalet ilkelerinin de ayaklar altına alındığını gösteren en somut göstergelerden biri, yapılan bir değişiklikle ÖSS sınav sisteminde uygulamaya konulan katsayı zulmünün başlatılmış olmasıydı. Gerçekte İHL’nin önünü kesmeyi amaçlayan bu uygulama ile eğitim de fırsat eşitliği yok edilmiş, haksız rekabet ortamı oluşturulmuş ve tüm mesleki eğitim öğrencileri mağdur edilmişti.
Toplumun dini eğitim almasından rahatsızlık duyan zihniyet bununla kalmamış, kademeli eğitim sistemine son vererek 8 yıllık kesintisiz eğitime geçme kararı almış, ayrıca başörtüsüne getirdiği yasakla inançları gereği örtünen insanların eğitim haklarını elinden almakta da hiçbir mahzur görmemişti.
Böylelikle Millet iradesine ipotek koyarak ideolojik amaçlar peşinde koşan anti demokratik zihniyet aldığı bu kararlarla topluma açıkça zulmetmeye karar vermiş oluyordu.
Zülüm kararlarına karşı toplum tarafından yıllardır gösterilen tepkiler hiçbir surette dikkate alınmamış, dahası zulmün giderilmesi için siyasal iktidarlar tarafından halkın tercihleri doğrultusunda yapılmak istenen değişikliklere de hukukun katledilmesi pahasına fırsat verilmemiştir.
Askeri vesayet sisteminin zamanla ağırlığını kaybetmesi bile durumu değiştirmemiş, bu defa brifinglerle beslenmiş yargı mekanizması vesayet misyonunu yüklenmiş katsayı ve benzeri zulümlerin kaldırılmasına, dolayısıyla milli iradenin gerçekleşmesine engel olmuştur.
En son üniversiteye girişte yıllardır uygulanan katsayı zulmünü ortadan kaldırmayı amaçlayan 21 Temmuz 2009 tarihli YÖK’ün değişiklik kararıyla ilgili olarak Danıştay 8. Dairesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararı, bahsi geçen vesayet misyonunun yargı tarafından üstlenildiğini gösteren somut bir örnek olmuştur.
Görünen o ki; dar ideolojik kalıplardan yıllardır kendini kurtaramayan vesayet meraklısı askeri cuntaların; kafes eylem planının deşifre olmasıyla toplumda oluşan infial yüzünden darbe yapamaz hale gelmiş olması, aynı zihniyete sahip kimi yargı mensuplarını harekete geçirmiş gözükmektedir.
2005 yılında Ankara Aydınlık evler Ticaret Meslek Lisesi öğrencisi İlknur Öztürk’ün katsayı düzenlemesinin iptali için yaptığı başvuruyu; “1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun ilgili maddeleri gereği yükseköğretim kurumlarına ortaöğretim kurumlarını bitirenlerin nasıl gireceğinin Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılarak Yükseköğretim Kurulu tarafından saptanacağı” gerekçesiyle katsayı konusunda YÖK’ün yetki kullanımını hukuka uygun bularak reddeden Danıştay 8. Dairesi, 4 yıl sonra aynı YÖK’ün kararını hukuka aykırı bularak katsayı zulmünün devamına onay vermiştir.
Açıkça görülmektedir ki; Danıştay 8. dairesi, verdiği bu skandal kararla dün hukuki bulduğu YÖK yetkisini, bu gün hukuki bulmayarak kendi kararıyla derin bir çelişkiye düşmüştür.
Danıştay 8. dairesinin verdiği bu karar; tarihe ve toplum hafızasına tam bir hukuk skandalı olarak geçmiştir.
Danıştay 8. dairesi verdiği bu karar; hukukun üstünlüğü adına, hukukun katledilmesi kararı olmuştur.
Danıştay 8. dairesinin verdiği bu karar; 28 Şubatın çöken askeri vesayet sistemi yerine, hukuk adı altında jüristokratik vesayet sistemini ikame etmek istendiğinin açıkça itiraf edilmesidir.
Bu karar; tam bir suçüstü durumudur.
Bu karar; bütün yönleriyle tam bir darbe teşebbüsüdür.
Eğitim hakkının baltalanmasına onay veren, mesleki eğitimin geleceğini karartan, eğitimde fırsat eşitliğini yok eden, haksız rekabet ortamına sebep olan ve millet iradesinin tezahür ettiği TBMM’ni yok sayan bu kararı; hukuk üstünlüğüne ve adalet ilkesine aykırı ve anti demokratik bulduğumuzu açıkça ilan ediyoruz.
Katsayı zulmünün sona erdirilmesini engelleyici tüm girişimleri, millet iradesine ipotek konulması olarak kabul ettiğimizi ve vesayetçi zihniyetin devamı olarak gördüğümüzü açıkça beyan ediyoruz.
Ayrıca yine bu meydandan katsayı ve benzeri tüm zulümleri millet adına önlemekle görevli en üst güç olan TBMM’ne sesleniyoruz;
TBMM, temsil ettiği millet iradesi adına Jüristokrasinin katsayı darbe eylem planına karşı, derhal acil önlem almalı, başta farklı katsayı zulmü olmak üzere bu ve benzeri tüm zulümlerin varlığına bir kalemde son verecek sil baştan yeni bir anayasa hazırlamalıdır.
Bilinmelidir ki; bu ve benzeri tüm sorunların tek ve en etkin çözüm yolu, sil baştan yeni bir anayasa hazırlamaktır.
Meclis çoğunluğunu oluşturan İktidar partisi de bu temel görevi sürekli ötelemek alışkanlığından vazgeçmelidir.
Aksi halde kamuoyunda iktidarın icra ve temsil ehliyetinden uzak olduğu kanaati yerleşecek , ayrıca yasama erkinin de zaaf içinde bulunduğu değerlendirilmesinin yapılması kaçınılmaz olacaktır.
Bursa Mazlumder olarak son sözümüz şudur;
Başta katsayı zulmü olmak üzere her türlü haksızlık ve adaletsizliğin giderilmesini sağlayacak “demokratik açılım”ın olmazsa olmaz şartı yeni bir anayasa hazırlamaktır.
İşbu açıklama kamuoyuna duyuru, ilgililere ise açık uyarı hükmündedir.
Mazlumder Bursa Şubesi
Hasan ÜNAL
Şube Başkanı