“Minare” imtihanı: Haklar referanduma götürülebilir mi?

İsviçre’de yapılan referandumda yeni minare yapılmasının yasaklanması yönünde çıkan karar, Avrupa’nın zihinsel arkaplanındaki korkuları da gün yüzüne çıkarıyor. Nitekim Federal Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı Wolfgang Bosbach da referandum sonucunun Almanya’daki toplumda da aynı şekilde yaygın olan İslamlaşma korkusunun ifadesi olduğunu açıklamıştı. Karara ve kararın özüne işaret eden bu açıklamaya her ne kadar tepki gösterilse de bir gerçeğe işaret ettiği de unutulmamalı. Avrupa, ötekileştirdiği Müslümanların sosyal hayatta daha çok yer almaya başlamasını, eski ucuz işçilikten kurtulup nitelikli işgücüne dönüşmesini, özellikle de kız öğrencilerin başörtülü olarak üniversiteye başlaması ve sonrasında devlet kuruluşlarında da başörtülü çalışmak istemesi gibi sorunlarda, bugüne kadar Avrupa merkezli “insan hakları ve özgürlük” söyleminin sahiciliğiyle yüzleşecek.

Bu karar elbette sorunlu, ayrımcılık ve kabul edilemez bir yasakçılık. Türkiye kamuoyunun da çıkarması gereken dersler de var. İnsanların en temel haklarını ve özgürlüklerini referanduma götüremezsiniz, tıpkı başörtüsü yasağının çözümü için referanduma işaret edilemeyeceği gibi. Zaten halkın büyük çoğunluğunun karşı olduğu bir yasağı referanduma götürmek, başka sorunların da referanduma götürülmesi taleplerini çağrıştırabilir. Oysa adalet ve özgürlükle ilgili meseleler oy çokluğuyla çözülümez.

Platform Haber

Bir cevap yazın