Türkiye “kafes”ten nasıl çıkacak?
Kafes operasyonu eylem planınında ortaya çıkan manzara dehşet verici. Hükümet’in sessiz kaldığı, Genelkurmay’ın ise katliam plancılarını değil de haberi ortaya çıkaranları eleştirdiği bir operasyon planından, yani iktidar uğruna 300 kadar çocuğun katledilmesini bile göze alabilecek kadar vahşileşen bir yapılanma söz konusu. İnsanlıktan çıkmış bir zihniyet. Bu operasyon planı bile tek başına ülkenin bugüne kadar nasıl kafeslere sokulduğunu göstermesi açısından büyük önem arzediyor.
Akif Emre ise bu süreçte önemli bir soruyu gündeme getiriyor: “Asıl sorun, ‘Türkiye’nin kafeslenmesi’ meselesinin farkında olmamak. Kafeslendiğinin farkında olmayan bir anlayışın kafesten çıkmak gibi bir sorunu da olmayacaktır. Şunu kabul etmek zorundayız. Türkiye’nin “kafeslenmesi” salt ekipler arası bir iktidar ve güç mücadelesinden ibaret değildir. Türkiye’nin kafeslenmesi çok daha derin bir zihniyet, insaniyet ve de medeniyet sorununun tezahürü… Aklımız, vicdanımız, bilincimiz hepsinden önemlisi değer yargılarımız kafeslenmiş durumda… Kafesten kurtulmak için ne türden bir kafese hapsedildiğimizin farkına varmak gerek…”
Başlangıç için doğru bir tespit. Gerçekten de özgürleşebilmek için önce bizi köleleştirmeye, kendi resmi ideolojisine uygun olarak “ehlileştirmeye” çalışan egemen zihniyetle yüzleşmek zorundayız. Kurumsal eğitimiyle, resmi tarih tezleriyle, yedeğine aldığı kuruluşları ve medyasıyla ve yıllardır empoze ettiği ideolojisiyle hayatın her alanını kuşatan Kemalist hegemonyayla yüzleşmek zorundayız. Bu ertelenebilir bir yüzleşme de değil üstelik. Çünkü her an yeni bir zulme imza atabiliyor.
İşte Danıştay’ın aldığı karar bunun son örneği, hakeza başörtüsü yasağı da öyle. Bu yasakçı, ayrımcı ve geleceğimizi karartan egemen zihniyet, çocuklarımızın canını bombalama planlarıyla tehdit ettiği kadar, geleceğini de yasaklarla baskı altında tutuyor. Buna müsade etmemek için de toplumsal bir muhalefeti yükseltip, söylem-eylem pratiğini hayata taşıyabilmeliyiz.
Platform Haber