TEKEL işçisinden Başbakan’a açık mektup

Sayın Başbakan,

5 Aralık 2009’dan sonra size bu ikinci mektubum.

Bu mektubu yazma gerekçem de bir öncesinde olduğu gibi 4C yasasıyla ilgili. Hem o günden sonraki olaylarla ilgili hem de sizin yapmış olduğunuz açıklamalarla ilgili olarak bu mektubu hem şahsınıza hem de kamuoyuna sunuyorum.

15-12-2009 Salı gününden bu yana Tekel işçilerinin Ankara’da vermiş olduğu hak arama mücadelesi onurlu, seviyeli ve kararlı bir şekilde devam etmektedir.

Bizimle ilgili yapmış olduğunuz açıklamaları üzüntüyle izlemekteyiz. Biz işçiler Tekelin sigara fabrikalarının satılması sonrası, hükümetin oluşturduğu T.T. AŞ Kurumunda istihdam edildik. Buralarda faaliyet alanlarımız oldukça sınırlı idi ve atıl bir durumda bir buçuk yılımız geçti. Yatarak para kazanmak gibi bir isteğimiz ve talebimiz olmadı. Hükümetinizin yapmış olduğu politikalar gereği bizler buralarda bulunmak durumunda bırakıldık.

Her ne kadar sendikalarla anlaştığınızı söylemiş olsanız da bunu somut bir şekilde ortaya koymadınız. Sigara fabrikalarının özelleştirilmesinden sonra bizleri özlük haklarıyla başka kurumlara göndereceğinizi ama sendikanın bunu istemediğini söylüyorsunuz. O halde çıkın ve sendikalarla tüm Türkiye’nin önünde yüzleşin ve haklı haksız ortaya çıksın. Kaldı ki durum böyle olsa da sizlerin bizleri 4C gibi kölelik yasası olan bir duruma mahkûm etmenizi haklı çıkartmaz.

Biz işçiler Ankara’nın bu soğuk havasında evimizden barkımızdan uzak günlerce buralarda kalmayı arzulamıyoruz. Sadece Köy Hizmetleri’ndeki, Sümer’deki, Telekom’daki işçilere uygulanan statünün bizlere de uygulanmasını ya da yirmi yıldır sahip olduğumuz hakların elimizden alınmamasını talep ediyoruz. Bunu da Yaprak Tütünlerde kalarak değil diğer kamu kurum ve kuruluşlarında statümüze uygun olan işlerde çalışarak devam ettirmek istiyoruz.

Kimi işçi kardeşlerimiz Tekel’de teknik eleman olarak, kimisi üretim ustası olarak, kimisi imalat işçisi, kimisi de elektrikçi vs. olarak çalıştı.

Hükümetinizin son günlerde 80 bine yakın memur almayı düşündüğü bir ortamda kamu işçilerini 4C yasasına mahkûm etmeniz anlaşılır ve kabul edilebilir bir tutum olamaz. Buralara alacağınız memurlara en düşük memur maaşını vereceğinize göre, biz tekel işçilerini birden bire asgari ücrete tabi tutmanız hangi adaletle bağdaşır, söyler misiniz?

Sizden önceki hükümetlerin dışarı bıraktığı işçileri sizlerin 4C yasasıyla istihdam ettiğinizi övünerek söylemeniz 4C kölelik yasasını haklı çıkartmaz!

Lütfen biraz empati yapınız ve kendinizi bizim yerimize koyunuz. 20 yıl çalıştığınız bir yerde ertesi gün işvereniniz tarafından maaşınızın yarı yarıya düşürüldüğünü ve haklarınızın elinizden alındığını nasıl karşılarsınız?

Yine soruyorum Sayın Başbakan, sizler de aldığınız maaşın üçte biriyle birkaç ay yaşamaya çalışın, haklarınızdan birkaç aylığına vazgeçin. Eğer sizler buna dayanabilirseniz bizler de her halde buna alışırız.

Yine Sayın Başbakan, biz işçileri “Devletin malı deniz yemeyen domuz” diyerek sanki devleti kemirenler gibi tanımladınız. Yine Ankara Abdi İpekçi Parkında hiçbir provakatif bir durum yokken polis tarafından tazyikli pis sularla ıslatıldık, gaz bombalarına, coplara maruz kaldık.

Muhalefetin verdiği desteği eleştirdiniz. Neden suçu hep başkalarına atıyorsunuz? Bizleri haksız bir uygulamaya tabi tutarak muhalefete neden malzeme veriyorsunuz? Tabii ki muhalefetten destek verenlerin hepsi masumane duygular taşımıyor olabilir. Ama bizler kimsenin niyetini okuyamayız. Böyle bir ortam oluşuyorsa öncelikle buna fırsat vermemek sizlerin elinizde. Biz işçilerin bu konuyla ilgili her hangi bir siyaseti yoktur. İnsani olan her desteği başımız gözümüz üstüne alırız kabul ederiz. Tek siyasetimiz insani vicdani olmayan bu kölelik yasasını ret etmektir.

Ankara’yı, özlük haklarımızla başka kurum ve kuruluşlara gönderilme taahhüdü aldıktan ya da bizleri tatmin edici somut çözümler ortaya konduğunda terk edeceğimizi buradan tekrar dile getiriyoruz.

27 Aralık Pazar günü yaptığınız konuşmada da bizlerin yaptığı eylemi ideolojik olarak yorumladınız. Sayın Başbakan her halde olaylara sağduyuyla yaklaşamıyorsunuz. Şu an orda bulunan işçiler sizin vatandaşlarınız. 72 milyonluk halkın bir parçası. Bunların da yetimi var öksüzü var. Sizin Tekel işçilerine olan bu acımasız yaklaşımınızı anlayabilmiş değiliz. Bunların devlete maliyeti 40 trilyon diyorsunuz? Madem bu kadar hassas düşünüyordunuz, niye bu işçileri 2 yıla yakın buralarda atıl durumda bekletip bunlar için birçok masraflarda bulundunuz? Sigara Fabrikaları kapatıldığında bu işçileri pekâlâ yine 4C statüsünde o günlerde de gönderebilirdiniz?

Tekrar altına çizerek diyorum ki bizler Yaprak Tütüne yatarak para kazanalım diye gitmedik. Sizler gönderdiniz. İş verdiniz de çalışmadık mı? Şimdi de sizden haklarımız korunarak çalışabileceğimiz yerlerde istihdam edilelim istiyoruz. Bundan daha doğal ne olabilir? Siz kalkıyorsunuz bu eylemleri ideolojik olarak değerlendiriyorsunuz. Bizler sizden sadaka istemiyoruz. Bir lütuf da beklemiyoruz. Memurlara tanınan haklar neyse bizler de onlardan yararlanmak istiyoruz. Yoksa memurlar öz evlat da bizler üvey miyiz? Bizleri memur-işçi ayırımına tabi tutmanız bile anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olsa gerek.

Yurdun dört bir yanından her kesimce olumlu tepki aldığımızdan ve özellikle de Ankara esnafına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kardeşlik açılımının sekteye uğratılmaya çalışıldığı bir ortamda yurdun dört bir yanından gelen Tekel işçilerinin Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla Çerkeziyle, sağcısıyla, solcusuyla vs. göstermiş olduğu takdire şayan bu dayanışma ve kardeşlik açılımının sizlere örnek olması gerektiğini düşünüyorum.

“Anaların gözyaşı artık akmasın” derken, on iki bin tekel çalışanının hem annelerini hem hanımlarını hem çoluk çocuğunu ağlattığınızın farkında mısınız? Yıllardır terörden dolayı binlerce annemizin gözyaşları dinmezken ekonomik olarak bitireceğiniz kamu işçilerinin annelerini “ağlayanlar” kervanına katmanız ne derece doğrudur? Kaotik bir ortamın yaratılmaya çalışıldığı bir ortamda sağduyulu Tekel işçisi hakkını aramakta ve kaosun bir parçası olmaktan itinayla kaçınmaktadır ve buna da asla fırsat vermeyecektir.

Mektubumu burada bitirirken ülkemiz sathına yayılan onurlu direnişimize destek veren herkese teşekkür eder aydınlık ve güzel günlerin en kısa sürede mazlum, mahrum ve mağdur insanların üzerine doğmasını tüm âlemlerin ve içindekilerin Rabbi olan Allah’tan niyaz ederim.
29.12.2009

Şinasi ULUDOĞAN

4/C MAĞDURU TEKEL İŞÇİSİ

Bir cevap yazın