Afyon: Linç zihniyeti yaygınlaşıyor!
Ey özgürlük talipleri! Herkes için özgür, onurlu ve adil bir dünya talebimizi dillendirmek için yine buradayız. Hak ve özgürlük ihlalleri devam ettiği ve onurlu bir yaşam sürme hakkı insanların elinden alındığı müddetçe burada olmaya devam edeceğiz.
1417 Filistinli kadın, erkek ve çocuk, geçen yıl İsrail’in Dökme Kurşun Operasyonu sırasında Gazze’de öldürüldü. Hepsi adları ve hayatları olan insanlardı.
Uykularında, evlerinde, okullarında, sokaklarında, sığındıkları yerlerde, göz göre göre ve doğrudan yok etmek amaçlanarak öldürüldüler. Bizler bu 1417 canın üzerine zamanın örtülerinin örtülmesine razı değiliz. Bu sistematik şiddeti normal bulmuyoruz ve normalleştirilmesine de asla izin vermeyeceğiz. 1417, sıradan bir sayı değildir. 1417 kez cinayettir. 1417 kez kıyamettir. Unutmayacağız! Unutturmayacağız!
Dünyanın en büyük açık cezaevi Gazze’nin gardiyanlığına soyunan hüsnü mübarek, İsrail’in Gazze üzerinde sürdürdüğü ambargoya bizzat ortaklık etmektedir. Hüsnü mübarek; İngiltere’den yola çıkan ve Suriye’ye kadar sorunsuz bir şekilde ilerleyen ve büyük bir teveccühle karşılanan Filistin konvoyunun; Akabe limanından Gazze’ye geçişine izin vermeyerek zulüm tarihine adını yazdırmıştır. Dünyadan gelen tepkiler üzerine; konvoya 4 günlük bir kayıp verdirdikten sonra yol güzergahını değiştirip konvoyun refah sınır kapısını kullanarak Gazze’ye geçişine izin verilmiş, yardım konvoyu Gazze’de büyük coşkuyla karşılanmış, insani yardım malzemeleri dağıtılmış ve bir nebze olsun Gazze nefes almıştır. Konvoyun dönüşünde yine çağdaş firavun rejimi, ara verdiği zulmüne devam etmiş, yardım konvoyundaki insan hakları öncülerini haksız ve keyfi tutuklamaya çalışmış, ancak konvoyun şanlı direnişine karşı koyamamıştır. İnsanlık onuru; bir kez daha işkenceyi, eziyeti, zulmü yenmiştir; ve hep yenecektir! Tarih buna şahittir!
İnsanlık onuru, dünyanın en hoşgörülü ülkelerden biri olarak bilinen Norveç’te de çiğnenmiştir. Türk ailenin yaşadıkları, acilen hastaneye ulaştırılması gereken Döndü Tulum’un sırf ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı nedeniyle ölümü ve aileye Norveç polisince yapılan aşağılayıcı uygulama; son yıllarda Avrupa’da yayılan yabancı düşmanlığı ve İslamofobi paranoyaları, Türkiyemiz’de ittifakla tepki görmüştür. Ancak unutulmamalıdır ki; gerek Norveç’te yaşayan Türk ailenin maruz bırakıldığı ayrımcı ve aşağılayıcı muamele, gerek yakın zamanda İsviçre’de referandumla somutlaşan minare hazımsızlığı, ülkemizin yasakçı mantığıyla aynı temel duygudan beslenmektedir. Onlara göre minare; zaten Kuranda yer almaz, dini bir sembol değil siyasal simgedir, bugün minareler kabul edilirse yarın arkasından ezan gelir, onun arkasından da din devleti… Bizim yasakçıların başörtüsüyle okuma ve çalışma taleplerine getirdikleri itirazlara ne kadar da benziyor! En önemli benzerlikse; ikisinin de mantıksız, ikisinin de tutarsız, ikisinin de akıl dışı ve paranoyakça olmasıdır. Her iki kesime de acil şifalar dileriz!
19 Ocak 2007’de, yani 3 yıl önce, insanlık onuruna karşı bir suikast düzenlendi. Bir gazeteci, sırf etnik kimliği nedeniyle öldürüldü. Cinayeti işleyen çocuk, kendisini yakalayan güvenlik görevlilerince büyük bir hürmetle karşılandı ve kendisiyle hatıra fotoğrafları çekildi. Açılan dava 3 yıldır devam ediyor ve bugüne kadar hiçbir somut ilerleme kaydedilemedi. Bir çocuktan canavar yaratan karanlık, bugün dahi aydınlatılamadı.
Ve yazık ki, bizden olmayanı kabul etmeyen, ötekini dışlayan ve ötekileştiren linç zihniyeti, son zamanlarda ülkemiz sokaklarında yaygınlaşmaya başladı. Manisa-Selendi’de, Edirne’de, Çanakkale’de, Erzincan’da ve başka yerlerde sokaklar adeta çapulculara teslim edilmiş ve toplu linç teşebbüsleri meydana gelmiştir. Bu olayların nedenini sırf provokasyona bağlayıp gerçeklerle yüzleşmemek söz konusu olamaz. 3 yıl önce bir gazeteciyi etnik kimliğinden dolayı öldürten zihniyet; bugün bizden olmayanları yine bizim elimizle linç etmek ve ötekileştirmek istiyor. Biz bu aşağılık oyunda yokuz! Ve haykırıyoruz: Katili, katilleri tanıyoruz; adalet istiyoruz!
AFYONKARAHİSAR HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU 6. BASIN AÇIKLAMASI