Konya: Darbeciler geleneği korumak istiyor

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla
Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar. Ve firavunun yüceliği adına biz galip geleceğiz dediler. Ardından Musa da asasını attı. Birde baktılar ki onların uydurup yere bıraktıklarını yutuyor. Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. İman ettik alemlerin Rabbine, Musa ve Harun’un Rabbine dediler. (Şuara suresi 44 – 48. Ayetler)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Değişmeyen gündemler, değişmeyen olaylar vardır. İnsanlar ve yoplumlar değişse de, zamanlar farklılaşsa da, gündemler değişmiyor. İdeolojiler, inançlar, dünya görüşleri, bu sabit gündemlerde bir değişiklik meydana getirmiyor. Başörtüsü nerede olursa olsun, hangi çağda ve hangi ideolojide bulunursa bulunsun, önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor. Örtünme, insanın fıtratında varoldukça, fıtratında düşmanları bulundukça, gündemde kalmaya devam edecektir. Şeytan, anne babamız Adem ve Havva’nın, örtülerinden sıyırarak nasıl cennetten çıkmalarına sebep olduysa ve ilk fesadını örtü üzerinden gerçekleştirdiyse şeytanlaşanlar da, fesatlarını örtü üzerinden yapmaya çalışmakta, tarihin bütün zamanlarında…

İnsan hakları, eşitlik, özgürlük ve adalet denilince, zihnimizde ilk isim olarak kalmasına çalışılan Fransa bu kavramların her birinin, sadece kendisi için geçerli olduğunu, başkalarına bunların uygulanamayacağını, kendi inanç ve kültüründen olmayan herkesin, ‘’öteki” olduğunu, yine örtü üzerinden ortaya koymaktadır. Burkayı ve peçeyi yasaklamak isteyerek, ifsâdın yanında olduğunu, yücelttiği iddia olunan kavramlarınsa birer tüketimmalzemesi olduğunu, açıkça ortaya koymaktadır.

NATO genel sekreterliğine getirilen Rasmussen Danimarka’da örtünün yasaklanması için gösterdiği çabalar gözönüne alındığında NATO’nun da bu ifsat projesindeki yeri açıkça ortaya çıkmaktadır. NATO genel sekreterliğine getirilmeden önce islam dünyasına sözler veren bu şahıs daha önceki dönemlerdeki islama olan kinini yeniden kusmakta, ahitlerinin birer yalandan ibaret olduğunu ortaya koymaktadır. Onların öğretmeni iblistir. Amelleri de onun amelleridir.

Batılılaşma yolunda hızla ilerleyen, yasaklarda ve baskıda Türkiye’yi aratmayan Mısır hükümeti, geçtiğimiz aylarda, peçeye ve hicaba yasak getirmişti. Üniversiteler de uygulanmaya başlayan bu yasak, ulemanın yoğun tepkisine sebep olmuş, bu tepkiler mısır hükümetine geri adım attırmış ve yasak uygulamadan kaldırılmıştır. Aynı hassasiyetin ülkemizdeki ilim ehli tarafından gösterilmesi beklenilmektedir. İlim ehlinin, Allah’ın emirlerine getirilne ysaklar husundaki suskunluğu onların ilimlerine ve islami kişiliklerine yakışmamaktadır. Yoksa ülkemizde ilim ehli baskılardan mı çekinmektedir? Bilinmelidir ki Allah tüm güç ve iktidar sahiplerinden daha azizdir.

Ülkemiz tarihi, darbelerin rutine bindirildiği geleneksel hale getirildiği bir ülkedir. Dördüncüsünü, beşincisini gerçekleştirdiğimiz, gelenksel askeri darbeler serisinin devamı hususunda bir kısım askeri zevat bu geleneği bozmamak hususunda yoğun gayret göstermektedir. Geleneksel türk misafirpervelğine alternatif olan, geleneksel türk darbe severliği, darbe literatürümüze yepyeni isimler de kazandırmaktadır.şimdi birde nur topu gibi ‘’Balyoz” planımız var… emasya protoklolünden olma, darbesever generaller kaynaklı, Balyoz Operasyonu…

Neymiş efendim? Camileri bombalayacaklarmış, kendi uçağımızı vuracaklarmış, yüzbinlerce kişiyi gözaltına alacakalrmış, aydınlarımız ve halkımız şok olmuş. Bu haberler insanın kanını donduruyormuş. Hayret ki ne hayret! İlk defa mı oluyor bunlar? Daha önce ki darbe hazırlıklarında bunları yaşamadık mı? Her on yılda bir aynı senaryoyu üzerimizde tekrar tekrar oynamadılar mı? Ne zaman bu şaşırmış numaralarından vazgeçeceksiniz? Ne zaman gerçeği göreceksiniz? Beyler, darbelerin ve darbe severlerin esas suçluları sizlersiniz! Sizin tepkisizliğiniz aymazlığa varan vurdumduymazlığınız bu olayların cesaretlendiricisidir.

Bunun farkında mısınız?

Darbelerin olmadığı, darbeseverlerin tarihte kaldığı, balyozların sadece inşaatta kullanıldığı, bir dünyada adalet ve özgürlük içinde yaşama umudu ile hepinizi 125. Hafta da aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
23 / 01 / 2010

Bir cevap yazın