Afyon 7. eylem: Biz bıktık, darbeciler bıkmıyor
Sefil bir hayatı, sefil bir yönetimle yönetilmeyi kabul etmeyen; cehalete, darbeye, darbeciliğe, kısaca sefalete direnen, başkaldıran bütün sivil halklara selam olsun! Afyonkarahisar Hak ve Özgürlükler Platformu olarak, 7’nci basın açıklamamızla 7’den 70’e bütün özgür insanları, özgürlüğü için mücadele eden insanları, özgürlüğüne postal giydirtmeyen sivil insanları selamlıyoruz!
Sivil vesayet tartışmalarıyla başlayan yoğun bir gündemin içinde bulunuyoruz. Siyasal iktidarın dikta heveslisi olduğu, ülkeyi vesayet altına alacağına dair tartışmalar; sivil yargıya ve sivil yönetime karşı darbe niteliğindeki girişimlerin açığa çıkmasıyla saman alevi misali sönmüştür. Türkiye Cumhuriyetinde bir sivil vesayet tehlikesi yoktur. Türkiye Cumhuriyetinde halen mevcut ve gündemde olan darbe tehlikesi vardır. Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız, Kafes, daha nice enteresan isimlerle kodlanmış planlar ve nihayetinde Balyoz! Her türlü yazılı, görsel, işitsel belgelerle kanıtlanan bu adi ve kalleşçe planlar; 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2007 modern ve postmodern darbelerden bıkmış usanmış halkımızı artık yıldıramayacaktır.
Anayasa Mahkemesi, askerlerin askerlikle ilgisi olmayan suçlar nedeniyle sivil mahkemelerde yargılanacağına ilişkin yasal düzenlemeyi iptal etmiştir. Henüz gerekçeli karar Resmi Gazetede yayımlanmamıştır; ancak, kamuoyunda genel kabul gören iptal kararı buna yöneliktir. Egemenliğin kayıtsız şartsız temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisine sesleniyoruz: Bunun çözümü, askeri mahkemelerin yalnızca iç disiplin hukukunu düzenleyen disiplin mahkemelerine dönüştürülmesidir. İki başlı bir yargı olmaz, olamaz. Darbeciler, darbeye teşebbüs edenler suç işlemişlerdir ve sivil yargı önünde hesap vermelidir. Darbeciyi, aynı zamanda kendi sicil amiri olan bir komutanını yargılayacak askeri hakimin vereceği karar, elbette hukuki olmayacaktır. Darbelerle ve darbecilerle yüzleşilen bu günlerde, acilen bu düzenlemenin yapılması şarttır.
Darbecilere ve onlara ortam hazırlayıp destekleyenlere sesleniyoruz: Göz boyamayla, yalanla, inkar etmeyle, belki adaletten bile kaçabilirsiniz; ama vicdanlardan asla kaçamazsınız. Vicdansızlık, aşağılık planların ve senaryoların ifşa edilmesi değildir. Asıl vicdansızlık; halkına karşı, ülkesine karşı, sözde koruma ve kollama güdüsüyle planlar ve girişimler hazırlamaktır. Asıl vicdansızlık, bu planlardan ve teşebbüslerden haberi olduğu halde ilgililer hakkında gerekli yasal işlemleri yapmamak, açıkça onlardan yana taraf olmak ve bu darbe planlarını sızdıran veya sızdıranlar ve bunları haber yapanlar hakkında soruşturmalar açmaktır.
Unutmayın! Türkiye Cumhuriyetinde sivil vesayet/sivil faşizm tehlikesi yoktur! Bu vehim, sivil idareyi bertaraf etme girişiminin ucuz bir bahanesidir. Çözümün ilk adımı bellidir: Sivil anayasa, acilen gündeme alınmalı ve hazırlanmalıdır. İnsan haklarına dayalı, hak ve özgürlüklerin istisnasız güvence altında olduğu, güvenli yaşama hakkının sağlandığı, düşünce ve inanç özgürlüğünün kamuda da yaşandığı, sendikal haklarla emeğe yönelik sömürünün son bulduğu sivil anayasa, halkımız için ekmek gibi, su gibi, nefes almak gibi bir ihtiyaçtır. Geleceğin imarı, geçmişle yüzleşmeye bağlıdır. 2010 yılı darbecileri, 12 Eylül 1980 darbecilerine hesap sorulmamış olması nedeniyle bu kadar pervasız ve ahlaksızdırlar. Sivil Türkiye halkı, kendi sivil anayasasıyla birlikte, bu sefil darbecilerden/cuntacılardan hesap soracaktır.
AFYONKARAHİSAR HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU