Berivan o taşı Filistin’de atsaydı…
“Ben daha 15 yaşındayım. Buradan çıkmak istiyorum. Bana avukat tutmanızı istiyorum. İnşallah ceza vermezler bana. Ben buraya hiç alışamadım. Canım çok yanıyor. Ailemi çok özledim. Benim siyasetle bir alakam yok. Okumak istiyorum”
Bu mektubu yazan Berivan, üç ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye umuduyla çıktığı ilk duruşmada 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sonra da cezası 8 yıla indi. Niye mi?
Çünkü Berivan daha 15 yaşında!
Yoksulluktan okuyamamış Berivan. Aynı gerekçeden annesi de kızını göremiyor aylardır. Baba ise gariban bir inşaat ustası olarak İstanbul’da eşi ve 7 çocuğu için ekmeğinin peşinde koşuyor.
Şimdi yoksulluğa bir başka acı daha eklendi: 15 yaşındaki kızları, belki de hiç katılmadığı bir eylemden dolayı 8 yıl hapse mahkûm! Gerçi katılmış olsa ne çıkar? Böyle bir cezalandırma hangi akla, vicdana sığar!
Ama gelin görün ki; 18 yaş altını reşit saymayan, hiçbir üyeliğini ya da sorumluluğunu kabul etmeyen kanunlar, iş “Taş Atan Çocuklar“a geldiğinde ağır ceza makinesine dönüşüveriyor.
Şu an binlerce çocuk sırf gösterilere katıldıkları, slogan ya da taş attıkları gerekçesiyle örgüt üyesi muamelesi görüyor. Gözaltında darp ediliyor, çocuk yaşta yıllarca yatacakları hapishanelere gönderiliyor. Üstelik örgüt üyesi olsalar alacakları cezanın kaç misline çarptırılarak!
Ve maalesef Müslüman kamuoyu, işin ucu Kürt sorununun yakıcı gerçekliğine temas ettiği için sorunu layıkıyla sahiplenmiyor. Adalet ve merhamet ehli olmamız gerekirken, bir anda bilinçaltımızdaki devlet aklı “ama…” diyerek çalışmaya başlıyor.
Oysa Filistin’de taş atarken vurulan çocuklar için hepimizin içi sızlar!