Sakarya (231) Haksızlıklara karşı sesini çıkarmayı hiç denedin mi?

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 231.Basın Açıklamasını Adapazarı AKM önünde okudu. Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şûbesi adına Sahir Akçanın okuduğu açıklamada ;”Hiç kimseden bir beklentimiz kalmadı. Çünkü kimsenin bir şey yaptığı yok ve yapabilecekleri bir şeyleri de yok! Herkes günü kurtarma telâşında. Haydi diyelim ki bugünü ve bu dünyayı – dünyalığı kurtardılar, ya yarını ve ahireti ne yapacaklar? Onları orada kim kurtaracak? Yâni kısacası; İnsan hak ve özgürlükleri konusundaki, inananların inançları doğrultusundaki  yaşamak, eğitim, tedavi istekleri, işsizlerin-işten atılanların iş talepleri, asgari ücret ucûbesinde süründürülen-sömürülenlerin geçim sıkıntıları, ektiğinin, beslediğinin karşılığını alamayan çiftçilerimizin beklentileri. Evet, bütün bu zulümlere, haksızlıklara ve sömürülmeye kim dur diyecek, kim  yeter artık diyecek? Buna sen, evet sen dur diyeceksin, senin demediğin yerde kimse demez. “ifadelerine yer verildi.

Açıklamada  “Darbeci Baro Hesap Verecek”,Danıştay Adalete Eşitliğe Balyoz İndirdi”,”Zorba Danıştay Darbeci Baro”,”Danıştay Kararıyla Adalet Yasak”,”Başörtüsüz Asla”,”Başörtüsü İslamın Emri Müslüman Kadının Kimliğidir”,”Yürütme Durur Yürüyüşümüz Durmaz” pankart ve dövizleri taşınarak ;”Uyan Diren Özgürleş”sloganı atıldı.

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 231.Basın Açıklamasının Tam Metni:

231. Kez İnsan Hak ve Hürriyetlerine dikkat çekmek, insanlık şerefini korumaya katkı sağlamak amacıyla meydanlardayız.

Ancak “Şark Cephesi”nde yeni bir şey yok!!! Yargı vesâyeti, Asker vesâyeti, Bürokrasi vesâyeti. Halkın hak ve istekleri de ne oluyor ki? Asgarî ücret zulmü, ezilen-sömürülen, keyfî işten çıkarılan işçiler, kira parası kadar ücretle süründürülen insanlar! Ne olacak bu memleketin hâli? Kim haksızlıklara, zulümlere, sömürmelere dur diyecek? Falan yerde şu haksızlık yapıldı, fişmanlara şöyle davranıldı, şu haklar ihlâl edildi. Her gün böyle, hep böyle. Bu bu ülkede böyle, dünyada da  böyle.  

Şu şu kararı aldı, fakat şu karşı çıktı. Şu şöyle kanun yaptı fakat şu iptal etti. Biz şöyle düşünüyoruz fakat şunlar fırsat vermiyor. Vs. Vs. İşte, değil günlerimiz, yıllarımız, onlarca yıllarımız böyle geçti gitti ve de bizler kaç neslimizi zâlimlerin dişlileri arasında öğüttük, heder ettik, ayaklar-beyinler-gönüller kayıp gitti de kaybedenlerden olduk.

Daha ne kadar, söyleyin daha ne kadar kaybetmeye devam edeceğiz?    

Hiç kimseden bir beklentimiz kalmadı. Çünkü kimsenin bir şey yaptığı yok ve yapabilecekleri bir şeyleri de yok! Herkes günü kurtarma telâşında. Haydi diyelim ki bugünü ve bu dünyayı – dünyalığı kurtardılar, ya yarını ve ahireti ne yapacaklar? Onları orada kim kurtaracak?

Yâni kısacası; İnsan hak ve özgürlükleri konusundaki, inananların inançları doğrultusundaki  yaşamak, eğitim, tedavi istekleri, işsizlerin-işten atılanların iş talepleri, asgari ücret ucûbesinde süründürülen-sömürülenlerin geçim sıkıntıları, ektiğinin, beslediğinin karşılığını alamayan çiftçilerimizin beklentileri. Evet, bütün bu zulümlere, haksızlıklara ve sömürülmeye kim dur diyecek, kim  yeter artık diyecek?

Buna sen, evet sen dur diyeceksin, senin demediğin yerde kimse demez.

Hele sen bir sesini çıkar, sesini çıkarmayı bir dene, sahi hiç denedin mi? Bak o zaman her şey nasılda değişiyor? Evet, buna biz dur diyeceğiz, demek mecburiyetindeyiz. Bu görev ve sorumluluklarımızı başkalarına yükleyerek özgürlüğümüzü, haklarımızı ve insanlığımızı elde edemeyiz. Yıllardır bekler dururuz, şu gelsin de kurtarsın, şunu seçelim de halletsin. Fakat nâfile! Çünkü onlarda çözümsüzlüğün içinden geliyorlar, çünkü onları da birileri seçti ve oralara getirdi. Onun için çare olmuyorlar, olamıyorlar. Güçleri yok, istekleri yok, iktidarları yok, bunu anlayamıyor göremiyor muyuz? Şunu da aklımızdan çıkarmamalıyız ki; hak hiçbir zaman verilmiyor, başaran, hak eden, koparan alıyor.

Onun içindir ki; biz hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmaz, bunları elde etmek için ter ve göz yaşı dökmezsek korkarım daha çook bekleriz.

Daha çok beklemek istemiyorsak lütfen uyanalım, hak ve özgürlüklerimize sahip çıkalım. Eğer bunları yapmazsak yarın çok geç olabilir ve ahirette de hüsrana uğrayanlardan oluruz.

Bizler haklarımızı birtakım yasalardan, birilerinin lütfetmesinden medet umarak değil; sonuna kadar direnerek, mücadele vererek elde edeceğiz inşallah. Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu olarak, haftalardır, aylardır yıllardır buradan haykırdığımız mücadelemizi bu temeller üzerine oturtuyoruz. Bizim üzerimize düşen, Rabbimizin rızası doğrultusunda onurlu duruşlar sergileyerek, hak bildiğimiz mücadele istikametinde ilerlemektir.

Sakarya Adalet Girişimi, hukuksuzluğun ortadan kalkması ve adaletin tesisi için duruşunu ve direnişini her zaman ve zeminde sürdürecektir.   

Sakarya Adâlet Girişimi  Başörtüsü Platformu Adına

Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şûbesi     ( Sâhir AKÇA ) 

 

Bir cevap yazın