VAHÖP: Yargı eliyle postmodern darbe

Ülkenin üzerindeki kara bulutların dağılması gayesiyle, darbeci, ergenekoncu, örtülü ödeneklerle beslenen derin devletçilere çekidüzen vermek maksadıyla başlatılan kirlerden arınma operasyonuna, şimdi de HSYK yasal bariyerler koymaya çalışıyor. Toplumun hak etmediği bu yargı darbesine karşı Vanlı Müslümanlar bir basın toplantısı düzenleyerek, tepkilerini dile getirdiler. Mazlumder’de düzenlenen basın açıklamasının tam metni şöyledir:

YARGI ELİYLE POSTMODERN DARBE!!!

Kuvvetler ayrılığı prensibinin ihlal edilip edilmediği konusundaki şaibeler bu ülkenin sürekli gündemi olmuştur. Bu ülke, askeri ve yargısal vesayetin pençesinden kurtulamadığı gibi seçilmiş siyasiler “gidiciler” gözü ile görüldüğünden bu iki erk kendini devletin, ülkenin, gücün ve iktidarın tek sahibi olarak görmüş ve siyasiler söz konusu olduğunda, politik durmaktan geri durmamışlardır. Askeri ve yargısal vesayet hiçbir zaman demokratikleşme ve özgürleşme çabalarından hoşnut olmadığı gibi, genişletilmiş özgürlük alanlarını kendileri için bir tehdit olarak okumuş ve bu alanlardaki her gelişmeyi kendi aleyhlerine paranoyası ile manipüle etmeye çalışmışlardır. Oysa bu ülkede özgürlüklerin gelişmesi ve önünün açılması herkes için olumlu olacak, hem yargının hem de askeri kuvvetlerin yükünü hafifletecektir. Ancak bunun gerçekleşmesi, özgüveni olan, halkını ve insanını düşman olarak görmeyen ülkeler için söz konusudur.

Askerin işi, dış düşman olgusu ve tehdidi karşısında yürürlük kazanırken, yargı da hukuk çerçevesinde adalet mekanizmasını işletir. Yargının dayandığı temel esas özünde hak yani hukuk ve adalet olmalı iken taraftarlık ve ideolojik hamaset üzerine refleksler geliştiren bir yargı siyasallaşmış ve bağımsızlık vasfını yitirmiştir.

Bu hafta içinde Ergenekon Soruşturması kapsamında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın talimatıyla gözaltına alınan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner tutuklanmıştı. Bunun üzerine ülkenin yüksek yargı kurulu olan HSYK derhal toplanarak bu soruşturmayı yürüten savcıların yetkilerini geri aldığı gibi soruşturma kapsamında verdikleri kararlar yüzünden bu hukukçular hakkında da suç duyurusunda bulunmuşlardır. Bu tutum daha önce birçok tecrübesine tanık olduğumuz ve en son Şemdinli davasında görevden alınan Van savcısı Ferhat Sarıkaya olayını hatırlattı. Hafızalar bu kadar taze iken tekrar aynı refleksin ortaya konması, işin içinde Ergenekon soruşturmasına ve davanın gidişatına müdahale, hukuk yoluyla gözdağı ve manipülasyon endişelerini akla getirmektedir. Bu kaygı verici durum, HSYK’nın basın açıklamasında ifade ettiği gibi, yargı üzerinde kimlerin etkili olduğu ve yargının bağımsızlığı ilkesine nasıl halel getirildiğini göstermesi açısından da ayrıca bir saptama konusudur. Yargının üzerinde yıllardır çöreklenen derin güçler mi yoksa başka bir siyasi güç mü o da zaman içinde temayüz edecektir. HSYK’nın bu tavır ve tutumu ideolojik olmakla birlikte siyasi bir karar niteliğindedir. Darbeci ve Darbeler geleneğinin yargı erki eliyle postmodern bir versiyonudur bu karar.

Hiç kimse suç işleme konusunda ayrıcalıklı değildir. Hukuk, herkes için geçerlidir ve yargının bağımsızlığı ilkesi ciddiyetle korunmalıdır. Yargı mensupları ya da askerler suç işlemez diye bir kural olmadığı gibi hiç kimsenin bir ayrıcalığı, makamından kaynaklanan bir kutsallığı söz konusu değildir. Dokunulmazlık zırhı suç işleme konusunda mümkün değildir ve olamaz. İnsanlar suç işleyebilir ve hukuk bunların peşine düşer, hak ve addet çerçevesinde bilgi, bulgu ve belgeler ışığında objektif olarak kararını verir vermelidir. Dolayısıyla gerek yargı, gerek askeri kurum gerekse başka bir kurum mensubu olsun suç işlediklerinde ya da böyle bir zan belirdiğinde herkes gibi hukuk karşısında Adil yargılanma hakkına sahiptir ve bundan kaçmamalıdır. Nasıl ki tabipler hastalandığında onları başka tabipler tedavi ediyorlarsa ve bu durum ne kadar normalse, yargı mensupları da hukuk dışına çıktığında bunları yargı mensupları yargılamalıdır ve bu durum da normal karşılanmalıdır. Bu durumu normal karşılamayanlar ancak kendilerini her şeyin üstünde, herkesten üstün, herkesten farklı ve eşit görmeyen hastalıklı kimseler olabilir. Kendilerini her türlü eleştiri ve denetimden müstağni gören zihniyet ve kimseler Hitler ve kaderdaşları gibi tarihe gömüldü.
Bu ülke bunları hak etmiyor. Yargı erkinin keyfiliğine derhal son verilmeli ve bunun tek çözümünün sahici, taze, adil, sivil, özgürlükçü, hukuku esas alan, çoğulcu ve demokratik bir anayasa olduğu görülmeli ve süreç hızlandırılmalıdır.

HSYK’nın yasal ve anayasal yapısı şimdilik eleştiri ve denetime mahal vermemektedir. Bu durum bir kısım kimselerin bu yetkilerle keyfi ve ideolojik tercihlerini dayatmasına yol açmakta hukuk ve adalet anlayışı zarar görmektedir. Yakın geçmişte ve mahkeme tutanaklarına bunlarla ilgili belgeler de yansımıştı. Balık koktuğunda tuzlanır, ya tuz kokarsa…

Yargı vesayetine son!
Hukuk herkes içindir, adalet herkes için!
Adil ve acil bir anayasa için TBMM’yi harekete geçmeye davet ediyor, yaşatılan bu hukuk skandalını kınıyoruz!

VAHÖP adına
Mazlumder Van Şbs Yön. Kur. Üyesi
Fuat DEĞER

VAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU BİLEŞENLERİ
Gökkuşağı Derneği / İnsan-Der/Erdem-Der / Memur-Sen / Ka-Der
Mazlumder / Vim-Der / Umut Işığı Derneği/Anadolu Gençlik Derneği

Bir cevap yazın