Balyoz, askerin siyasallaşması ve kurtarma hastalığı

Siyaseten üzerinde önemle durulması gereken siyasi sorun şudur: 2003 ve 2004 yıllarında ordu içinde ve bazı sivil unsurlarla da irtibatlı olarak ‘hükümeti devirme’ görüşmeleri, planları ve organizasyonları yapılmış! Ayışığı, Sarıkız, Ümraniye, Poyrazköy, Balyoz…

Bunlara ilişkin bulguların bir kısmı, açıkça suç görüntüsü vermektedir; bulunan silahlar ve mühimmat, yapılan şiddet eylemleri gibi…

Bir kısmı ise, orduda hükümetten rahatsızlık duymanın ötesinde, en azından “muhtıra” türü müdahalelerle hükümeti istifaya mecbur etmek için yapılan planlardır…

İşte mesele buradadır: Demokrasi ve hukuk devletinde askerler, anayasal hükümete karşı bu ölçüde siyasallaşabilir mi? Bu ölçüde politika yapabilir mi?

‘Kurtarma hastalığı’
Tarihimizde ta Sultan Aziz’in askeri darbeyle tahttan indirilmesine kadar geriye gitmek mümkün: Askerin “Vatan kurtarıyorum” zannıyla, bu tutkunun beslediği bir siyasi bağnazlıkla siyasete müdahalesi gibi korkunç hatalar zinciri!

Çok gerilere gitmeyelim, yakın tarihteki darbeler, muhtıralar ortada!

Elektronik olarak sahihliği tespit edilmiş Balyoz belgelerinde, planların en mütevazısı “Ülkenin ekonomik darboğaza sürüklenerek, AKP hükümetine karşı büyük çaplı toplumsal gösteriler için zemin hazırlanması… yabancı sermaye ve azınlık hesaplarına el konulması” gibi çılgınlıkları öngörüyordu!

Hele de o korkunç bombalama ve kitlevi çatışma senaryoları!

Bu, hastalıklı bir ideolojidir. O yıllarda “Ordu göreve” diye yapılan mitinglerden geçtik, “Ordu göreve” diye üniversite senatoları da bildiri yayımlamışlardı!..

Ülkenin istikrarına, toplumsal barışa, sorunların çözümüne büyük zarar veriyor, Türkiye’ye büyük zarar veriyor!

Elbette çivi çiviyi sökmez; çözüm yolu ikidir: Biri hukuk, adil ve tarafsız yargı…

Öbürü askeri ideolojinin bu hastalığı giderecek şekilde gözden geçirilmesi.

Taha Akyol, Milliyet

Bir cevap yazın