Post modern darbenin asıl sarsıcı etkisi Müslüman aydınlarda gözlemleniyor
Post modern darbenin asıl sarsıcı etkisi, Müslüman aydınların fikrî gündemlerinde yaşanan daralma, kırılma ve geri çekilme. Her şeyden önce olanca yetersizliğine rağmen İslami iddiaları olan entelektüel kesim kendi dilini önemli ölçüde yitirdi. Kendi özgüvenini kaybetme süreciyle birlikte yaşanan bu özgün dilin kaybı aslında Türkiye’nin geleceği açısından en önemli kayıptır. Bu gerçeği henüz İslami hassasiyeti olan kesimler fark edebilmiş, vahametini kavrayabilmiş değiller.Post modern darbe öncesi yayın faaliyetlerinden entelektüel gündemi işgal eden başlıklara göz atıldığında bugünle kıyaslanamayacak bir zenginlik ve yoğunluk gözlemlenir. Tartışılan konuların içinin ne kadar dolu olup olmadığı ayrı bir konu, en azından farklı düzlemlerde gözlemlenen entelektüel arayış, içi doldurulmaya çalışılan “iddia”lar kendi sesini bulma çabalarıydı…
* * *
Siyasetin adeta rehin aldığı ülke gibi, aydınların gündemleri de rehin alındı.
Kendi dilleriyle konuşmayı terk ettiler ilkin. Ortak paydada buluşmak adına kendi olmaktan çekindiler. Kendi olmayan, kendisine saygı duymayan hiçbir fikrin başkasından da saygı beklemeye hakkı olamayacağını unuttular.
Despotik toplum mühendisliğine karşı ortak mücadele adına kol kola girdiklerinin dilini benimsemekte gecikmediler. Kendine olan güveni kaybolmaya görsün bir toplumun (buna bir dava, iddia da diyebilirsiniz) bir kez, toparlanması, ayağa kalkması zor.
Fazlasıyla siyasete indirgenmiş gündem zihinleri rehin almıştı. Siyasetin doğası gereği güçle olan ilişkisi, gücü önceleyen reflekslerin gelmesine neden oldu. Üst siyaset yerine günlük politika gündemi doldurdu.
Siyaset ve güç ilişkileri entelektüel gündemi teslim aldı.
28 Şubatın mağduru görünen kesimin iktidara gelmesi, neticede, güç ilişkisine odaklanan aydınları da bu günübirlik siyasetin içine çekmesi kaçınılmazdı.
Bağımsız kalması beklenen aydınlar raportör bürokratlara, danışmanlara dönüştü. Siyasetin gündemi zihinlerini doldurduğu gibi aydınlar hem entelektüel hem de fiziki bağımsızlıklarını kaybettiler. Gündemin peşinde koşan resmi aydınlara dönüştü önemli kısmı. Bunun dışında kalmaya çalışanlar ya marjinalleşti ya da sesi kısık kaldı, ister istemez.
* * *
Evet, en son neleri tartışıyorduk? Teknoloji, medeniyet, bilim felsefesi, İbni Arabi, şehir düşüncesi, mazlular-ezilenler, İslami bilginin epistemolojisi, adalet, “insan ve hak” tanımı…
Hatırlayan varsa, buyurun gündem!