Kocaeli (254) 28 Şubat’tan kurtulacağız!

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun etkisi bin yıl sürecek dediği 28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 13 yıl geçti. Bütün etkisiyle ve acısıyla bu gerçek bir darbeydi. Her ne kadar postmodern diyerek yumuşatmaya çalışsak da tam anlamıyla modernite postuna bürünmüş bir darbe yaşadık bundan 13 yıl önce.

Kendini batıya ait, kendisine benzemeyeni doğuya ait gören bu zihniyet; bütün geri kalmışlığı ve düşmanlığı doğuya yükleyerek Batı Çalışma Rapor Sistemini oluşturdu. Ne kadar ileri ve modern olduğunu anlatmak istemişçesine kendisini de Batı Çalışma Grubu diye adlandırdı. Yine ne kadar ileri bir hareket başlattıklarını anlatmak için de Batı Hareket Konseptini yayınlayarak top yekûn kurtuluş hareketine başlamış oldu.

Evet, bu yeni bir kurtuluş hareketiydi. Devletin her yerine sızmış olan mürteci düşmanların temizlenmesi ancak bütün yurt sathında ve bütün yurtsever vatandaşların, ellerindeki bütün imkânlarıyla katılacağı bilmem kaçıncı kurtuluş hareketiyle mümkün olacaktı. Mücadele edilen düşman dışarıdan gelmemişti; bizzat bu halkın sandık başlarına giderek kendi hür oylarıyla seçtikleri bir sivil iktidar ve onun yandaşı olduğunu düşündükleri İslami yaşam sürenlerdi.

En çok ürküten iki kumaş parçasıydı. Seccade ve başörtüsü. İkisini de göz önünden kaldırmak için her şey denendi. Bir sürek avı başladı. Seccade ve başörtüsüyle uzaktan yakından alakası olan herkes için başladı bu av. Okulundan ve işinden edilebilecek herkes acı yumağına sarılarak savruldu.

Sadece en temel insani haklarını kullandıkları için kendisi ve çocuklarının geleceği ellerinden alınarak sosyal yaşamdan tehcir edildi.

Ama bu büyük bir yanılgıydı. Bazı etkileri hala devam etse de ilk seçimde 28 Şubat yerle bir oldu. Bu halk yine sandık başlarında hür iradelerini ortaya koydular. Bu irade hiçbir gücün, halkın özgür iradesinin üzerinde olmayacağıydı.

Fakat halkın bu özgürlük beyanı görmezden gelinerek onları yine yola getirmek için yoğun çaba gösterildi.

Ayışığı, Sarıkız, Balyoz darbe planları ve e- muhtıralarla mücadele aralıksız devam etti. Başlangıçta fişleme yapılıp, maksatlı haberler yayınlayarak halk galeyana getirilmeye çalışılırken; işe yaramadığı görülünce tedbirler sertleşmeye başladı.

Ülke toprakları ve denizleriyle açık bir cephaneliğe dönüştü. Taşı toprağı altın dediğimiz memleketin her yerinden cephane fışkırmaya başladı. İnsanların darbe korkusuyla geri adım atması beklendi.

Bazen içimiz ürperiyor, “Acaba mı?” diye? Ama korkuya dönüşmüyor; gözümüzü korkutmuyor. Bu saatten sonra olamayacağını biz biliyoruz. Hangi yol ve yöntem denenirse denensin biz dönüşü olmayan bir yola çıktık.

Tarihimizin utanç sayfalarında yer alacak olan 28 Şubat ve benzeri darbelerin etkilerinden tamamen kurtulma zamanı geldi de geçiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak temel insan haklarına dayanan; her türlü baskıdan ve kısıtlamalardan arınmış en ileri seviyede vatandaşlık haklarını elde etmek için; meydanlarda sözlerimizi söylemeye ve gereken her yerde özgür irademizi ortaya koymaya devam edeceğiz. Hukuka ve adalete olan inancımızı da eksiltmeden sürdüreceğiz.

Adalet er geç tecelli edecektir. Yeri ve zamanı ne olursa olsun hepimiz adaletin yerine geldiğini göreceğiz.

255. Hafta basın açıklamasında görüşmek üzere, değerli basın mensupları ve katılımcılara tekrar teşekkür ederiz.

Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu

İlim Yayma Cemiyeti Kocaeli Şubesi

Bir cevap yazın