Kütahya (22) Meryemce bir adanış sergileyen 5 kardeşimizi selamlıyoruz
Kütahya İnanç Özgürlüğü Platformu 22.hafta başörtüsünü eylemini gerçekleştirdi.küçük hamam önünde ki basın açıklamasını İbrahim Halil Bozgeyik okudu.Basın açıklamasında Diyarbakır daki ilköğretim öğrencilerinin başörtüsü ile okuma taleplerinin “Haydi kızlar okula;başörtülüler asla” tarzında anlaşıldığı ve bu 5 küçük kardeşlerimizin meryemce adanışlarından dersler alınması gerektiği vurgulandı. Basın açıklamasının tam metni aşağıdadır
MERYEMCE BİR ADANIŞLA DİRENEN 5 KÜÇÜK KARDEŞİMİZİ SELAMLIYORUZ
Türkiye de son zamanlarda bugüne kadar yaşanmamış ilklere şahid olmaktayız. Demek istediğim Ergenekon terör örgütünün ifşa olması,yargı darbeleri,cuntacı paşaların yargılanması,Kürt açılımı ve demokratikleşme reformları değildir. Evet bunlarda bir açıdan ilktir.
Bu ülkenin inançları insanları açısından yaşadıkları zulümler karşısında tavırları ve yaşları itibariyle ortaya koydukları direnişlerinin bir ilk olmasıdır asıl olan. Bunlardan birisi inançları ile çatışan bir orduda askerlik yapmayı reddeden Enver baydemir diğerleri ise 12 yaşındaki Ecenur’ la başlayan ardından 8.sınıf öğrencisi Büşra AYATA ve Sabiha ALAŞ kardeşlerimizin başörtüleri ile okuma talepleri dolayısıyla yaşadıkları zulümlerdir.
Bu küçük kardeşlerimizin yaşadıkları bu ülkede bir ilk olmuş ve arkası gelecek olan yeni bir direnişin çığırını açmışlardır. Bu küçük kardeşlerimizin 8 mart dünya kadınlar gününe denk gelen direnişleri karşısında özgürlükçü kadın STK’larının ve aydınlarının nasıl bir tepki vereceklerini de merak ediyoruz.Ne acı ki siyasetçi,sanatçı ve aydın kadınların öncülüğünde başlayan “Haydi kızlar okula kampanyası” başörtüsü ile okumak isteyen bu küçük kardeşlerimizi es geçmektedir.
Bu küçük kardeşlerimizin başörtüleri ile okuma kararları uluslar arası insan hakları beyannameleri ile teminat altına alınmışken, okul yöneticilerinin yasakçı tutumları inanç özgürlüğünün ve temel eğitim haklarının açıkça gasp edilmesidir.Bu okul yöneticilerinin ayrımcı ve baskıcı tutumları dolasıyla M.E.B in soruşturma açmasını ve hesap vermelerini istiyoruz.Ecenur örneğinde yaşandığı gibi 8.sınıf ögrencisi Büşra AYATA ve Sabiha ALAŞ başörtüsü ile okula gitmeye başlamasından itibaren:Önce okul yönetimi tarafından ikna odaları tarzında psikolojik baskıya maruz kalmıs , ögretmenleri tarafından derslerden çıkartılmış, sınıftaki arkadaşları ile irtibatı kopartılmaya çalışılarak ayrımcılığa tabi tutularak yanlızlaştırılmıştır.Herşeye rağmen başörtüsünden vazgeçmeyince “kılık kıyafet yönetmeligine kendi iradenle uymadım” tarzında belgeler zorla imzalattırılmıştır.
Ne acıki kılık kıyafet yönetmeliğinde açık bir şekilde başörtüsü yasağı olmadığı halde bu küçük kardeşlerimize keyfi bir şekilde bu zulümler reva görülmektedir. Okul yönetimleri beklenen tavizleri elde edemeyince ise bu çocuklar okullarından sürgün edilmişlerdir.Çünkü biliyorlarki 8 yıllık egitim mecburi olduğu için kapı önüne koyamamışlar en son çare olarak başka okullara sürgün etmişlerdir.
Bu kardeşlerimizin küçük yaşlarına rağmen büyüklerine taş çıkartan cesur duruşları kimi marka hocalar ve üsttatlar için utanılacak bir durumdur. Kimi muhafazakar demokratlar için herşey rayına girerken iktidarı yıpratmaya sebep olarak algılamaktalar. Bütün bu insanlara rağmen bu küçük kardeşlerimizi anlamanın yolu Hz.Meryem annemizi anlamaktan geçer.
O dünyaya geldiğinde annesi onu Allah’a adamak istemişti.Bunun yolu ise Süleyman mabedinde yetişmesinden geçmekteydi.O günün dini şartlarında bu imkansızdı.Çünkü mabede erkek çocuklar dışında hiç kimse alınmıyordu.Bu bir ilk olacaktı.O günün yahudi hahamlarının tepkisine ragmen Hz.Zekeriya(a.s) ‘ın gayretleriyle Hz.Meryem mabede girmeyi başarmıştı.Ama hahamlar vazgeçmemiş Hz.Meryem’in Süleyman mabedini kendi isteğiyle terketmesi için her türlü baskıyı denemiş,mabeddeki çocukların onunla konuşmasını yasaklamışlardı.Yinede her şeye rağmen Hz. Meryem mabedin en başarılı oğrencisi olmuştu.Onlar biliyorlar ki eğer Hz.Meryem mabedi terketmesse diğer ailelerde kız çocuklarını göndermeye başlayacaklardı.Hz.Meryem annemizin çocukken yaşadıklarıyla bu küçük kardeşlerimizin yaşadıgı zülumlere ne kadar da birbirine benzemektedir. Bugün için yasakçıları asıl korkusu sadece bir kişinin başörtüsü ile okula gelmesi değil bunun giderek yaygınlaşmasıdır.
12 yaşındaki Ece Nur ÖZEL ile başlayan bu kervana Büşra AYATA ve Sabiha ALAŞ ta katılmıştı.Yasakçılar açısından korkulan olmuş dünde aldığımız haberlere göre yeni başörtülü öğrencilerin ortaya çıkışıyla direniş daha da büyümektedir. İnönü İlköğretim Okulu 6’ncı sınıf öğrencisi Sema GÖKDEMİR de okula başörtülü gitme kararı verirken, son bir sürgün haberi de Ece Nur’un eski okulundan geldi. Hamravat İlköğretim Okulu, Ece Nur’un sınıf arkadaşı FEYZAN için de sürgün kararı aldı. Okul yönetimleri başörtülü öğrencilere karşı yasakçı ve baskıcı bir politika izleyerek sürecin önünü kesmeye çalışsa da, öğrencilerin aileleriyle birlikte sergiledikleri kararlı duruş, Diyarbakır Milli Eğitim camiasını giderek zora sokuyor.Artık bizlerinde çocuklarımıza Meryemce bir ruhu aşılayarak onların da bu küçük kardeşlerimizin kervanına katılma vakti gelmiştir.Bizler bu küçük kardeşlerimizin Meryemce adanışları karşısında yanlarında mı olacağız yoksa her zamanki gibi bahaneler üretip susmaya devam mı edeceğiz?.Bizler yanlarında olsak da olmasak da onların bu Meryemce adanışları bu çağın roma imparatorlugu ve kral herodlarının zülum saraylarını yıkacak ve hz.İsa’nın özgürlük nefesini müjdeleyeceklerdir.
Kütahya İnanç Özgürlüğü Platformu Adına
İbrahim Halil Bozgeyik