Van (149) CHP’li kadınları kınıyoruz

Van’da Van Hak ve Özgürlükler Platformu (VAHÖP) tarafından ayda bir yapılan başörtüsüne özgürlük eylemlerinde bu haftaki basın açıklamasını İnsan-Der Yön.Krl.Bşk.Münür MAVİŞ okudu.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Ergenekon terör örgütünün deşifre olmaya başlaması ile birlikte kirli ilişkiler, asit kuyuları, toplu öldürme mangaları ve onbinlerce failli meçhul olay bir bir ortaya çıkmaya devam ediyor. Kendi halkını düşman gören, dolayısı ile düşman gördüğü halkla mücadelede hiçbir insani, vicdani, hukuki kural tanımayan bu güruh, her on yılda bir, önce darbenin altyapısını hazırlıyor, sonra darbeyi yapan kesimdir. Darbeciler, gerek hazırlık aşamasında gerekse darbenin gerekleşmesi anında ve sonrasında halka büyük acılar yaşatmaktadırlar.
 Fiili darbe geleneğinin son halkası 28 Şubat askeri darbesidir. 28 Şubat darbesi ile yapabildiklerinin dışında, yapmak isteyip de yapamadıklarının açığa çıkması, kamuoyunu dehşete düşürmüştür. Alfabetik sırayla kurgulanan darbe senaryolarının, halkın ne kadar korumasız, güvenden yoksun bir hayat yaşadığını ortaya koymuştur. Bir daha dehşet ve kâbus dolu böyle bir düşüncenin rüyasını dahi görmemek için, fiili darbe yapanlardan hayatta olanlar ile son darbe planlarını hazırlayanların mutlaka adaletin önüne çıkarılarak yargılanmaları, hesapvermeleri gerekmektedir. Halkımız da konuya duyarlı olmalı,  hayatını karartacak, zulüm ve hak ihlalleri ile huzurunu bozacak bu zihniyete, kirli emellerini gerçekleştirme fırsatı vermemelidir.

Sayın basın mensupları,

Bu mantığın deşifre olması, askeri darbe dönemlerinin son bulacağı umudunun belirmesine sebep olmuştur. Ancak askeri darbe dönemleri bitti, hak ve özgürlükler alanında olumlu/umut verici gelişmeler yaşanıyor derken, adaleti icra ile yükümlü, bu alanda toplumun umudu olması gereken yargının darbesine şahit olduk. Yetki kullanma bahanesi ile HSYK’nın Erzurum savcılarının yetkilerini ellerinden almış olmalarını hukuk felsefesi, hukukun hakka dayanması gerekliliği açısından açıklamak mümkün değildir.  “Hangi statüde olursa olsun, zanlıyı  yargılamaya engel olmayı”, hukuk adına savunmak mümkün değildir. Hukukçuların yanlış/isabetli olmayan kararları olabilir, fakat haklarında soruşturma yapılanların, suç işlediği kanısı ile mahkeme önüne çıkarılanların yargılanmasını engelleme girişimi olamaz. Bu büyük bir garabettir. Bu garabet ilkel diye nitelendirilen zamanlarda dahi hukuk adına gerçekleşmiş değildir. Herkesten önce hukukçuların hukuka saygı göstermesi gerekir. HSYK’nın hukuka darbe niteliğindeki müdahalesini şiddetle kınıyoruz. Ülkemizin bu çıkmazdan kurtulması, halkımızın salahı/selameti için Ergenekon terör örgütüne karşı sürdürülen mücadeleyi destekliyor, mücadeledeki kararlılığın sürmesini bekliyoruz.

Ergenekoncu/darbeci mantık toplumsal hayat üzerinde kurduğu hukuksuz hegemonyanın sonucu olarak çıkarlarına uymayan her şeye karşı, tavır sergilemiştir. Halkın inanç ve değerleri ile dalga geçilmiş, inanç ve değerlerini yaşamak isteyenlere karşı her türlü zulüm reva görülmüştür.  İnancının gereği olarak örtünenlere karşı soykırım vahşetini hatırlatırcasına toplumsal bir kıyım gerçekleştirilmiştir. Bu vahşet ve zulüm ne yazık ki devam etmektedir. Hükümetin, milyonlarca mağduru olan hukuksuz yasağa, pansuman tedbirler mahiyetinde kısmi anayasa, kanun ve yönetmelik değişikliği ile değil, köklü, sivil ve özgürlükçü bir anayasa değişikliği ile son vermesini istiyoruz. Ayrıca 3 Martta Mersin de CHP’li kadınların kışkırtıcı, inanca hakaret içeren eylem ve açıklamalarını kınıyoruz. Bu tür davranışların toplumsal huzura, kardeşliğe hizmet etmeyeceğini hatırlatıyoruz. 

Sayın basın mensupları,

Demokratik açılım ile mazlum Kürt halkının asırlardır çektiği ızdırap, zulüm ve haksızlığın son bulacağı umudu ortaya çıktı. Bu düşüncenin hakikate dönüşmesi için açılımın kararlılıkla sürdürülmesi ve sonuçlandırılması gerekmektedir. Hiçbir bahane sürecin durdurulmasına, sebep olmamalıdır. Şiddet ortamı bahane edilerek sürecin gevşediği izlenimi var. Son zamanlarda, kimi gösterilerde ölçünün aşıldığı söylense bile, toplumsal muhalefet gösterilerinde çocuklara rekor düzeyde cezaların verilmesi sorunun çözümüne katkı sağlamayacaktır. Halbuki mevcut şiddet ortamı sorunun sebebi değil sonucudur. Sorun çözülmediği sürece şiddetin bitmesi mümkün değildir. Sadece isim değiştirir. Riski ne olursa olsun sorun anayasal düzeyde, hak ve adalet çerçevesinde mutlaka çözülmelidir. 

İslam dünyasının/ortadoğunun kalbine bir fitne unsuru olarak yerleştirilen habis İsrail yönetiminin, Mescid-i Aksaya  dönük kışkırtıcı ve tahripkar tutumu devam etmektedir. Özelde Müslümanlar, genelde hak ve adaletle/erdemle yaşamak isteyen tüm insanlık, İsraillin batı medeniyetinin orta doğuda sürekli kaos ve kargaşa siyasetinin bir gereği olarak kurulduğunu bilmeli, bu siyasetin amacının orta doğuda sürekli kaos ve kargaşa/savaş halinin devam etmesi sureti ile halklar arasında birliğin oluşumunu engellemek, batı dışındaki tüm dünyanın, batının hegemonyası altına almak olduğunu anlamalıdır. Hamas liderlerinden Mahmud Mabhuh’un Dubai’de İngiltere, Fransa, Almanya ve İrlanda’nın  destek ve bilgileri dahilinde şehit edilmesi bunun açık delilidir. Bu cümleden hak ve adalet içinde, saadet ve huzurla, tüm insanlığın birlikte yaşaması için batının ikiyüzlü siyasetine, bu siyasetin uygulayıcısı İsrail’e karşı eylem birliği içerisinde olmamız gerekmektedir. İsrail, son dönemlerde Halil İbrahim Camii ve Beytullahim’deki Raşel Türbesinin kültür mirası olarak ilan edilmesini ve Mescid-i Aksa’ya karşı olan tutumunu lanetliyoruz.

Ayrıca Nato birliklerinin son günlerde Afganistan’da işledikleri sivil katliamları şiddetle kınıyoruz.

Sayın basın mensupları,

Önümüzdeki Pazartesi 8 Mart, dünya kadınlar günü olarak kutlanmaktadır. Kadının insan olarak sayılmadığı bir zamanda, kadının insanlık değerini iade ederek, ona değer veren bir medeniyetin temsilcisi olarak, kadının değerine halel getirmeyen onun faydasına olan her türlü girişimin yanında yer alacağımızı ilan ediyoruz. Ancak modern zamanın kadına yaklaşımının iyi ve temiz olduğunu düşünmüyoruz. Kadın hakları bahanesi ile kadının farklı şekillerde sömürüldüğünü, çıkar malzemesi yapıldığını, reklam aracı olarak kullanıldığını, insanlık değerinin tahrip edildiğini görüyoruz. Özelde kadının genelde tüm insanlığın insanlık değerinin korunduğu, huzurlu bir dünya diliyoruz.

Halkımızı; her türlü hak ihlalleri karşısında duyarlı ve tepkili olma halini sürdürmeye çağırıyoruz.
Basına ve kamuoyuna saygılarımızla…  Teşekkürler…
                                                                                                                                       
İnsan-Der Yön.Krl.Bşk.Münür MAVİŞ
                                                                                                                                              
Van hak ve Özgürlükler Platformu Bileşenleri
Anadolu Gençlik Derneği, Gökkuşağı Derneği, İnsan-Der, Mazlum-Der, Memur-Sen, Umut Işığı Derneği, Erdem-Der, Van İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği, Vimder

Bir cevap yazın