Sakarya (235) Ece Nur’un mücadelesine destek verelim!

Bir zulüm ve sömürü çarkıdır ki, devam edip gidiyor ülkemizde ve de dünyada! Başta dünya emperyalistlerinin-sömürücülerinin-kan emicileri-nin bütün dünyada uyguladıkları canavarca acımasız, vicdansız, insanlıktan nasipsiz sömürü düzenleri ve bu düzenin ilelebet sürmesi için yaptıkları entrikalar, iftiralar, katliamlar. Tam zıvanadan çıkmış bir ruh haliyle her yere ve her şeye saldırma çılgınlığı. Sömürdükçe, semirdikçe, kan emdikçe daha da kuduran bir azgınlıkla. Ülkeler yanmış, insanlar telef olmuş, değerler çiğnenmiş, insanlığın ortak değerleri tarumar edilmiş umurlarında mı? Sadece onların çıkarlarına zarar gelmesin yeter.

Ülkemizde ise İMF ile anlaşma yapılmadı diye bayram yapılıyor, bu belki iyi, ancak buna TÜSİAD üyesi bazı sanayiciler üzülmüştür. Çünkü oradan gelecek paranın üstüne çökme hesapları yapıyorlardı. Peki, şimdiye kadar İMF ile yapılan anlaşmalar sonunda devletin boynuna yüklenen borçlar ne oldu diyecek olursak? Bunun cevabı da herhalde; gariban halkımız o gelen paradan da hiçbir nasibi olmadan aheste aheste yıllarca ödeyecek. Kapanmış binlerce iş yeri, işten çıkarılmış milyonlar, asgari ücret ucubesinde süründürülen-ezilen halk, “bak buna razı ol yoksa” tehditleriyle sessizleştirilen, adeta sürüleştirilen toplum.

Bu muydu refaha kavuşma, bu muydu mutlu olma reçeteleri? Nerede kaldı aylık, üç aylık, altı aylık, üç yıllık acâip ekonomik plânlar? Ne çabuk unutuldu? Mazeret; hiç rahat bırakmıyorlar ki, biz nelerle uğraşıyoruz, enkaz devraldık, vesâyetlerden kurtulamıyoruz ki, vs. vs. Ancak bakıyoruz da bankalar hiç kârdan zarar etmiyor, şûbe üstüne şûbe açıyorlar, patronlar-para babaları servet üstüne servet yığıyorlar. Acaba bu fırsatı ve bu cesareti nereden alıyorlar? Sakın 7 yıldır süren hükümet program ve plânlarından olmasın? Sakın asgari ücret ucubesine bir çare aramayan hükümetten olmasın? Sakın bu memlekete belediyeler eliyle taşeronluk müessesesini getirenler olmasın?

Memurluk ve işçilik kadrolarına olan ihtiyaçlarını yeni ihdas ettikleri taşeronluk kadroları ile telafi ederek memlekete yeni nurtopu gibi bir menfaatleşme-çeteleşme-mafyalaşma müesseseleri oluşturuyorlar. Hani anlarsınız ya; ihâle işleri canım.

Memur-Sen, Şubat ayı için 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını  912 TL, yoksulluk sınırını 2 bin 422 TL olarak açıkladı.  Şubat ayında açlık sınırının bir önceki aya göre 19.37 TL, yoksulluk sınırının 55.81 artış gösterdiği bildirildi. Peki, ücretlerde yapılan artışlar ne kadar, bu açıklar nasıl telafi edilecek? İşte bunların reçetesi yok. Varın hesap edin memlekette milyonlarca açlıktan inleyenlerin sayısını.  İşsizlerin durumu mu? Onlarda kim? Sakarya Adalet Girişimi olarak Sakaryalı işverenlere buradan seslenmek istiyoruz: Sakın sizlerde bu zulüm çarkının dişlileri olmayın, sakın bu zulüm harmanından pay alanlardan olmayın. Sonra hesabını vermek zor olur.

Paradan puldan geçtik! Peki, özgürlüklerimize, insanî haklarımıza ne oldu? Onca hadiseler oluyor, onca plânlar ortaya çıkarılıyor, şöyle oluyor böyle oluyor da, bu memleket insanlarının insan olma, bu memlekette yaşamaktan doğan haklarına ne oluyor? Yoksa zaten bu memlekette doğduklarından dolayı hiçbir hak ve yetkileri yok mu? Bizler yanlış bir zanna mı kapıldık? Umut, işte fakirin işi!  Kusura bakılmaya!
Bütün bu hengâmeden sıra inanan kadınların tesettürünün bir parçası  olan başörtüsüne gelmiyor! Mesele YÖK-Yargı-Meclis arasında dönüp dururken, hükümetin de aymazlığı ile çözümsüzlüklerden çözümsüzlük beğen! Bu ne kadar büyük bir dert (!) imiş ki; ne ekonomik çalkantılar, ne Ergenekon davaları, ne darbe çeşitlemeleri bu derdin yanında küçücük kalıyor!

Ama benim inançlı ve duyarlı halkım kendi derdine düşmenin bilinciyle bu işi de İnşâallah kendisi halledecek. Kimseden merhamet dilenmeden, kendini zâlimlerin önünde küçültmeden, izzetiyle ve Allah’ın yardımıyla bunu da halledecek. Yıllar önce bir Hatice Babacan’la başlayan ve işte dün Diyarbakır’da bir Ece Nur’la başlayıp bugün de değişik illerde değişik Ece Nur’larla devam eden izzetli mücâdele, büyüyerek bütün memleketi saracak İnşâallah. Sakarya’nın inançlı ve duyarlı halkından da bu mücâdelede fiili katkılarıyla yerlerini almalarını bekliyoruz. Sakarya’dan da Ece Nur’lar çıksın İnşâallah. 

Bu arada Avrupa’nın değişik ülkelerinden değişik haberler gelmektedir başörtüsü  ile ilgili. Belçika’da başörtülü öğretmen bir bacımız yaptığı hukuk mücâdelesini kazanarak tekrar görevine dönme hakkını aldı. Ancak Avrupa ülkelerinde durum bazen öyle bazen böyle devam etmektedir. Şu unutulmamalıdır ki, oralarda başörtüsü ile ilgili alınan menfi kararlarda Türkiye’nin uygulamaları maalesef kötü örnek olmaktadır.      
Birde Ümmetin kanayan yarası var, yaraları var: İşte Filistin ve Mescid-i Aksa, işte Afganistan, Irak, Yemen, Kafkaslar, Türkistan, bütün Afrika ve de dünyanın her yanı! Zâlim müstekbirlerce kan ve gözyaşına boğulmaktadır. Siyonist Yahûdilerin Filistin’de yaptığı canilik tâ arşa ulaştı da, dünyanın sağırları duymuyor. Orada bir insanlık katlediliyor da kimse tınmıyor! Ancak Ümmetin yüzakı Filistinli mücâhidler bütün yoksulluk ve yoksunluklara rağmen hayatlarını ortaya koyarak bu Ümmetin izzetini koruyorlar. Sakarya Adalet Girişimi olarak; başta Sakarya’nın vefâlı halkına ve dünyanın insanî değerlerini yitirmemiş bütün insanlarına bu insanlık dışı vahşete dur demek adına ellerinden ne geliyorsa onu yapmaya dâvet ediyoruz.

Depremin acısını  en iyi bilen Sakaryalılar olarak, Elazığ’da meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, geride kalanlara sağlık, sıhhat ve sabırlar niyaz ederiz. Sakaryalılar olarak yaraların sarılması için hem bizlerin üzerine düşeni yapmamızı ve hem de bu konuda söz verenlerin de üzerlerine düşeni hakkıyla yapmalarını temenni ediyoruz.

Sakarya Adâlet Girişimi Başörtüsü Platformu

Adına Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şûbesi

Sâhir AKÇA

Bir cevap yazın