Konya (132) Seni unutursam ey Kudüs!
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa, 43 yıldır işgal altında… Konya inanç özgürlükleri platformu üyeleri bu hafta kudüs için mescidi aksa için haykırdılar sözlerini duymayan, görmeyen, bilmeyenler için… Kayalıpark meydanına toplanan platform üyeleri ve halkın oluşturduğu kalabalık Muammer Durmazın yaptığı basın açıklamasıyla haykırdı filistinli kardeşlerimizin feryadını.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 132. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla
Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir görendir.
(İsra Suresi 1. Ayet)
Sevgili dostlar, özgür Kudüs sevdalıları, değerli basın mensupları;
Kıblesi işgal edilmiş bir toplumun, yüreğinde yangın var demektir. Haremine el atılmış her bir bireyin, gazapla yumruklarını sıkması insanlık erdemindendir. Sesimiz, inancımızın ve imanımızın ikrarıdır.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa, 43 yıldır işgal altında… Allah’ın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksamız ve Kudüs-ü Şerifimiz, Müslümanların acziyeti ve duyarsızlığı sonucu, Siyonistler tarafından, 1967 yılında işgal edildi. O günden bu yana, bu kutsal mekân sürekli tehdit altındadır. Siyonistlerin esas amacı, Mescidi Aksa’yı ortadan kaldırmaktır. Bundan dolayı da Kudüs’ü işgal ettikleri günden itibaren, Mescidi Aksa’yı sayısız kez kundaklamışlardır. Siyonistler, ilk kundaklama eylemini, 21 Ağustos 1969 tarihinde gerçekleştirmişlerdir.
Nisan 1980’de Meir Kahane adında bir Yahudi terörist, Mescid-i Aksa’yı patlatmaya teşebbüs etmiştir. Yine 8 Nisan 1982’de başka bir fanatik Siyonist terör örgütü, Kâh diye bilinen diğer bir siyonist terör örgütüyle işbirliği yaparak, Mescid-i Aksamız’ın ana girişine patlayıcı madde yerleştirmiştir. Bu patlayıcı maddeler patlamadan cami görevlileri tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıların en geniş çaplısı, 8 Ekim 1990 tarihinde olmuştur. Ve bu saldırıda 30 Müslüman şehit düşmüştür. 800 kadar Müslüman da yaralanmıştır. “Kudüs katliamı” olarak tarihe geçen bu saldırı, İsrail yönetiminin bizzat kışkırtması sonucu, hak-hukuk tanımaz, fanatik Yahudilerce gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıların asıl amacı, uyumakta olan dünya kamuoyunu uyandırmadan, Mescid-i Aksa’nın bazı bölümlerini tahrip edip, azar azar Mescid’i Aksa’yı yok etmektir.
Açıkçası şu ki, işgal altındaki Mescid-i Aksa ve Kudüs’ün İslami kimliği Siyonistlerin sinsi, cüretkâr ve sistematik çabalarıyla yok edilmeye çalışılıyor. Siyonist çete dünyadan yükselen tepkilere aldırmaksızın Kudüs’te İslami dokuyu tahrip etmek ve Kudüs’ü bütünüyle Yahudileştirmek için elinden geleni yapıyor. Hafta başında Mescid-i Aksa’ya oldukça yakın bir bölgede El-Harab Sinagogu’nu açan siyonistler, Mescidi Aksa ve çevresine yönelik kirli emellerine bir yenisini daha eklediler. Yahudiler, Allah’ın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksa’nın hemen yanına bir sinagog inşa ettiler. Bu sinagog meselesi de Mescid-i Aksa’yı yok etme operasyonunun bir parçasıdır. Bundan sonraki planları, Mescidi Aksa’nın bahçesinde ikinci bir mevzi inşa edip, ikisi arasında bağlantı kurarak, Müslümanların ilk kıblesini tümüyle ortadan kaldırmaktır.
Onların El-Harabları, Harab olacak, Mescid-i Aksamız bakî kalacaktır!
Harab Sinagogu’nun açıldığı törene, işgalcilerin Başbakanı Benyamin Netanyahu başta olmak üzere, çok sayıda üst düzey Siyonist liderler de katıldı. Siyonistler açılış sırasında kışkırtıcı tavırlarla, kasıtlı olarak, ortamı iyice gerdiler. Sabah namazında da Mescid’i Aksa’da Müslümanların namaz kılmasına izin vermeyerek, gerginliğin çatışma safhasına kadar yükselmesine ortam hazırladılar.
Siyonist işgalcilerin böylesine cüretkâr hareket etmeleri, bölge üzerindeki planın ve ortamın önceden hazırlanmış olduğunun açık bir göstergesidir. Bugün gelinen noktada, işgalci Siyonistleri cesaretlendiren ve Mescid-i Aksa’yı ortadan kaldırma komplolarında onların bileğini güçlendiren en önemli gelişme, Siyonistlerin Ramallah’taki gayrimeşru yönetimle işbirliğini artırmasıdır. Böylece artık Batı Yakasındaki direnişe kelepçe vurmak, Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı savunanların önünü kesmek gibi işler, Ramallah’taki işbirlikçi Abbas yönetimine resmen devredilmiştir.
Bu işbirliği işgal güçlerinin işini kolaylaşmaktadır ve işgal güçlerine Kudüs’teki direnişle uğraşma imkânı sunmaktadır. Nitekim son olaylardan sonra işbirlikçi Abbas yönetimi tarafından yapılan açıklamalarda, Batı Yakasında düzenlenecek direniş faaliyetlerine izin verilmeyeceği ifade edildi. Ocak 2009’da görev süresi dolan Abbas’ın ve onun gayrimeşru yönetimi Mescidi Aksa’yı ve Kudüs’ün İslami kimliğini hedef almıştır. Abbas’ın Yahudileştirme faaliyetleri karşısında izlediği tutum bu işbirliğini açıkça ortaya koyuyor. Ancak, Abbas için de Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı Siyonistlere peşkeş çekmenin hesabı kolay olmayacaktır.
Abbas’ın nezdinde bütün işbirlikçi ve Siyonist rejim dostları aynı şekilde işbirliğine devam etmektedirler. Mısır, Suud, Ürdün ve benzeri işbirlikçi rejimler, Siyonist İsrail’in eylemlerinin destekçisi olma konumundadırlar. İsrail, yapmış olduğu baskıların ve saldırıların cüretini, emperyalist Amerika’dan ve onun jandarması NATO’dan almaktadır. Türkiye Amerikayla ve NATO ile ilişkilerini de gözden geçirmelidir.
Ermeni tasarısı oylaması, ve alçak sandalye olaylarında elçisini geri çeken Türkiye’nin; kutsallarımıza saldıran Siyonistlerin elçilerini hala ülkemizde tutuyor olması utanç vericidir. Siyonist İsrail rejiminin uluslar arası suikastlerde kullandığı uçakların, Türk hava sahasını kullanması da suça ortak olmak değil midir?
Mescid-i Aksanın hürmeti , Siyonistleri, müttefiklerini, onları müttefik kılan değerleri de, zelil kılacaktır!!!
Bu şerefli Mescid, bütün müslümanların kutsalıdır. Müslümanların kutsalına yönelik saldırılar, Müslümanları er ya da geç harekete geçirecektir. Bizler bu kutsal mabedin savunmasının sadece Filistin’li kardeşlerimizin omuzlarına kalmasını istemiyoruz. Sorumluluk, topyekûn İslam ümmetine aittir. İKÖ (İslam Konferansı Örgütü) ve benzeri kurumların sessizliği, İslam ümmetinin hassasiyetlerini temsil etmemektedir.
Müslümanlar ya bu kurumları ıslah etmek ya da kendi hassasiyetlerini taşıyan yeni kurumlar oluşturmak zorundadır. Mescidi haram, Mescidi nebevi ve Mescid-i Aksa bize Allah’ın emanetidir. Tüm Müslümanların, Mescid-i Aksa’nın savunulması için verilen mücadelede Filistinli Müslümanların yanında olmaları gerekir. Kardeşliğin gereği ve ümmet olmanın zorunlu şartıdır bu…
Eğer bir gün, mescidi aksanın başına bir şey gelirse, bunun bütün sorumlusunun Siyonist İsrail olduğu kadar, sessiz kalan ve umarsız davranan Müslümanlar olduğunu da beyan ediyoruz.
İslam ümmeti, Mescid-i aksa üzerinden ümmet olma bilincini ve kutsallarına sahip çıkma sorumluluğunu yeniden inşa etmek zorundadır. Mescid-i Aksa’yı ve onun mübarek çevresini korumayı gündemlerinin birinci maddesine almayanlar İslamî sorumluluklarını yerine getirmiyorlar demektir. Kutsallarımızı koruyacak ve İslam’ın izzetinin hizmetçileri olacağız. Ve diyoruz ki:
SENİ UNUTURSAM EY KUDÜS, SAĞ ELİM HÜNERİNİ UNUTSUN!!!
Özgür Kudüs’te buluşmak, Mescid-i Aksa’yı özgürce selamlamak, bereketli toprakların hürmetinden ve rahmetinden özgürce istifade edebilmek umuduyla hepinizi 133. haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere
Allah’a emanet ederiz
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU