Kütahya (24) Küresel zulme, küresel intifadayı kuşanalım!

Kütahya inanç özgürlüğü 24.hafta eylemini Küçük Hamam önünde gerçekleştirdi.Eylemde bir  hafta boyunca yaşanan oyak-renault şirketinin başörtüsü yasağından halepçe katliamına.Ayrıca filistindeki olaylara değinilirken ; 20 mart 2003 de ABD nin Irak ı işgalinin 8. yılında Irak taki insanlık vahşeti kınandı.Platform adına basın açıklamasını Yusuf İÇTEN okudu.

 
KÜRESEL ZULÜM KUŞATMASINI YARACAK KÜRESEL İNTİFADAYI KUŞANMALIYIZ

24 haftadır süren eylemlerimizde 6. ayı geride bırakırken işgallerle, zulümlerle ve bir yılını daha dolduran tarihi katliamlarla bu haftada doldu taştı.Mazlumların feryadı, gözyaşları tufan olup üzerimize yağarken sessiz kalarak zillet elbisesini giymeye razı değiliz. Her nekadar renkler, isimler, coğrafyalar farklı olsada işlenen cürümler aynıdır.Ne acıdır ki zalimler ittifak halinde iken mazlumların yanında olması gereken bizler hep ayrı gayrıyız. Zalimlerin bu coğrafyalardaki suçları kimi zaman OYAK-Reneault şirketinin dindar insanlara uyguladığı başörtüsü yasağı ve namaz kılanlara baskı uygulanması ile yasaklar daha da yaygınlaşıyor.Kimi zaman polise taş atması dolayısıyla küçük yaşta TMK mağduru berivanlar üzerinden,kimi zaman 22. yılını dolduran Halepçe katliamıyla,kimi zaman 8. yılını dolduran “abd” nin IRAK ı işgaliyle,kimi zamanda terörist “israil” devletinin 43 yıldır FİLİSTİN halkına uyguladığı zulümlerle insanlığı kuşatmaktadır.
Bu hafta Halepçe katliamının 22.yılını doldurduk.Amerika’nın kukla Irak devletine sattığı kimyasal ve biyoljik silahlarla sadece kürt olmaları dolayısıyla Halepçe halkı soykırıma maruz kaldı. Hayvanlar üzerinde kullanılması dahi yasak olan bu silahlarla bir halk katledilirken insanlık havarisi batılı ülkeler sessiz kalmak bir yana bu silahları Saddam Hüseyin’e pazarlamaktan dahi utanmadılar. Bu katliamdan sağ çıkan Halepçenin Kürt halkı ise İran ve Türkiye sınırında aç ve susuz bekletilmiş, günler sonra mülteci olarak bu ülkelere kabul edilmiştir.

Halepçe katliamının ardından 2003 de ABD nin işgaliyle Kukla Irak devleti devrilmişti .Saddam Hüseyin yakalandıktan kısa bir süre sonra alel acele ABD tarafından idam edilerek halepçe ve ABD ortaklığı ile yaptığı bütün cürümleri sır olarak götürmüştür.Demokrasi ve özgürlük getireceğini iddia eden ABDnin getirdiği tek şey gözyaşı ve kan olmuştur.İşgal 20 mart 2003 yılından itibaren 8. yılını doldururken 5 milyondan fazla çocuk yetim kalmış,1 milyona yakın insan hayatını kaybetmiş,4 milyondan fazla insan ise kendi ülkesinden kaçmak zorunda kalmıştır.Kurulan yeni kukla hükümetler ise hiç bir yaraya merhem olamamış,yolsuzluklar dolayısıyla bavullar dolusu milyon dolarlar yurt dışına kaçırılmıştır.Ebu gureyb deki hafızamıza kazınan fotoğraflar işgalin ve savaşın yaralarını 8 yıl değil 100 yılda unutturmayacaktır. İşgal devam ettikçe ABD nin gemilerde kurduğu Guatonomalar ve nice bilinmeyen ebu gureybler bir sır olarak kalacaktır.

İslam coğrafyasının neresine yüzümüzü dönsek zulüm ve kan gölü.Bunlardan birisi de insanlığın ortak medeniyet havuzu olan Kudüsün 43 yıldır batının gayr-i meşru çocuğu israil devleti tarafından işgal edilmesidir.Her geçen gün artan yerleşim yerleri ile Kudüs sistematik bir şekilde yahudileştirilmeye çalışılmaktadır.Ayrıca çevresi mübarek kılınan ilk kıblemiz mescidi aksa’nın yanıbaşındaki islami eserler üzerine yeni bir sinagog yapan siyonistler el-aksa camiini işgal etmiştir.Terörist israil devleti el-aksa caminin altını oymaya devam ederken fanatik yahudiler ise necis ayakları ile el-aksa camini kirletmeye çalışmaktalar.Filistinli gençler ise bedenlerini siper ederek mescidi aksayı savunmaktalar.

Bu bir haftayı dolduran haksızlıklar,zulümler ve tarihi katilamlarla dünya karartılırken insanlık vicdanı adına bir mum yakacak hiç kimse çıkmadı mı? Zalimler karşında mazlumlar adına bir avuç insan kalsa da bizim açımızdan en anlamlı olanı Rachel Corrie dir. Çünkü O Amerikalı olmasına rağmen 16 mart 2003 de gazze deki işgalci israil askerlerini protesto ederken israil tankı altında ezilerek can vermiştir.

Rachel renklerinden,ırklarından,inançlarından dolayı değil sırf insan olmaları dolasıyla vicdanın gereği filistin halkının yanında oldu.Ama maaleef bizler islam ümmeti olarak bırakın insanlık için kardeşlerimizin feryadına dahi kulak vermiyoruz .Rachel nin tankların önüne kendini ölümüne atması yaşayan ölüler olan bizler için utanılacak bir durumdur.Onun bu onurlu duruşu 16 mart dünya vicdan günü olarak ilan edilmiş ve her yıl Rachel Corrie ve insanlığın vicdanı olan bütün direnişçiler yad edilmektedir. Vakit Allah’ın yeryüzündeki halifesi kılınan bizlerin küresel şer ittifaklarına karşı bütün mazlumların hamisi olma sorumluluğunu kuşanma vaktidir.

Kütahya İnanç Özgürlüğü Platformu adına

Yusuf A. İÇTEN

Bir cevap yazın