Konya (133) Müslümanları talepleri neden karşılanmıyor?
Bir hikâyeyle başlamak istiyoruz bugün… Zamanın birinde Yörükler, göç eylerken, eşkıyalar önlerine geçer, ne var ne yok her bir şeylerini alırlar. Kadınlar başlar ağlamaya… Eşkıya başı bu ağlamaların sonucunda onlara aldıklarının bir kısmını geri verir. Aslında verilenler, gerekli olan şeyler de değildir. Yörükler başlar dua etmeye: Sen ne iyi eşkıyasın. Allah seni başımızdan eksik etmesin… bu hikayenin güncel versiyonunu yaşıyoruz son zamanlarda. Darbeler, darbeciler, batılı kafalar, batılılaşmış zihinler tarafından üretilmiş, hak ve hakikatten uzak, toplumun değerleriyle çatışan, baskıcı ve hak ihlalleriyle dolu bir anayasanın değiştirilmesi gündemde…
Onyıllardır çeşitli kesimlerce verilen mücadelelerin sonucunda ortaya çıkan anayasa değişiklik taslağı, bizden alınanlardan hiçbirini geri vermediği gibi bizim istediklerimizden hiçbir şeyi de karşılamıyor. Yine de bizim ”Allah sizi başımızdan eksik etmesin” dememizi istiyorlar.
Evet! Bir değişiklik yapacaksınız. Fakat bu yaptığınız değişiklikler, hangi hak ihlallerini ortadan kaldıracak? Hangi hakka uygun uygulamayı getirecek? Yapılan taslağı gördüğümüzde, dağın fare doğurduğunu ya da farenin dağ doğuruyor görüntüsü vermek için yırtındığını görüyoruz. Oysa ortada beş-on yıl önce kimsenin gündeminde olmayan, Müslüman halkımızın istek ve talepleri arasında öncelik sırası dahi bulunmayan konjönktürel şartların gereği birkaç küçük değişiklik…
Müslüman halkımızın taleplerinin, konjönktürel şartlara uygun birkaç küçük değişiklikle karşılanamayacağı gayet açıktır. Dine ve dini değerlere uygun olmayan hatta baskı yapan nice maddeler varlığını korurken, ülkemizdeki zulümlere kaynaklık eden maddelere hiç dokunulmamışken, Müslümanların inançlarını ve inançlarından kaynaklanan değerleri ve bunları yaşama haklarını güvence altına alan bir düzenlemeye gidilmemişken, bu değişikliğin halkın talepleriyle yapıldığı iddiası, hiç de inandırıcı gelmemektedir.
Hak ve adalet ilkelerine uygun olmayan her anayasa ve onun üzerinde yapılan değişikler, ister askerler tarafından ister siviller tarafından yapılmış olsun, bunların arasında bir fark olmadığını biliyor ve bu yapılan tartışmaların, tavuk suyuna tirit muhabbetinde olduğunun ve hiçbir derdimize derman olmadığının farkında olduğumuzu ilan ediyoruz.
Biz, anayasanın kimin tarafından yapıldığını önemsemiyoruz. İster askerler ister siviller yapsın. Bizim için fark etmez. Önemli olan Müslüman halkımızın kabul edeceği hak ve hakikat ilkelerine uygun olmasıdır. Biz ne askerler yaptı diye herhangi bir şeyi reddediyor ne de siviller yaptı diye herhangi bir şeyi kabul ediyoruz. Önemli olan hakka, hakikate ve adalet ilkelerine uygun olmasıdır. Bizim vazgeçilmez önceliğimiz bunadır.
Sivil anayasa tartışmalarında pek çok ciddi sorun gibi, hiç üzerinde durulmayan, baskı ve zulümlerin simgesi haline gelmiş, başörtüsü yasağı da göz ardı edilmekte ve uygulanan baskıya, zulme pirim verilmeye devam edilmektedir. Her gün dozunu artırarak büyüyen bu yasak, ülkemizdeki anayasa tartışmalarının ne kadar ciddi bir iş olduğunu (!) gözler önüne sermektedir.
Buradan, halkımızı, halkının değerlerine uygun faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerini, halkının değerleriyle çatışmak üzerine şartlanmamış siyasileri, bu tartışmalar hususunda yeniden düşünmeye konjönktürel şartların kurbanı olmaktan çıkıp hakkın ve hakikatin yanında kararlı bir şekilde durmaya davet ediyoruz.
Yapılan küçük değişiklikleri kabullenmek, geride kalan maddelerin de onaylanması ve kabul edilmesi anlamına geleceğinden hak ve hakikate uygun olmayan diğer maddeleri de göz önüne alarak yeniden düşünmeye davet ediyoruz. Korkarız ki Müslüman halkın inançlarına ve inanç değerlerine yapılan baskılar, Müslümanların onayıyla yapılıyor olsun. Bu bizim hiçbir şekilde kabul edeceğimiz bir durum değildir. Biz, zulme – kim yaparsa yapsın – destek vermeyeceğimizi, palyatif çözümlerle diğer zulüm maddelerinin onayının da bir parçası olmayacağımızı, zulümlere karşı sürekli bir direniş halinde olacağımızı beyan ederiz.
Hak, bölünüp parçalanamaz bir gerçektir! Bazı hakları elde etmek için diğer haksızlıklara rıza gösterilemez!
Hak ve hakikatin hakim olduğu, zulmün her türlüsünün zail olup yok olduğu, selamet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 134. hafta da aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu