Konya (134) Mescid-i Aksa parçalanmak isteniyor
Günler – günlerin, yıllar – yılların aynası olur bazen. Bugünden bakınca geçmişi görürüz. Geçmişten bakınca da bugünleri ve bugünlerde olan olayları anlamak kolaylaşıverir birden. 1950 senesi… Birleşmiş Milletler Örgütü, henüz kurulmasının üzerinden çok bir zaman geçmeden, Siyonist, işgalci, İsrail’in yaptığı zulümleri ödüllendirir. Mescid-i Aksamız’ın içerisinde bulunduğu pek çok kutsal mekânı içinde barındıran, Kudüs-ü Şerifimiz’in yarısını İsrail’e vermeyi kabul eder. Birleşmiş Milletler Örgütü, o gün yaptığı bu uygulamayla daha sonra olacak olan olayları tetiklemiş ve o günden beri meydana gelen pek çok zulmün de ana sebebi olmuştur.
Bugün, aradan geçen bu kadar zamandan sonra, Mescid-i Aksamız bölüşülmeye çalışılmakta, Kudüsümüz’ün yarısının Siyonistlere verildiği gibi Mescid-i Aksamız’ında yarısı Siyonistlere verilmeye çalışılmaktadır. Ağırdan ağıra, sinsice yapılan pek çok çabanın sonucu, Mescid-i Aksa’nın bölünmesine yöneliktir. Filistin ve Filistin’e ait – başta El-Halil olmak üzere – pek çok kutsal mekân da bu durumu yaşamıştır. Bugün de Mescid-i Aksamız’a yönelik iğrenç planların arkasında önce paylaşım, daha sonra tamamen işgal vardır. Batılı devletlerin ve batı kültürünün çıkarlarını korumak üzere oluşturulan Birleşmiş Milletler de bu işgallerin bir şemsiyesi durumunda olmuş, uluslar arası siyaset arenasında işgalleri ve yapılan zulümleri meşrulaştırma vazifesi görmüştür.
Bundan 61 sene önce bugünlerde kurulan, NATO’nun kuruluşu da zaman içerisinde gösterdiği gelişim de Birleşmiş Milletlerle aynı paraleldedir. O da batılı devletlerin çıkarlarını korumak; batılı, inanç ve kültür değerlerini dayatmak için kurulmuştur. Bugün İslam dünyasının pek çok yerini işgal altında tutan NATO, başta Amerika olmak üzere diğer emperyalist ülkelerin taşeronu olan bir işgal örgütüdür. Birleşmiş Milletler de NATO’nun ve Siyonist İsrail’in işgallerini insancıllık ve hümanizm söylemiyle şemsiyelemekte ve şirin göstermeye çalışmaktadır.
Dedik ya günler – günlerin aynasıdır diye. Moğol işgaline karşı direnişi ve yapılan zulümleri engellemeye yönelik, dönemin âlimlerince Mardin’den verilen bir fetvayı ülkemizde kimin desteklediği belli olan bir grup iptal için toplantılar düzenleyip bu fetvanın geçersizliği yönünde fetva vermeye çalışmaktadırlar. Onlar bu yaptıklarıyla, işgalleri ve işgallerle birlikte gelen zulümleri de meşrulaştırıyorlar.
Son günlerde Rusya’da meydana gelen olayların mazlum Çeçen halkı üzerindeki baskı ve terörizmin artmasına sebep olarak gösterilmesinden endişe duymaktayız. Ayrıca aynı sebeple Türkiye’de yaşayan Çeçen mültecilerin ve bunlara destek veren kişi ve kurumların Moskova ve işbirlikçi Kadirow yönetimince baskıya uğratılmasının sebebi haline getirilmesinin de rahatsızlığını duyuyoruz. Halkımızı bu hususta daha uyanık ve duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Bu vesile ile tüm işgallere ve işgallerden kaynaklanan baskı ve zulümlere karşı olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyor, işgallerin ve hak ihlallerinin gölgelenmesi ve meşrulaştırılması için sergilenen her türlü çabayı yakinen takip ettiğimizi ilan ediyoruz
Duyuyoruz, görüyoruz, farkındayız, uyarmaya ve direnmeye devam edeceğiz…
Selam teyakkuzda olanların üzerine olsun.
Baskının ve zulmün güvercin postuna bürünerek örgütlenmediği, batılın hak elbisesi giyerek zulmü meşrulaştırmadığı, hakkın hak, hakikatin sesinin gür olduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 135. haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu