Konya (135) AmeriKANizm yine bölgeyi karıştırıyor

Dünya, büyük bir saha ve güç sahipleri, bu sahayı parsellemeye çalışan oyuncular gibi duruyorlar. Güç dengelerini kendilerinin lehine çevirmek için, bu sahanın üzerinde, büyük bir savaş veriyorlar. Güçlülerin, arka bahçe elde etme ve etki alanlarını genişletip hegemonyalarını güçlendirme çabalarının bir yenisine Kırgızistan’da şahit olmaktayız. Asya’nın hâkimiyeti üzerine, Rusya ile Amerika’nın kapışması bugün Kırgızistan üzerinden gerçekleştiriliyor. Değişik bölgelerde, değişik oyucular tarafından oynanan, bu siyasal satrancın yeni piyonları, bugün Kırgızistan halkı olmakta. Yapılan her hamlenin, kendi fiilleri olduğunu zanneden piyonlar, oyunun sonunda, kazananın oyuncular olduğunu, tahta üzerinde bulunan bütün elemanların, bu kavganın birer figürü olduğunu ne zaman fark edecekler? Birer birer oyun dışına itilen her eleman, oyun yenilendikçe, yeniden oyuna dâhil oluyor. Fakat hangi şah, mat olursa olsun kaybeden yine halklar, yine mazlumlar oluyor.

Amerikan emperyalizminin, Afganistan işgalini sağlama almak ve bu işgalin lojistiğini devam ettirebilmek için hararetli bir şekilde Kırgızistan’a ihtiyacı var… Rusya ise bu bölgeleri evinin balkonu saymakta… Tüm kargaşa, bu iki gücün şeytanî isteklerini gerçekleştirebilmek için ortaya koyduğu planlardan kaynaklanmakta. Bir tarafta Afganistan işgalcisi Amerika, diğer tarafta Çeçenistan’ın işgalcisi Rusya… Her ikisi de işgalci, her ikisi de katliamcı, her ikisi de emperyalist… Kırgız halkının bu gerçeği görmedikleri ve bu emperyalist işgalcilerin isteklerine muhalefet edip, kendi hür iradeleriyle, kendi yararlarına olanı tercih etmedikleri müddetçe, bu devler savaşında ezilenler olmaya – aynı durumda olan diğer halklar gibi- mahkûm olacaklardır.

En korkunç silahların sahipleri, birer ölüm makinesi olan ve bu gücünü kitleler üzerinde kullanmaktan çekinmeyen, emperyalist güçler, yine rol kesiyorlar silahsızlanma toplantıları yapıyorlar. Onlar, halkların gerçeği görmesini, böylelikle engelleyeceklerini zannediyorlar. Hiroşimaları, Nagazakileri, Vietnam’ı, Irak’ı, Afganistan’ı, Atom bombalarını, napalm bombalarını, misket bombalarını, biyolojik ve kimyasal silahları hatırlamayacağımızı, onlar silahsızlanma dedikçe kendilerini alkışlayacağımızı zannediyorlar. Onlar istiyorlar ki; Silah onların, çiçek bizim elimizde olsun. Ve yine istiyorlar ki: Onlar öldürdükçe biz onlara çiçekler sunalım.

Silahsızlanmanın konuşulduğu bugünlerde, yeryüzünün şahit olduğu büyük katliamlardan Deir Yasin katliamını anmaktayız. Katliamların nicelerinin adlarını, kime yapıldığını, ne zaman yapıldığını hatırlamasak da onları yapanların kimler olduğunu iyi bilmekteyiz.

Bir sözümüz de bu katliamcılara çiçek sunmanın vazifemiz olduğuna inananlara… Evet! Bunu onlar istiyorlar. Böylelikle, daha rahat katletsinler… Alkışlayıcıları ve övgü düzücüleri zaten var. Muhalefet edip karşı çıkacak olanlar da gül sunmakla uğraşınca, emperyalistler oyunlarını daha rahat bir şekilde oynamaktalar. Müslüman halklar ne zaman gül sunma zilletinden ve onlara gereken cevabı verenleri tenkit edip aşağılama gafletinden kurtulurlarsa, o zaman bilin ki işgaller, daha zor olacak, akan kan daha çabuk duracaktır.

Ülkemizde devlet kurumlarının ve STK’ların çokça rağbet ettiği, kimin tarafından, ne zaman ihdas edildiği bilinen ‘’Kutlu Doğum Haftası’’ kutlanmaktadır. Ümmetin diğer halklarınca bilinmeyen bu kutlamaların ulusal din üretme çabalarının bir parçası olduğu endişesi taşıyoruz. Müslüman halkımızı bu hususta düşünmeye davet ediyoruz.

Ha sahi… Biz Muhammed (a.s)’ın mübarek doğum günlerini, Rebiülevvel ayının 12. gecesinde, yani mevlit kandilinde kutlamamış mıydık? Yoksa Türkler için efendimiz ikinci bir defa daha mı dünyaya geldi??? Biz sadece merak ettik… Yine de bu vesile ile insanlığı karanlıktan çıkarıp, aydınlığa ulaştıran, kullara kulluktan Allah’a kulluğa çağıran, özgürlük ve diriliş peygamberine salat ve selam ederiz. İnsanlığın kurtuluşunun onun kutlu ayak izine ve pak yoluna bağlı olduğuna da bir kez daha ilan ederiz.

Hakkın yanında olanların uyanık, seslerinin gür, ülkelerinin hür, inançlarının özgür olduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 136. Haftada, direnişimizin kalbi Kayalıpark’ta, saat 12:30’da buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

Bir cevap yazın