Sakarya (239) Soruşturmaya da balyoz indirildi

Burası Türkiye… Haklarında çok ağır iddialar sebebiyle soruşturma açılan Albay Dursun Çiçek, hakkında kovuşturma yürütülen 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, tutuklu bulunan Kayseri, Balıkesir, Konya, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanları ve diğer 40’a yakın TSK mensubu kamu görevlisi bugüne kadar görevlerinde tutulmaktadır. Bu durum hukukla ve hukukun üstünlüğü ile bağdaşmamaktadır. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklu olmasına rağmen hâlen görevine devam ediyor olmasının HSYK tarafından korunduğu izlenimini doğurarak yargıya olan güveni sarsmaktadır. Balyoz soruşturmasında özel yetkili savcıların dosyalardan el çektirilmesi de soruşturmaya açıkça müdahale niteliğindedir.

TSK’nin üst düzey yöneticilerinin en sık şikâyet ettiği konu: Yıpratılma… Gerçekten de bir yıpranma var. Bu problem her geçen gün küçülmüyor, büyüyor. En can alıcı soru ise; “TSK’ni kim yıpratıyor?” Hiç kuşkusuz birinci sırada kendisi, bilhassa komuta kademesi vardır. Ergenekon, Kafes, Balyoz, Dursun Çiçek Belgeleri gibi konularda takınılan korumacı tavır, yapılan ve sonra yalanlanan aceleci açıklamalar, zaten tartışılıyor

Terör örgütünün mayınlı saldırısı sonucu şehit olduğu açıklanan 7 askerimizin aslında TSK’nin kendi mayınlarına kurban gittiği ileri sürülüyor. Söz konusu iddia daha önce internete düşen iki generalin ses kaydıyla birlikte gündeme gelmişti. Şehit ailelerinin savcılığa yaptığı müracaat sonucunda kayıtta söylenenlerin doğru olma ihtimâli yükseldi.

Elazığ’da yaşanan “Eğitim Zayiatı”; dört askerimizin şehit olduğu olayın el bombasının kazayla patlaması sonucu yaşandığı bildirilmişti. Nöbette uyuyan askere “ders vermek” isteyen teğmen, el bombasının pimini çekip eline tutuşturmuştu. Teğmenin “Fırsat Eğitimi” faturası dört şehit ve yerle bir olan itibardı. Gerçeğin ailelerden ve kamuoyundan saklanması da TSK’nin güvenilirliğine bir darbe daha vurdu.

7 askerin şehit olduğu mayın patlaması daha büyük etkiler doğuracaktır. Çünkü mayın patlaması doğrudan terör örgütüne mal edildi. Türkiye’nin siyâsî ve sosyal ortamının gerilmesine yol açıldı. Başbakan Tayyip Erdoğan bile, DTP’nin o zamanki Genel Başkanı Ahmet Türk’le yapacağı görüşmeyi erteledi. Nedense; bu ülkede ne zaman bir huzur ortamına yaklaşılsa, katliam ortamında kalıyoruz.

Geldiğimiz noktada, bütün şehit yakınlarının içine aynı kurt düşürüldü. Acaba benim eşim, çocuğum, kardeşim de böyle bir beceriksizliğin ya da art niyetli komutanın kurbanı mı oldu? Şimdi bundan sonra gelecek her şehit cenazesinin arkasında saf tutanların zihnini aynı şüphe kemirecektir.

Diğer taraftan İzmir Belediye başkanı, başörtülü fotoğraf getiren öğrencilere “toplu taşıma indirim kartı” vermeyerek; çözüm önerilerini sundu… Nasıl mı? Dışarıdan lise bitirenler, tıpkı içeridekiler gibi başlarını açıp resim çektirirlerse, sorun bitermiş. Demek istiyor ki; “Başınızı açın, başörtüsü sorunu çözülsün.” İyi de, mesele başörtüsü değil ki! Bu memleketin en büyük meselesi sizsiniz.

Başörtüsü meselesinin çözülebilmesi, büyük ölçüde sizlerin, sizin gibi düşünenlerin tasfiye edilmesine bağlı… Çünkü sayenizde Başörtüsü onu takanların değil; ona karşı siyâsî, ideolojik pozisyon alanların “sembolü” haline geldi…

Şimdi Anayasa değişikliği ülkenin gündemindedir. Esasında eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu, sivil, halkı önceleyen anayasa hazırlanmalıdır. Birlikte ve barış içinde yaşayabilmenin bir yolu da 12 Eylül anayasasından tamamıyla kurtulmaktır. Farklılıklarımızla, eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşayabileceğimiz bir Türkiye için halkın anayasasında her türlü baskı, zulüm, dışlama olmamalı; devlet, milleti için var olmalıdır.

Bu arada Filistin’i ve Filistinlileri de unutmamamız gerekiyor. Çünkü orası Ribat mekânı ve Filistinli kardeşlerimiz de birer şanlı Murabıttırlar. Bizleri ve bütün İslâm âleminin bekçiliğini yapıyorlar. Bizlerin de onlara maddî ve mânevî yardımlarda bulunma mecburiyetimiz vardır. Şimdi bir fırsat daha doğuyor! Ülkemizin dünyadaki medâr-ı iftiharı olan İHH (İnsânî Yardım Vakfı)’nın “Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük” sloganı ile Mayıs ayı içerisinde Filistin’e, Gazze’ye gemilerle götüreceği insânî yardıma bütün Müslümanları seferber olmaya çağırıyoruz.

Haftalar aylar geçiyor, ancak görüyoruz ki dünyanın her yanındaki zâlimler zulmünden dönmüyor. Sahip oldukları ve kendilerince kutsanmış gücü bırakmak istemiyorlar. Yanan gönüller, ağlayan gözler, tükenen hayatlar, duyulmayan sessiz film gibi yitip gidiyor. Bizler ne yapalım? Okyanusun ortasına şehirler mi kuralım, susuz çöllere mi hapsolalım, yer altı şehirlerine mi inelim? Kendi zorbalıklarının gözlerini bürümesinden dolayı en muhteşem güç olan inancımıza karşı cephe oluşturan, duvarlar ören sizler? Hiç bir zaman elde edemediğiniz başarıyı asla kucaklayamayacaksınız. Çünkü biz inanmaya devam edeceğiz. Örtümüzü, namazımızı terk etmeyeceğiz. Sizler kendi aranızda cebelleşirken, bizler birbirini seven insanlar olarak, kardeşlik gücümüz ile izzetimizi sizlerin göremeyeceği yücelikte dünya halklarına armağan edeceğiz. Her gün yeni bir yasakla karşılaşsak da pes edecek değiliz. Yasaklar size eziyet bize nîmet olacak. Alnımız ak, yüreğimiz pak, dilimiz temiz ve hayallerimiz daha güçlü olacak.

Kelime oyunları ile gizli görüşmelerle, sıra dışı tüm yöntemlerle almaya çalıştığınız tedbirler sadece sizin acizliğinizi bir kez daha gün yüzüne çıkartacak ve bu dahi sizlerin kendi elinizle olacak.

Her gün okuluna alınmayan bir öğrenci, sınıfına giremeyen bir öğretmen, işinden atılan bir işçi, dışlanan bir insan, sürgün yemiş bir vatandaş da olsa; dünyanın her yerinden gelen birbirinin kopyası haberler sâdece gerçeğe yüz çevirmiş çâresizlerin hezeyanları olarak bilinecektir.

Bizler çok iyi öğrendik ki; o zâlimler asla halkın hassasiyetlerine kulak verecek değiller. Kulak verecek olsalardı bugün yasakların ardındaki tel örgülerden değil, geleceğe ümitle bakan neslin evlatları olacaktık. Ama bunu istemeyen kadrolar, zihinler, yöneticiler başlarını nereye çevirerek duymazdan geliyorlar onu da merak ediyoruz, ama aslında biz onu da biliyoruz.

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu olarak; haklı davamız ve şerefli mücadelemiz için haftaya aynı gün ve aynı saatte Sakarya’nın siz izzetli insanlarını yine buraya bekliyoruz.

Sakarya Adâlet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına

Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şûbesi ( Sâhir AKÇA )

Bir cevap yazın