Konya (137) Mustazaf-der’in kapatılmasını kınıyoruz

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, şaşmamak elde değil. Güç ve iktidarı elinde bulunduranlar, sorumluluk almaktan, problemlerin üzerine gitmekten çekiniyor, muhalefet çalıyı dolanma oyunları oynuyor. Bazen, hak ve özgürlük konularını, iktidarı köşeye sıkıştırmak için kullanıyor. Bazen de iktidar kendi elinde olsa, yapmayacağı şeyleri -tecrübeyle bildiğimiz – vaat ediyor. Bir bakan, yeni anayasa tartışmalarında, başörtüsü problemi neden gündemde yok diye sorulan bir soruya, onu da siz gündeme getirin, bir öneri de siz verin diyerek, topu taca atmayı yeğliyor. Sonra kendilerinin niye böyle bir şey yapmadığına, belki ileride de yapmayacağına dair gerekçelerini daha önce siyaset yaptığı partinin başörtüsü meselesini gündeme getirdiği için kapatıldığını, şimdiki partisinin de hakkında kapatılma davası açıldığını ifade ederek, böyle bir riske giremeyeceklerini belirtiyor. Oysa başörtüsünün namus borcu olduğunu ifade etmişti kendileri…

Yani durum anlaşılıyor ki; yemek buldun mu ye, dayak buldun mu kaç vaziyetleri… Başörtüsü meselesi, oy getirecekse, oya tahvil edilebilecekse, siyaset malzemesi yapılabilecekse, namus borcu; kapatılma gerekçesi olarak sopa gösterilecekse, siz yapın söylevleri… Evet! Başörtüsünü malzeme yaparak, ikbal elde edenlere ve Müslüman halkın inançları üzerinden siyaset yapanlara ama iş bunları savunmaya geldiğinde yerim dar, yinim de dar diyenlere, bir sorumuz var:

Bahanelerin tükendiği gün, o zorlu günde, ne söyleyeceksiniz? Şuanki bahaneleriniz sizin için mazeret olarak yeterli olacak mı?

Katsayı meselesinde, bize sunulan ve sevindirici çözüm olarak gösterilen yolun, ölümü gösterip sıtmaya razı etmek olduğunun farkındayız. Yasakçılar da yasaklara karşı mücadele ettiklerini söyleyenler de bu politikanın genel geçer bir siyaset olduğuna inanıyorlar galiba. Bizden de alkış bekliyorlar. Ve her problemi bu yöntemle çözeceklerini deklere ediyorlar. Sıtmalı bir toplum üreteceksiniz beyler… Öldürmeyen ama sıtmadan süründüren problemler yumağını önümüze sürüp bir de teşekkür bekleyeceksiniz. Bizler, hak üzere bir hürriyetin tamamının ve şimdi olmasını istiyoruz.

Siyasal partilerin kapatılmasının, yasayla zorlaştırılmaya çalışıldığı şu günlerde, bir sivil toplum örgütünün sudan gerekçelerle kapatılmasının mantığını anlayabilmiş değiliz. Hani sivil toplum örgütleri, önemliydi ve özgürlüklerin teminatıydı… Kimsenin Diyarbakır merkezli Mustazaf-Der’in kapatılmasına ses vermemesi, üzücü bir olaydır. Özgürlük taleplerinin bu şekilde kısılmaya çalışılmasını kınıyoruz. Sessiz kalanlara da aynı şeyler sizin de başınıza geldiğinde neden kimse ses vermiyor diye sızlanmayın diyoruz.

Özgürlük mücadelelerinin Kafkaslarda çekilen hür bayrağı Dudayev şehadet yıldönümünde hak ve özgürlükler alanında sönmez bir meşale olarak, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Sınırlı özgürlüklerin, genişletilmiş kölelik olduğunu ve ancak bu köleliğin direnişle sona ereceğini öğretiyor.

Özgürlüklerin tam ve kâmil olduğu, hakların hiç ihlal edilmediği, hürriyetin bayrak bayrak dalgalandığı bir dünyada yaşama umudu ile 138. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere

Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

Bir cevap yazın