Başörtüsü eylemine çocuklarıyla katılan ailelerin davası düştü

Antalya’da Antalya İnanç Özgürlüğü Platformu’nun düzenlediği basın açıklamasına çocukları ile birlikte katılan anne ve babalara “velayet hakkını kötüye kullanma ve çocukların ruh sağlığını bozmak” gerekçesiyle açılan dava düştü.
Başörtüsü yasağını protesto etmek, başörtüsüne her alanda özgürlük taleplerini yinelemek için Antalya kapalı yolda bir araya gelen platform üyeleri 3 Kasım 2007 tarihinde bir basın açıklaması gerçekleştirmiş ve basın açıklamasının ardından 10’u çocuk 27 kişi apar topar Antalya Emniyet Müdürlüğü’ne götürülüp ifadeleri alınmıştı. Basın açıklamasında çocukların da başörtüsü yasağı aleyhine dövizler taşımasını akıl almaz bir keyfilik ve zorlamayla “ebeveynlerin çocuk istismarı” şeklinde suçlamaya dönüştüren savcılık tarafından 17 kişi hakkında dava açılmıştı.

Özgür-Der Antalya Temsilcisi Dr. Ahmet Balta’nın da aralarında bulunduğu 17 anne ve baba, 15 Ekim 2009 tarihinde mahkemeye ifade vermişti. Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan tarafından hazırlanan ve 27 Mayıs 2009 tarihinde Antalya Sulh Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, basın açıklamasına katılan 17 anne ve babanın 1 yıl hapisle cezalandırılması talep ediliyordu. İlk duruşmada ifadelerin alınmasından sonra mahkeme 29 Ocak 2010 tarihine ertelenmiş fakat gerekli evrakların tamamlanamamasından dolayı mahkeme 3 Mayıs 2010 pazartesi günü görüldü. Mahkeme “Basın açıklamasına katılan anne babaların, çocuklarının velayet haklarını ne şekilde kötüye kullandıklarının tam olarak anlaşılamadığı ve yapılan eylemde bir suç unsuru bulunmadığına, davanın düşürülmesine” karar verdi.

Özgür-Der Antalya Temsilcisi Dr. Ahmet Balta açılan dava süreci hakkında şu açıklamalarda bulundu:

“Yasal bir platforma ailelerin çocukları ile katılması nedeniyle dava açılmasının zaten hukuki ve vicdani bir izahı yoktu. Her bireyin fikirlerini ferdi veya toplu olarak açıklaması en temel insan hakkıdır. Çocukların eğitim hakkı da hiç kuşkusuz anne ve babalarının hakkıdır. Haksızlığa uğrayan bir toplum kesiminin haklarını savunmak da insan olmanın bir gereğidir.

İlkel “Başörtüsü Yasağı” nedeniyle eğitim ve çalışma hakları gasp edilen ve mağduriyete uğrayanların haklarını yasal zeminde savunmak için kitlesel basın açıklamasına katılan ebeveynler yanlarında çocuklarını da götürürler. Bu eğitimin ve çocuklarda hak arama bilincinin oluşmasının bir parçasıdır. Gerçekleştirilen bu eylemi “çocuk istismarı” olarak dava konusu yapmanın hukuki bir izahı olamaz. Bu olayda çocuk istismarı yapanlar yaşanan bir haksızlığa karşı yapılan basın açıklamasına katılanları suçlayıcı ve aşağılayıcı bir üslupla haber yapan medya kuruluşlarıdır. Medyada yer alan haberlerin yönlendirdiği idari ve adli birimlerin davranışları açıkça bir insan hakkı ihlalidir.

Çocuk istismarı çocukların fiziki veya ruhsal gelişimini olumsuz etkileyecek davranışlara mağdur kalmasıdır. Bu olayda bir istismar söz konusu ise devletin ceberut yüzünü acımasızca göstermesidir. Küçük çocukların sanki birer suçlu gibi polis otobüsüne zorla doldurularak ifade alınması gerekçesiyle saatlerce Emniyet Müdürlüğü’nde tutulmaları sonucu oluşan polis ve adli makamların yol açtığı bir kötü muamele ve istismar vardır.

O gün basın açıklamasına anne ve babalarının yanında katıldıkları için kötü muamelelere maruz kalan çocuklar yaşadıklarını kötü bir anı olarak hayatları boyunca unutmayacaklardır.”

Bir cevap yazın