Konya (140) Tuz koktu, nesil ve hars ifsad ediliyor

Tuz kokarsa diye başlayan cümleler kurulur… Tuzun kokmasıyla, artık hiçbir şeyin tuzlanarak da kokmasına mani olunamayacağı anlatılır. Kokuşmanın esasta, usulde olduğu ortaya konmak istenir. Türkiye gündemi, tuzun koktuğu fakat kokunun kaynağının nerede olduğu hususunda yapılan sûnî gündemlerle şekillendirilmektedir. Siyasal komplo teorileri, bilişim teknolojisinin sağladığı imkânlar, ajanlık faaliyetleri, siyasal tecessüs, herkesin dilinde bugün… Kimse meselenin özü hakkında konuşmak istemiyor. Bireysel alanın hürmeti, evin korunmuşluğu üzerinden mağduriyet üretmeye çalışıyor birileri ve fiilin ortaya çıkarılışının yöntemi tartışılıyor durmadan… Yani tuz kokmuş; millet tuzlayınca giderdiklerini zannettikleri kokunun kaynağını bulmaya çalışıyor.

İlkokullara kadar inen tecavüz vakıaları, tıklanma rekorları kıran porno siteler, yüz kızartan ahlaksız diziler, toplumun içerisinden normal sayılmaya başlanmış, hatta siyasetin zirvesinde meydana geldiği iddia edilen bir menfur olay, genel başkanlık yarışının bir parçası haline dönüştürülmüştür. Zinanın suç sayılmadığı ülkemizde gönüllü birlikte yaşamak şeklinde izah edilen gayrı ahlakî bir ‘’hukuk (!)’’ oluşturulmuştur. İnsanlık tarihinin, en iğrenç suçları cinsel tercih, gönüllü birliktelik gibi maskelerle maskelenip toplumda doğal ve sıradan hale getirilmeye çalışılmıştır.

Bu menfur fiilin, hangi adla olursa olsun gerçekleşmiş olması ve kanunlar nezdinde suç sayılmıyor olması, ‘’suçlu ayağa kalk!’’ denildiği vakit, ayakta olanların sayısının azımsanamayacak derecede çok olduğunu göstermektedir.

Meselenin özü ilahi yasalara gösterilen saygısızlıktır. Tarafların her birisi, ister menfur fiili işleyenler olsun, ister yasaklanmış tecessüsle bunu ortaya koyanlar olsun, ister suçun niteliğini tartışmak yerine suçun tespit şartlarını tartışanlar olsun, ister bu suçu kanunen suç saymayanlar ve serbest bırakanlar olsun; ister sanat, edebiyat, kültür adına bunun yaygınlaşmasına sebebiyet verenler, zemin hazırlayanlar olsun, ister bu fiili doğal sayanlar olsun, her birisi ilahi yasaya saygısızlık etmiş ve ilahi hukuk karşısında suç işlemiştir!

Biz buradan ilahi yasaya, olan saygısızlığın her türlüsünü tel’in ettiğimizi nesli ve harsı bozanların şiddetli bir azaba uğrayacağını bildirir ve toplumu bu hususlarda ilahi yasaya uygun davranmaya davet ederiz.

İsrail’in OECD üyeliği, Türkiye’nin de kabul oyu vermesiyle, oy birliği ile onaylanmıştır. 62 yıl önce, bugünlerde yine Türkiye’nin de kabul ettiği bir oylamayla tarih sahnesine kara bir leke olarak doğan İsrail; OECD oylamasıyla yeniden kurulmuş, günahları, suçları temizlenmeye çalışılmıştır. Bu anlaşmayı onaylayan herkesin, İsrail suçlarını örttüğünü, israil’i tezkiye etmeye çalıştığını açıkça görmekteyiz. Bu hususta emeği geçen herkesi İsrail’in suçlarının birer ortağı olarak bildiğimizi, Allah’tan tövbeye, Müslüman halklardan özre davet ettiğimizi ilan ediyoruz.

Mazlum Çeçenistan’ın ve oradaki özgürlük mücadelesinin, Rusya’yla olan ticari anlaşmalara boğdurulmaya çalışılmasının ve zulmün büyük önderlerinden Kadirov’un Türkiye’de resmî olarak karşılanmasının Müslüman halkımızı rencide ettiğini, yüreklerinde onarılması güç yaralar açtığını bildirir, özgürlük sevdalılarının mücadelesinin dünya meta-ı ile satılamayacağını, mücadelenin şerefli erlerinin, yanında olduğumuzu bir kez daha bildirir, Kadirov’un nezdinde tüm işbirlikçi hainlerin sonlarının yenilgi olacağını, Ahiret yurdunda da büyük bir hüsrana uğrayacaklarını ilan ederiz.

İlahi yasaların üzerinde hiçbir yasanın tutulmadığı, hakkın ve hukukun özgür, özgürlüğün hür olduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 141. Haftada, direnişimizin kalbi Kayalıpark’ta saat12:30 da buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

 KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

Bir cevap yazın