Peçeye değil işsizliğe bakın…

Fransa’da siyaset sınıfı ve medya birkaç gündür Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bir kararıyla peçenin yasaklanmasından başka birşey konuşmuyor. Avronun değer kaybetmesi, Yunanistan’daki ekonomik kriz, Fransız çiftçilerin düzenlediği gösteriler ve 1000’den fazla traktörle Paris’e girmeleri, Fransa’yı peçe yasağı meselesi kadar meşgul etmiyor.

65 milyonluk Fransa’da 5 milyon Müslüman yaşıyor. Müslüman kadınların en fazla 1000’i peçe takıyor ve bunların bir kısmı İslam’ı kabul etmiş Fransızlar. Fransa gibi laik bir ülkede peçenin yasaklanması iktidardaki ılımlı sağın yanı sıra aşırı sağ, sosyalist ve diğer muhalif partilerden çokça destekçi buldu. ‘Özgürlük, kardeşlik ve eşitlik’ değerlerine dayanan bir ülkede bu konu üzerine kopan yaygaradan tek anlaşılan, çoğunluğu bu ülkenin yasalarına saygı gösteren Müslüman toplumunu hedef alıyormuş gibi görünen hassas bir sorunun körüklendiği…

Medeniyetler diyaloğu çöpe atılır

İktidardaki sağcı partinin belediye seçimlerini kaybetmesinin ardından Sarkozy ve partisindekiler tarafından kasıtlı olarak gündeme getirilen bu mesele, seçimlerdeki ağır kaybın zayıflattığı ılımlı sağa daha fazla destekçi çekme amaçlı siyasi bir manevra gibi görünüyor. Bu durum aynı zamanda Sarkozy’nin Fransa’sının medeniyetler diyaloğunun sembolü olma kararlılığıyla çelişiyor; zira kopan yaygara ve kararın alınma biçimi Müslüman toplumuna zarar veriyor.

Peçenin yasaklanması üzerine kopan gürültü, peçe takarken araç kullanan bir kadının durdurulmasına ve önünü doğru düzgün görmeksizin şoförlük yaptığı için para cezasına çarptırılmasına yol açtı. Ardından gözler, kadının helal et dükkanına sahip olan dört eşli ve Cezayir asıllı kocası İlyas’a çevrildi. Sonrasında Sarkozy’nin en yakın danışmanlarından İçişleri Bakanı Brice Hortefeux’nün, Cezayir doğumlu İlyas’ın 1999’da vatandaşlık aldığını, dört eşi ve 12 çocuğuyla yaşadığını ve Fransız devletinden yardım aldığını açıklamasının ardından, gözler bu kez çok eşliliğin yasaklanması meselesine çevrildi. 65 milyonluk bir toplumdaki münferit bir vakadan söz ediyoruz ve işsizlikle ekonomik kriz gibi sorunlar İlyas’ın eşlerinden veya ‘sevgili’lerinden çok daha önemliyken böylesine büyük bir gürültü koparılmamalı.

Peçe yasağı tasarısının sunulmasıyla kopan gürültü, Fransız kamuoyunun dikkatini temel sorunlardan ve asıl endişelerinden başka bir yere çevirmeyi amaçlıyor gibi görünüyor. Peki bu gürültü neden şimdi koptu? Fransa Adalet Bakanı Michele Alliot-Marie kısa süre önce Ürdün’e yaptığı ziyaret sırasında, Ürdün İnsan Hakları Komitesi’nin başkanının özgürlük, kardeşlik ve eşitliğin ülkesi Fransa’nın böyle bir karar alması karşısında duyduğu şaşkınlığı dinledi. İşin aslı şu ki, bu kararın uygulanması epey zor olacak. Fransız kentlerindeki kadınlar peçe taktıkları için nasıl kovuşturulacak ve para cezası ödemeye nasıl zorlanacak?

Bu kararın büyük mağazalarda, yollarda veya bahçelerde hayata geçirilmesi zor. Peçeye karşı bu mücadelenin tek faydası siyasi. Fransa’nın bütün siyaset sınıfı, 65 milyon Fransız’a değil, 1000 kişiden az bir gruba özel bir yasayı düşünüyor!

(Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 28 Nisan 2010)

Bir cevap yazın