Akan kan, toplumsal barışa değil savaşa hizmet ediyor!
Yeniden alevlenen şiddet ve her gün gelen yeni ölüm haberleri karşısında artık bilinen yaklaşımlar ve klasik açıklamalarla bu durumu geçiştirmek mümkün değildir. Çünkü, bugün gelinen noktada yaşananlar bu ülkede yaşayan herkes gibi biz insan hakları aktivistlerini ciddi olarak kaygılandırmaktadır. Yakın zamana kadar hepimizde beliren umut dolu günlerden sonra, bir dalga haline dönüşen bu yeni dönemin yaşanıyor olmasında sorumluluğu olan herkesi, bir ahlak ve vicdan muhasebesi yapmaya davet ediyoruz.
25 yıldır devam eden bu sürecin artık, yeni kurbanlar ve toplumsal çatışma ortamı oluşturmasının mutlak gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. “Kürt Sorunu”nun çözümsüzlüğü ve bununla bağlantılı gelişen şiddet ve çatışmalar, her şeyden önce bu toplumda yeni bir ayrışma ve gerilim atmosferi yarattığı kadar, birçok alanda insan hakları ihlallerine zemin hazırlamaktadır. Bu yeni ölümlerde olduğu gibi, yaşam hakkı gibi en kutsal bir hakkın ortadan kaldırılmasını kınıyor, herkesi başta yaşam hakkı olmak üzere insan haklarına saygılı olmaya davet ediyoruz.
Her şiddet ve ölüm bu ülkede yaşayan insanların yüreğinde ve vicdanında yeni ve derin yaralar açmakta, bunun yanında savaştan rant devşirenlerin cebine daha fazla sermaye, güçlerine yeni güç olmaktadır. Her ölüm ve acı daha fazla gözyaşı olarak, içimizde yeni şiddet ve ayrışma tohumuna zemin hazırlarken, birlikte yaşama irademize derin darbeler vurmaktadır. Bu nedenle toplumsal ayrışmayı derinleştirecek olan her türlü çabanın önüne geçilmeli, mutlaka toplumsal barışın zeminine katkı sağlanmalıdır…
Mazlumder olarak, her şeyden önce her zaman ısrarla vurguladığımız gibi biz her türlü sorunun çözümünde bir araç ve yöntem olarak şiddeti bir seçenek olarak reddediyor, bu anlamda şiddet içerikli eylemleri kınıyor, şiddetin hiç bir şekilde sorunların çözümüne katkı sağlamadığını ifade diyoruz. Çünkü bütün sorunların çözümünde en temel yaklaşım insani ve ahlaki olan çözümlerdir. Oysa şiddet, temelde insani ve ahlaki olanı yok eden bir içerik taşır. Bu konuda olabilecek tüm çözümler, her zaman şiddetten uzak olarak ortaya konulmalı, toplumsal barışın zeminine katkı sağlayan bir tutum sergilenmelidir.
MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkanı
Av. Selahattin ÇOBAN