Ötekileştirici tutumla nereye kadar?
Diyarbakır’da haftasonu yapılan Lisans Yerleştirme Sınavı’na başörtülü olarak giren Kübra Özoruç’a yönelik sınav görevlisi Semra Çevik tarafından hakaret içeren bir tutum gerçekleşmiştir. Bu tutumu kınamak amacı ile MAZLUMDER Diyarbakır Şube Yöneticisi Seher Akçınar Bayar bir basın açıklaması yapmıştır.
ÖTEKİLEŞTİRİCİ TUTUMLA NEREYE KADAR?
Lisans Yerleştirme Sınavı’nda her yıl olduğu gibi yine başörtülü kız öğrenciler ya sınava alınmadı, ya da sınav salonunda bazı gözetmenlerin keyfi uygulamaları ve saldırılarına maruz kaldılar. Haftasonu Diyarbakır Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Lisans Yerleştirme Sınavına (LYS) giren başörtülü Kübra Özoruç, ÖSYM görevlisi olarak salonda görev yapan Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Yrd. Doç. Semra Çevik’in saldırısına uğradı. Kübra Özoruç’un velisi Recep Özoruç şunları ifade etmiştir: “Kızım Pazar günü Kendi isteği ile başörtülü olarak LYS sınavına girdi. Sınav devam ederken ÖSYM görevlisi olarak salonda görev yapan Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Yrd. Doç. Semra Çevik yanına gelerek başörtüsünü işaret ederek “bunu çıkart” demiştir. Bir süre sınıftan çıkan ÖSYM temsilcisi gene içeri gelip, salon başkanı ile söz dalaşı yapmıştır. Salon başkanı gerekli yasal işlemleri başlattığını söylemiş ancak Yrd. Doç. Semra Çevik bunun suç olduğunu savunup, bağırıp çağırarak diğer öğrencileri de rahatsız etmeye başlamıştır.”
Türkiyede din özgürlüğünün en çarpıcı biçimde ortaya çıktığı ve birçok insanı etkileyen boyutu ile başörtüsü yasağı bir kez daha günyüzüne çıkmıştır. Başörtülü kadınların öğrenim ve çalışma özgürlüklerinin engellenmesi, tek başına hukuk dışı değil, aynı zamanda yasa dışıdır da. Bu yasak bir kadının ifade özgürlüğünü, din özgürlüğünü, eğitim özgürlüğünü ve çalışma hakkını elinden almakla kalmayıp, kadına kaşı ayrımcılığında simgesidir. Kaldı ki bu ihlali sırf kadına karşı ayrımcılık tarafından ele alacak olursak bu Türkiyenin de 1985 tarih ve 9722 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile onaylamış olduğu Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)nin kadınlara karşı ayrımcılığı tanımlayan 1. maddesini de ihlaldir. Yine aynı şekilde din ve vicdan özgürlüğü bağlamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 18. maddesini de ihlaldir.
MAZLUMDER olarak; kişilik haklarına saldırı niteliğindeki bu tutumu tarafımızca şiddetle kınıyoruz. Yasakçı zihniyet derhal terkedilmelidir. Zira bu anlamsız ve hukuksuz yasak nedeni ile birçok başörtülü kadın üniversite sınavı gibi daha birçok sınava girememektedir. Ve soruyoruz çözümsüzlüğü besleyen bu tutum ve bu yasak nereye kadar? Bu yasakla sistem; başörtülü kadınların haklarını ihlal ettiği için, onların din ve vicdan özgürlüğünü zedelediği, onlara ikna odaları uygulamalarıyla maddi ve manevi baskı yaptığı, öğrenim özgürlüklerini ellerinden aldığı, ayrımcılığa tabi tuttuğu, işten atılmalarına resmi gerekçe oluşturduğu; kendisini gerçekleştirmeyi kadınlar üzerinden tahakküm kurmakta haz bulan kişilere geniş bir av sahası sunduğu, kadınların kendi aralarında ötekini yarattığı ve dolayısıyla din temelinde halkı düşmanlığa sürüklediği için suçludur.
MAZLUMDER DİYARBAKIR ŞUBE YÖNETİCİSİ
SEHER AKÇINAR BAYAR