İslami Çevrelere Kürt Sorununda Sorumluluk Çağrısı!
Uzun yıllar boyunca katlanarak büyüyen Kürt sorununun, daha da yakıcı hale geldiği bir aşamadayız. Yaşanan gelişmeler herkesin en doğal haklarıyla, özgürce yaşama ihtimalini zayıflatırken; nefret tohumlarının her yere saçılmasına sebep oluyor. Acının ve öfkenin; aklı ve vicdanı körlediği bu iklimden hızla uzaklaşmak zorundayız. Bu sebeple, hakkı ve adaleti tavsiye edecek ve gereğini yerine getirecek somut adımlara, çabalara ihtiyaç duyuyoruz.
Hiçbir sorun kendiliğinden ortaya çıkmaz. Sorunun kaynağını açıkça ortaya koymamak bizi ancak çözümsüzlüğün dolambaçlı yollarına götürecektir. O yollarda neyi yitirdiğimizi geçmişe ve bugüne bakınca rahatlıkla görüyoruz… Kemalist politikaların ürettiği ve ulus devlet projesi ile halkın farklı kimlik ve inançlarını yok saymanın ortaya çıkardığı bu tablonun değişmesi için herkesi inisiyatif almaya çağırıyoruz.
Kürt sorunu, Türkiye’de hukuksuzlukların, adaletsizliklerin, yerinden-yurdundan sürülmelerin ve daha birçok acının yaşanmasına sebebiyet veren bir konudur. Çözümsüzlük, karamsarlığı ve kayıpları arttırıyor. Çözüm ise ulus devlet dayatmasının ortaya çıkardığı diğer meselelerin çözümüne de katkı sağlayacaktır.
Tüm duyarlı kesimlerden, özellikle İslami kamuoyundan beklentimiz şudur: Zulmün birçok boyutunun yaşandığı Kürt sorununa duyarsız ve tavırsız kalınmamalıdır. Vahyin adil şahitleri olarak adalet temelinde bir çözüm için harekete geçilmelidir. Kaybettiğimiz sadece zaman değil…
Bugün Kürt sorununun tüm taraflarına somut uyarı ve taleplerle seslenmez, çözüme dönük somut tekliflerde bulunmaz ve haklı taleplerin ısrarcı takipçileri olmazsak, yarın ortaya çıkacak tablodaki sorumluluğumuzun büyüklüğünü görmek zorundayız.
Gazze’deki kardeşlerimiz için son derece haklı olarak gösterdiğimiz duyarlılığı, kendi coğrafyamızdaki bu soruna karşı sergilememek ve hepimizi yakan bu ateşe ilgisiz kalmak asla ve asla İslami bir tutum olamaz. Bize düşen tarafını, hakkaniyetten ve vicdandan yana seçmektir. Vahye en büyük davet de ancak böyle bir pratik içinde gerçekleşebilir.
Sonuç olarak devletin hükümetten başlayarak bütün kanatlarına, Kürt meselesinde rolü ve etkisi bulunan istisnasız tüm taraflara, İslami inancımızın gerekleriyle barış ve adalet çağrısı yapmayı gerekli görüyoruz. Bu acil çağrıyı fiili organizasyonlar, kampanyalar, yazı ve bildirilerle ısrarlı bir şekilde gündemde tutup devam ettirmeyi Müslüman kanaat önderlerine, aydınlarımıza, yazarlarımıza, şairlerimize ve İslami çevrelere, sivil oluşumlara, dernek, vakıf ve sendikalara teklif ediyor, somut her adıma destek vereceğimizi beyan ediyoruz.
TOKAD (Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği) , ÖZGÜR EĞİTİM-SEN, TASFİYE DERGİSİ, ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ
2 comments
islami camianın Kürt meselesi karşısında takındığı muğlak ve sorumsuz tavır ,çok ciddi zemin kaybına yolaçmakta.mevcut ezberleri tekrar ederek aslında hiçbirşey söylememiş olunması bir yana bir de bu adaleti gözetmeyen “nötr” tutumların, islami tezleri AKP söylemine eklemesi gibi ciddi bir tehlike ile karşı karşıyayız. arkadaşlarımızın çağrısına bizde Sakarya Dayanışma Derneği olarak imza atıyoruz.
İnsanlara yapılan bir zulüm varsa bunu bir etnise olarak değil de insana yapılan zulüm olarak görmek gerekiyor.Yoksa bu ülkede sadece Kürtlere zulüm yapılıyor gibi bir sonuç ortaya çıkar ki, rejim suni Türkünden, Alevisine, Arabına, Romanına kadar her kesime ayrımcılık yapmıştır.Peki neden diğer kesimlerin sorunlarını kendi etnisileriyle görmeden Kürt sorunu olarak algılayalım.Mesela başörtü sorununu da Müslüman Türk ve Kürtlerin başörtüsü sorunu olarak mı algılamamız gerekecek?.Bir sorunu etnik grub adı vererek faşizan bir havaya büründürmekten ziyade, insana zulüm olarak algılamalı.
Tabi İslami kesimin bu konuda duyarsız kalmasının en büyük sebeplerinden biride, Kürt etnik sorununu çözüm adına yapılan teröristçe eylemlerle Müslüman Türk, Kürt, Arap v.s diğer etnik grupların çocuklarının askerlik yaparken öldürülmesine, Kürt halkının sesiz kalarak tepki vermemesi.Onlar bu eylemlere ne kadar duyarlı ve tepkiliyseler, doğal olarak Türkiye’deki Müslümanlarda Kürtlere yapılan zulme o derce tepkili olacaklar !!.
Kaldı ki bu konuda Müslümanlar kimi muhatap alacak.Zerdüşt, Ateist, Alevi Kürtlerin başını çektiği terörist gruplarımı?.Müslümanların bunlarla işi olmasını Allah yasaklıyor.Yapılması gereken ümmetçi Müslümanlardan, teröre karşı Müslüman Kürtlerle iş birliği yapıp bu sor unun çözümüne katkıda bulunmak.Faşist, orak çekici, ateizmi bayraklaştırmış, Allahsız Kürtlerden kesinlikle uzak durmak.
Çünkü onlara göre gerillanın vatan savunması için adam öldürme hakkı vardır, bu sebepten karakollarda askerlik yapan, fakir Türk ve Kürt halkının çocukları öldürtebilir.Bu şeklide adam öldürmeyi meşru gören sapıklarla Müslümanların ne işi olur?, ayet açık ve nettir, “bir insanı öldüren tüm insanları öldürmüş gibidir”. Allahın lanet ettiği bu katillerle iş birliği de olmaz, kürt sorunu da çözülmez, bu sapıklardan uzak durmak şarttır.
Emperyalizmin böl parçala yönet taktiği açık ve nettir.İslam coğrafyasını değişik etniselere bölerek, yarın kurulacak büyük İsrail için kolay yutulur lokma haline getirmeye yönelik Kürt Faşisti yaklaşımlarla Müslümanın işi olmaz.Türk faşizminin duyarlılıkları bir kenara, ümmetçi bir duyarlılıkla ümmet coğrafyasının bölünmesine karşı çıkmakta müslümanın duyarlı olması gereken bir konudur.Kürt sorunu nasıl çözülür, onun için önce bunun adını da koymak şart.Ümmet coğrafyasını parçalayarak mı?, yoksa sadece kendi dillerinde konuşma hakkını kazanmalarını sağlayarak mı?.Bunları netleştirmek şart.
Bu sorunu kanla çözmek niyetinde olan Kürt faşistleri, vampirlere gitsinler, Müslümanlara gelmesinler.Kaldı ki insanın yaratılış gayesi Allahın halifesi olmaktır.Bizim asıl gayemizde Allaha halifelik yapmaktır.Kürt sorunuyla beraber, İslamın anılması onu beşeri bir davaymış gibi gösterir.
Müslüman Kürt kardeşlerinde önceliği İslam davası olmalıdır.Ben öylelerini tanıyorum ki bunlar söze Allahın adıyla başlar, İslamla devam eder, ümmetin vahdeti ile bitirirler.Bu insanlarda Kürt ama Türkiye’deki İslam sorunu çözülmeden Uhudaki okçuların yaptığı gibi ganimet paylaşımı derdine düşmüş değiller.Kürt olmalarına rağmen mevzilerinden ısrarla durup Allahın halifesi olduklarını deklare ediyorlar.Biz ancak bunlarla bir arada olabiliriz.O Kürt kardeşlerimizinse Kürt sorunu diye bir sorunları yok, İsla sorunları var.
Asit kuyularına , faili meçhullere, ırkından dolayı insanların aşağılanmasına, kendi kültürlerini yaşamasına Müslüman olarak karşıyız.Fakat İslamı bir kenara bırakıp bunla haşır neşir olmakta da Allah rızası olduğunu düşünmüyoruz.Peygamber kabile savaşlarında taraf olmamıştır.Sürekli Kürt Sorununu ağızlarından düşürmeyenler, başörtüsü sorunundan ne kadar bahsediyorsa bence Müslümanlarda bu konunun üstüne o kadar düşmeli.Kürt Faşistleri tarafından Müslümanlar kullanılmamaya da azami dikkat göstermeli.Kürt sorunu ile yatıp kalkanlara şunu söylemek gerekiyor, “gelin evvela Müslümanların sorunlarını halledelim, Allahın adaleti hakim odlumu, diğeri zaten otomatikman çözülür”.