Van: Barış için insan onuru herşeyin üzerinde görülmeli

On yıllardır devam eden çatışmalar durdurulabilir ve dökülen kan son bulabilir. Kalıcı bir barış ortamının tesis edilebilmesinin ilk şartı ise gerçeklerle yüzleşme ve sorunun doğru analiz edilmesidir. Çatışmalı sürecin neden başladığı ve bu günlere hangi nedenlerle gelindiği açık yüreklilikle sorgulanmazsa çözüm yolunda mesafe alınması da mümkün olmayacaktır.

Devletin itibarı ve ulusalcı anlayışların tabuları ile hareket edilerek çözüm yolunda mesafe alınamaz. İnsan hayatı ve onurunu her türlü ezberin üzerinde görülmeli ve diyalog yolu ile çözümün önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır. Çatışma ve doğurduğu kaos ortamının giderilmesi konusunda, insanlığın ortak tecrübesinden yararlanmalı ve sorun, tüm muhataplar ile konuşmayı göze alarak aşılmaya çalışılmalıdır. Muhatapsız çözüm ve tasfiye gibi kavramlarda ısrar etmek, sadece daha fazla kan dökülmesine, daha fazla çocuğumuzun tabutuna sarılmak zorunda kalmamıza neden olmaktadır.

Şiddetin kısır döngüsünden çıkabilmenin tek yolu silahsızlanma ve siyasete katılımın önünü açmaktır. Parti, gazete, dernek kapatarak bu sürecin yönetilmesi söz konusu bile olamaz. Bu anlamda son yıllarda yaygınlaşan yargısal müdahaleler barış sürecinin önünde önemli bir risk olarak durmaktadır. TMK mağduru çocuklar, cezaevlerindeki hasta mahkumlar, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklu yargılanması, adalet anlayışı ile izah edilebilir bir durum değildir.

Bugüne kadar defalarca denenmiş ama çözümden çok çözümsüzlüğe hizmet ettiği bilinen ‘terörle mücadele’ politikalarına yeniden umut bağlanması endişe vericidir. Çözümü daha çok operasyon, daha sıkı güvenlik politikalarında görenler, doğrudan toplumsal barış arayışlarını dinamitlemektedirler. Halkın bir arada barış içinde yaşama özlem ve umutlarını hayal kırıklığına dönüştüren bu tür girişimler geri dönüşü olmayan gelişmeleri beraberinde getirecektir. Çatışmaların toplumsal linç ve çatışmaya dönüşme potansiyeli göz ardı edilmeden acil adımlar atılmalıdır.

Ülkenin, kronikleşmiş ve çözüm bekleyen sorunları hala halkın canını yakmakta, Ergenekon zihniyet ve yapılanmasının varlığını hala diri bir şekilde devam ettirmesine hizmet etmektedir. İnanç özgürlüğü üzerinde ağır bir yük olarak duran başörtüsü yasağı, halkı ve değerlerini açıktan yok sayarak önümüzde durmaktadır. İnanç toplulukları üzerinde estirilen yargısal ve bürokratik terör, sorunların ve dolayısı ile öfkenin ve ayrımcılığın artarak derinleşmesini getirmektedir. Hak ve özgürlüklerin pazarlık konusu yapılmadan tüm yurttaşlar için eşit kullanım imkanı sunulduğu yeni bir anayasa hazırlanmalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile hazırlanacak yeni bir toplum sözleşmesi, özellikle kimliklerin yok sayılması temelinde şekillenen temel sorunların ve başta Kürt sorununun çözümünde, silahın devre dışı bırakılmasının olmazsa olmazıdır.

Barış ve adaletten yana olan herkesin bu yöndeki arayışları güçlendirecek sorumluluk üstlenmesi gerekir. Sivil toplum örgütlerinin bu yönde bir insiyatif üstlenmesi zorunludur. İnsan hakları savunucuları daha fazla vakit kaybetmeden çözüm sürecinin başlamasına öncülük etmelidir. 03.07.2010

Platform adına

ABİDİN ENGİN

MAZLUMDER VAN ŞUBESİ BAŞKANI

VAHÖP (VAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU BİLEŞENLERİ)

GÖKKUŞAĞI DERNEĞİ, İNSAN-DER, MAZLUMDER, MEMUR-SEN, UMUT IŞIĞI DERNEĞİ, ERDEM-DER, ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ, VAN İMAM HATİP MEZUNLARI VE MENSUPLARI DERNEĞİ, KA-DER

Bir cevap yazın