Avrupa ırkçılığa özgürlük peçesi giydiriyor
İnsanın tüylerini diken diken ediyor. Fransız parlamentosunun alt kanadı, kamusal alanda yüzü de örten İslami giysiyi yasaklayan yasayı kabul etti. Fransız danıştayının böyle bir yasağın anayasal hakları ihlal edeceğine dair uyarıda bulunduğunu ve önleme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde meydan okunabileceği düşünülürse, bu sıradışı kararın diğer kanunların yayında yerini alamayabileceğini umabiliriz.
Belçika ve Fransa da peçeyi yasaklamayı düşünüyor. Fransa’daki kararı bu kadar rahatsız edici kılan şey, Avrupa’da ortaya çıkan belirli bir paranoya şablonuna uyuyor olması…
Devletin kamusal alandaki giyim kurallarını denetlemek için bütün ağırlığını koyması, devlet gücünün genelde bireye mahsus addedilen bir alana görülmemiş biçimde genişletilmesi anlamına gelir. Bir miktar giyinmeniz koşuluyla, Batılı kamusal alan herkese açıktır ve bu durum Avrupa başkentlerinde çarpıcı biçimde görülür. Ufacık mini etekli kadınlar, otobüslerde sari veya Asyalı tarzı pantalon üzerine tunik giymiş diğerleriyle yanyana oturur. Giyimle ifade edilen bu kültürel kodların hiçbiri devletin işi olarak görülmez. Görülmemeli de. Batı’da kamusal alan kentsel hoşgörü kültürünün oluşması açısından hayatidir; burası, yabancıların bazen coğrafi alandan başka hiçbir şeyi paylaşmadığı bir yerdir.
Bu tartışmanın içine işleyen ırkçılığı görmek zor değil. Bu, ‘kendi yaşam biçimimizi’ korumak adıyla kimliğin dayatılması anlamına geliyor ve bir tercihi zorunlu kılıyor: Var mısın, yok musun? Ya sev ya terk et.
Fakat bu tür tercihler güvenilemezlikleriyle ünlüdür. Bizim yaşam biçimimizin tam manasıyla nasıl bir şey olduğuna kim karar verecek?
Madeleine Bunting, Radikal Gazetesi*
* Kısaltılarak alıntılanmıştır.