Sakarya 255. Eylem: Askeri vesayete, cuntacı zihniyete hayır!
Bilindiği üzere ülkemizde önemli olaylar yaşanmakta, Türkiye bir değişim sancısı çekmektedir. İnsanlarda olduğu gibi, bazen devlet hayatında da önemli fırsatlar ele geçmektedir. Türkiye’de şu anda iyiye, doğruya, güzele gitme adına tarihî bir fırsat yakalamıştır. Bu fırsat iyi değerlendirilmeli; insanımızın can, mal, din, akıl ve nesil emniyetinin sağlanması adına olumlu adımlar atılmalıdır.
Ülke insanımızı Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Sağcı-Solcu gibi kutuplaşmalar oluşturarak bir iç kargaşa çıkartmak için yıllardır uğraşan malum bir zihniyet var. Bu zihniyet; bu ülkeye damgasını vurmuş, Türkü-Kürdü, Alevisi-Sünnisiyle insanımızın huzur içinde bir arada yaşamasını temin eden temel dinamiklerine her fırsatta saldırmıştır. Bu dinamiklerin başında örf, adet, gelenek ve kültür gibi değerler ile insanımızı asırlarca bir arada tutan dini bağlar gelmektedir.
Doğum sancılarının yoğunlaştığı şu günlerde düşük yapmak ya da sakat bir doğuma meydan vermemek adına; “Kürt Açılımı”, “Demokratik Açılım”, “Hoşgörü” gibi sloganlarla yola çıkıp, konuyu referandum gibi bir noktaya kadar getirenlerin bu sosyal dinamikleri mutlaka göz önünde tutmaları gerekmektedir. Şu hususun altını çizerek belirtelim ki; insanların hak ve özgürlüklerinden yana tavır koymayan, onların dinî değerlerine sahip çıkmayan her şahıs, kurum, kuruluş ve sistem; silinmeye, yok olmaya mahkûmdur. Nitekim yakın tarihimizin “politika mezarlığı”na bakanlar, oraya kimlerin gömüldüğünü çok iyi göreceklerdir. Şimdi, o mezarlığın yanına bir mezarlık daha açılmalıdır: “Askerî vesayet ve cuntacılar mezarlığı..”
Evet, cuntacı zihniyete sahip kimi parti, kurum ve kuruluşlar 28 Şubat kararları doğrultusunda hareket ederek, inancını yaşamak isteyen dindar kesime karşı harekete geçmişlerdir. Bu kesimin niyeti, gelişen ve ortaya çıkan pek çok bilgi ve belgelerle daha da net olarak anlaşılmıştır. Kur’an kursları ile ilgili getirilen düzenlemeler, başörtülü öğrenciye yapılan ayrımcılık, baskı ve zulüm, imam-hatip lisesi mezunlarını hedef alan ve sonuçta tüm meslek liselileri de kapsayan katsayı adaletsizliği, başörtülü olduğu için görevine son verilen kamu görevlileri ile eşi başörtülü olduğu için görevine son verilen kimi personele yapılan çağdışı uygulamalar, onların bu konudaki kin ve düşmanlıklarının boyutlarını göstermesi bakımından kayda değerdir.
İşte bizler, insanların en tabii hakları olan düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğine inanan sivil toplum kuruluşları olarak, tüm sistem ve ideolojilerin insanların bu özgürlüklerinin önünü açması gibi bir sorumluluğunun bulunduğunu, ülkeyi yönetme mevkiinde bulunanların böyle bir görev ve sorumluluklarının olduğunu tekrar gündeme getirerek, başlıca taleplerimizi kamuoyuna arz ediyoruz:
– Tüm adaletsizliklerin ve hak ihlallerinin kaynağı olan Cunta Anayasalarının toptan değiştirilmesi,
– İnanç, düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması, herkese çalışma özgürlüğünün verilmesi ve kıyafeti sebebiyle eğitim ve çalışma özgürlüğünün engellenmemesi,
– Eğitimde eşitlik,
– Katsayı adaletsizliğinin yeni düzenlemelerle tamamen kaldırılması,
– Kur’an kursları ile alakalı 12 yaş sınırının kaldırılması.
Basın açıklamamıza son vermeden önce, tüm insanlığı inanç ve özgürlükleri yönünden tehdit eden, şu anda dünyaca SAVAŞ SUÇLUSU ilan edilen Siyonist İsrail ile olan ilişkilerin çok ciddi anlamda gözden geçirilmesi, sıcak gündemler sebebiyle bu konunun göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz. Mavi Marmara baskını ve 9 şehidimizin hakları da sonuna kadar takip edilmeli, siyonist israile gereken cevap, onların anladığı dil ile mutlaka verilmelidir.
Basın açıklamamızı burada bitirirken, Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına hepinize teşekkürlerimizi iletir, bir sonraki basın açıklamamızda buluşmak ümidiyle saygılarımı sunarım.
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına
Vahdet Vakfı Sakarya Çalışma Kolu