Ankara 236. Eylem: Başörtülüler 2010 Türkiyesinin siyahileridir!
Ülkemizde pek çok taş yerinden oynadı. Yaşları kırkın üzerinde olanlar bilir ki artık Türkiye eski Türkiye değil. Sokaktaki herkes bu değişimin farkında. Değişmeyen tek şey bu güne kadar sindirilmiş, baskı altında düşüncelerini söylemekten korkan insanımızdır. Öyle sindirilmişler ki hâlâ söz söylemekten, kendilerini savunmaktan bile korkuyorlar. Günlerdir Hantepe Karakolu’nda kınalı kuzularımızın nasıl tek başlarına bırakıldığını adeta teröristlerin kucağına atıldığını belgeleyen görüntüler T.V ekranlarında yayınlanıyor. Bu görüntüleri izleyen hangi ananın yüreği yanmadı. Bu görüntüler ne bir bilgisayar oyunundan alınmıştı ne de bir film karesiydi. Yaşananlar maalesef tamamen gerçekti ve 30 ayrı askeri noktadan canlı seyrediliyordu. Şehit düşen yavruların annelerinin halini hayal bile edemiyoruz.
Düşündük ki; bu görüntülerin ardından Genelkurmayın önü şehit anaları, babaları ile dolar. Basın ilk sayfalardan manşetlerden bunu verir, köşe yazarları “artık yeter” diye isyan yazıları yazarlar. Hükümet sert açıklamalarla ‘’bunun üzerine gideceğiz’’demeçleri verir. Muhalefet hem hükümete hem de sorumlulara yüklenir. Ama ne yazık ki en ücra ilçede bir grup öğrencinin ilahi okumasına yaygarayı koparan basından cılız sesler dışında hiçbir şey duymadık. Hükümet, etrafını saran kıskaçtan kurtulma derdinde. Muhalefet ise zaten darbe ve muhtıra sevdalısı. Öyle ise baskıyla ses çıkartamayan halkın artık hukuku öğrenme ve talep etme zamanı gelmiştir.
Evet, taşlar gerçekten de yerlerinden oynadı. YAŞ kararları da bunu ispatlıyor. Önceden YAŞ ta doğruluğu ya da yanlışlığı düşünülmeden -ki düşünsen de yargıya kapalı olduğu için müdahale edilemeyen- kararlar alınır Başbakan da Cumhurbaşkanı da imzalardı. Bugün böyle olmadı. Halkın vicdanında aklanmayanlar ne terfi edebildiler ne de ilerleyebildiler.
ABD’de 1960 yıllarında ikinci sınıf insan sayılan, pek çok özgürlüğü kısıtlanan, beyazlarla aynı otobüste yolculuk etmelerine, aynı kilisede dua etmelerine bile izin verilmeyen, siyahîlerden 2010 Türkiye’sinde başörtülü kardeşlerimizin bir farkı var mı diye düşünüyoruz. O günlerden bu güne zenci kardeşlerimiz mücadele içinde, biz de mücadelemizi bırakmayacağız.
Önümüzde bir referandum var. Bu Anayasa paketi eksiğiyle, kusurlarıyla da olsa hayata geçirilebilirse daha demokratik, daha adil ve insancıl YAŞ kararları görebileceğiz. Biz de “yetmez ama evet” diyor, 13 Eylülden sonra “dokunulmazlara dokunulan, elitlerin üstünlüğünün yerini hukukun üstünlüğüne bıraktığı ve bu süreçte başörtüsünün de hak ettiği özgürlüğe kavuştuğu bir Türkiye ümit ediyoruz.’’
“Sıkma canını olur böyle şeyler’’ diyenler utansın!
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLT. ADINA
İLKDER BAŞK. YARD. HADİYE KILIÇ