Ankara 237. Eylem: Görmek istemeyenlere dumanla haber gönderildi!
Yaklaşık üç yıldır yetkilerden inanca dair yasakların kaldırılması için randevu talebinde bulunuyoruz. Her seferinde bu talebimiz görmezlikten gelinmektedir. Bizleri görmezlikten gelen bu yetkililere sesimizi duyurmak için Ankaranın göbeğinde DUMANLA haber gönderdik. Sesimizi duyurana kadar her türlü iletişim aracını kullanmaya kararlıyız. Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 237.hafta basın açıklması resimleri ve metni ektedir. Çalışmalarınızda kolaylıklar dileriz.
-SELAMÜNALEYKÜM-
-BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM-
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak 237. haftasını geride bıraktığımız basın açıklamamıza hoş geldiniz. Bizler her hafta bu platform aracılığı ile insana uygulanan baskı ve dayatmaların kalkması için sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Zulme sessiz kalmanın dilsiz şeytanlık olduğu bilinci ile zulüm devam ettiği sürece bizlerde burada olmaya devam edeceğiz.
Öncelikle; eşitlik, kardeşlik, paylaşma ve sabır ayı olan Ramazanın tüm insanlık ailesine barış, huzur ve esenlik getirmesini temenni ediyoruz.
Çeşitli alanlarda, kamusal alan olduğu gerekçesi ile gerek hizmet alması, gerekse hizmet vermesi engellenen başörtülü hanımların maruz kaldıkları baskı alanlarına bir yenisi daha eklendi. Maalesef kamusal alan diye tabir edilen devlet kademelerinde ve üniversitelerde uygulanan yasak bu kadarla sınırlı kalmıyor her geçen gün kapsamı genişleyerek daha da büyüyor.
Başörtüsü karşıtı bir insan kendi inisiyatifi ile bulunduğu mekanı bir başörtülüye dar edebiliyor. Gönüllü başörtüsü yasağı memurları türedi ülkemizde. Oturduğu mahallede, hastanede, kafede, tatil yaptığı otelde veya yaşanan son örnekte görüldüğü üzere denizde karşınıza bir gönüllü memur çıkıveriyor ve size yol gösteriyor “”İran’a Arabistan’a, sizin gibi olan insanların ülkesine gidin.” diye. Bu ülkede tarih boyunca bizim gibi insanların ter ve kan akıttıklarını bilmezden ve görmezden gelerek.
Konusu ve şekli itibari ile Mizah dergilerine kapak olabilecek nitelik ve ilkellikteki saldırının son örneği İzmir Çeşme’de yaşandı geçtiğimiz günlerde. Öğretmen Hatice Şenocak, 11 yaşındaki oğlu ile beraber haşema diye tabir edilen kıyafeti ile denize girmek isteyince bahsettiğimiz gönüllü başörtüsü yasağı memurlarının biri tarafından hakarete uğradı ve şiddete maruz kalıp darp edildi. Asker eşi sıfatına haiz olması sebebiyle imtiyazlı olan zani hanım ( ! ) maalesef bu olay sonrasında jandarmaya ifade bile vermedi. Yaptığı yanına şimdilik kâr kaldı, en azından bu dünyada.
Başka bir asker kişi bulunduğu şehrin ilçelerinin dindarlığını tesbit için camilerde fişleme yaptırmış emrindeki istihbarat ekiplerine. İnsanları fişlemede ve terfide gayet başarılı olan bu asker kişilerin istihbarat birimleri, şehirlerin ortasında patlatılan bombaların ve bombacıların tespiti ve karakol baskınlarında aynı başarıyı sağlayamıyorlar her ne hikmetse? Görevlerini topluma baskı ve tuzak kurmaktan ibaret gören bu insanların YAŞ toplantılarında terfi ettirilmeleri, başarılı dahi olsa inançları gereği yaşadıkları için ordudan ihraç edilen personeller göz önüne alındığında daha da bir anlamlı hale geliyor.
Bu iki olay şunu gösteriyor ki, bu ülkede inançlı kişilerseniz her yerde ikinci sınıf vatandaş muamelesine tabi tutulursunuz. Haksızlığa uğrasanız ve darp edilseniz dahi hakkınızı ne kolluk kuvvetleri, ne de hukuki merciler aracılığı ile arayabilirsiniz. Hele birde size bu hakareti yapan ve şiddeti uygulayan kişilerin isimlerinin önünde asker sıfatı varsa işiniz çok daha zor demektir. Çünkü askerler bu ülkede beyaz insanların ( ! ) yani birinci sınıf vatandaşların temsilcisidirler. Her türlü hukuksuzluklarına rağmen onlara dokunulamaz. Yaptıkları her haksızlık, hukuksuzluk bertaraf edilir, örtbas edilir ve gerekirse yaptıkları bu davranıştan ötürü terfii bile ettirilirler.
Suçluyu ve suçluyu koruyan zihniyeti biliyoruz. Suçlunun kimliğine bakılmaksızın adil bir şekilde yargılanmaya tabi tutulacağı, insanların düşünceleri ve inançlarından dolayı aşağılanmadığı, eşitliğin ve barışın hakim olduğu bir dünya kurulana kadar burada olmaya devam edeceğiz. Haftaya burada aynı saatte buluşmak üzere.
Serkan CODAL
İHH ANKARA
İNSAN HAKLARI VE HİZMET DERNEĞİ