Akyazı 187. Eylem: Kandırmaya artık son verin!

Türkiye’de ilk kez siviller tarafından gerçekleşecek olan kısmi anayasa değişikliği ile ilgili referanduma sayılı günler kala halkın özgür iradesine ipotek koyarak sandığa gidecek olanları tehdit eden zihniyetin yanısıra askeri vesayetin ve egemenlerin hukukunun sürmesinden yana olarak “hayır” kampanyası yürütmekte olan diğer zihniyet sahiplerinin ikiyüzlü davranışlarını halkımız yakından görmekte ve izlemektedir.

Sözüm ona barış ve demokrasiden söz edenlerin Güneydoğu’da oluşturmaya çalıştıkları sandık terörünü hepimiz görmekteyiz. Bununla birlikte halkın anayasa değişikliği ile ilgili özgürce tercihte bulunma hakkını gasbeden ve sandığa gitmelerini engellemeye çalışanların gerçekte halktan nasıl korktuklarını da biliyoruz. Ya evet çıkarsa kaygısıyla korku imparatorluklarını sürdürmeye çalışan bu anlayışın mensuplarının özgürlükten, demokrasiden ve barıştan söz etmeleri başlı başına bir riyakarlıktır ve aldatmacadır. İnanıyoruz ki Kürt halkı, oynanan bu kirli oyunu bozacak ve daha fazla özgürlükten, adaletten, barış ve kardeşlikten yana oyunu kullanacaktır.

             Son günlerde bir kirli oyun da hayır cephesinin donkişotluğunu yapmakta olan CHP ve onun yeni genel başkanı tarafından sergilenmektedir. Üstelik bu kirli oyunu daha önce defalarca yaptıkları gibi müslüman halkımızın en kutsal değerleri üzerinden sergilemeye çalışmaktadırlar. Bildiğiniz gibi CHP Genel Başkanı, miting meydanlarında hızını alamayarak başörtüsü sorununu kendilerinin  çözeceğini ilan etmektedir. Bir aldatmacayı, tüm topluma yönelik açık bir kandırmacıyı ifşa etmek, halkı boş vaatlerle aldatılmaya hazır aptal sürüsü sanan ikiyüzlü ve tutarsız politika çizgisini teşhir etmek için buradayız. Bu meydanda bugüne dek pek çok kez İslami kimliğimizin bir göstergesi, bir yansıması olan başörtüsüne yönelik dayatmalara, baskılara karşı kimliğimizi, inancımızı, haklarımızı savunmak ve bu zulmü protesto etmek için toplanmıştık. Bu kez CHP ikiyüzlülüğünün altını çizmenin de zamanı geldiğine inanıyoruz.

     CHP Genel Başkanı hiçbir özeleştiri yapmadan ve somut hiçbir program önermeden başörtüsü sorununu kendilerinin çözeceğini tekrarlayıp durmakta. CHP Genel Başkanı başörtüsü sorununu nasıl çözeceğini söylemiyor. Neden bu konuyu tam da referandum arifesinde gündeme getirdiği sorusuna cevap vermiyor. Hatta başörtüsü sorunundan ne anladığını dahi açıklamıyor. Ama soyut, içeriksiz ve alabildiğine de boş bir söylem şeklinde “başörtüsü sorununu biz çözeriz” nakaratını tekrar ediyor.

     Şüphesiz temel felsefesi ve misyonu yasakçılık olan bir partinin, seçim kaygılarıyla da olsa, yasağa son vereceği vaadinde bulunması, halka şirin görünmek maksadıyla dahi olsa başörtüsü yasağını savunamaması sevindirici bir gelişme. Bununla birlikte dün zulmün giderilmesi için atılan adımlara sonuna kadar direnen,sınırlı özgürlük girişimlerini dahi püskürtmeye çalışan,Meclisin büyük çoğunlukla kabul ettiği kısmen özgürlük sağlayan bir düzenlemeyi iptal ettirmek için yemeyip içmeyip AYM’ye koşan, gerek kamusal alanda gerekse de özel alanda başörtülü avına çıkan kadrolardan müteşekkil bir partinin sırf lideri değiştiği için başörtüsünün özgürlüğünü savunmaya başlaması doğrusu bize hiç mi hiç inandırıcı gelmiyor.

    Acaba hangi Kılıçdaroğlu’nu dikkate almak daha doğru olur? Dün Meclis’in büyük çoğunlukla kabul ettiği üniversitelerde başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemeyi AYM’de iptal ettiren Kılıçdaroğlu’nu mu, yoksa bugün çocuk kandırırcasına çözüm vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu’nu mu? Kılıçdaroğlu’nun tutumu akla ister istemez mahalli seçimler öncesinde CHP’nin sabık Genel Başkanı’nın “çarşaf açılımı”nı hatırlatıyor. Aynı tutarsızlık, aynı ilkesizlik ve aldatmaca!

     CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu doğal olarak sözcülüğünü üstlendiği bürokratik yapının aynen korunması ve yasakçı yargının saltanatının devam etmesi için referandumdan hayır çıkması çabalarını yoğunlaştırmış durumda. Garip olansa Kemal Kılıçdaroğlu’nun, despotik, yasakçı kurumsallaşmayı muhafaza kampanyasına başörtüsünü de alet etmeye kalkışması.

      Doğrusu bunca yaşanmışlık ortada iken, bu ülkede hiç kimsenin bu tarz vaadleri ciddiye alacağını sanmıyoruz. Bununla birlikte buradan Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin doğruluğuna, inandırıcılığına yönelik küçük bir test öneriyoruz. Buyursun Kemal Kılıçdaroğlu, sorun çözmeye, başörtülü öğrencilere indirimli ulaşım kartı vermekten kaçınan İzmir Büyükşehir Belediyesinin CHP’li Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun keyfi uygulamasından başlasın! Açıkça ayrımcılık içeren bu haksız, hukuksuz uygulamaya tavır alsın! Merdiven altında çalışan başörtülü genç kızlara çok üzüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, partilisi Aziz Kocaoğlu tarafından başörtüsü taktıkları için aşağılanan, indirimli ulaşım hakları gasp edilen genç kızlara yönelik vicdansız uygulamaya son verdirsin!

      Başörtüsü zulmünün her adımında CHP zihniyetinin izlerini gören bizler Kemal Kılıçdaroğlu’nu dürüst davranmaya, tutarlı olmaya çağırıyoruz ve kendisine sesleniyoruz: Sen önce kendi evini temizle Kılıçdaroğlu, sen önce git CHP’ li belediye başkanına bu zulmün hesabını sor!

     Akyazı Başörtüsü Platformu olarak inancımızdan dolayı karşılaştığımız başörtüsü yasağını nasıl büyük bir zulüm olarak görüyorsak, halkımızı inandırıcılıktan uzak söylemlerle, vaatlerle kandırmaya çalışmayı ve aptal yerine koymayı da açık bir ahlaksızlık olarak görüyoruz. Gelecek hafta cumartesi günü saat 12:30’da buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.

Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu Adına

Mazlum der Akyazı Şube Başkanı

Burhan ÇİMŞİT

Bir cevap yazın