Sakarya 262. Eylem: Okullar yasaklarla açılıyor

17 eylül 2005 tarihinde 10-15 civarında arkadaşımızla inananların üzerine çöken o derin sessizliği yırtabilmek,bir nebze olsun Rabbimizin bize yüklediği yaşadığı ana şahitlik görevini ifa edebilmek kasdı ve arzusuyla kesintisiz başörtüsü zulmüne karşı kesintisiz direniş kararı aldığımız kamuoyuna deklare etmiştik.

O tarihten beri başörtüsü direnişi 11 ile yayıldı ve tüm olumsuz koşullara rağmen sizlerin desteğiyle sözünün arkasında durdu.

Evet bugün Başörtüsü Direnişinin beşinci yılını geride bırakmış bulunuyoruz.

Yasakların sona erdirilmesinde bir arpa boyu yol alabildik belki ama en önemlisi yenilsek bile teslim olmayacağımızı dosta düşmana göstermiş olduk.

Bu gururu bizleri hiç yalnız bırakmayan,sesimize ses sözümüze söz katan tüm kardeşlerimiz ve duyarlı Sakarya halkıyla paylaşıyoruz.

Evet büyük değişimler ve özgürlükler vaad eden referandum tartışmalarının ardından yine bir araya geldik.

Yaklaşık 50 milyon seçmenin oy kullandığı referandumda bildiğiniz gibi 21 milyon civarı evet 15 milyon civarı hayır oyu çıktı.

Burada matematik hesabı yapacak değiliz ancak şu tespiti yapmalıyız ki “Evet” diyenler yeni anayasa’dan çok büyük beklentiler içindelerken hayır ve boykotçulardan oluşan yaklaşık 25 milyon seçmenin ise yapılmaya çalışılan şeylerle ilgili ciddi şüphe ve endişeleri var.

Oysa bizler inanıyoruz ki toplumun tamamını ilgilendiren böyle önemli değişiklikler öncesinde beklentiler ve endişelerin bir mutabakata çevrilmesi gerekirdi ki burada da gözetilmesi gereken kamu vicdanını tatmin edecek bir adalet zemini olmalıydı.

Ancak tartışmalar hali hazırda hükümetle muhalefet arasındaki mevzi savaşları şeklinde devam etmekte ve devlet anlayışında köklü bir anlayış değişikliğine ilişkin hiçbir işaret görülmemektedir .

Kürt meselesinde silahların bırakılmasına ilişkin oluşturulmaya çalışılan irade Hakkari’de meydana gelen alçakça saldırıyla bir kez daha baltalandı.

Bu noktada hemen belirtelim ki sivillere dönük bu aşağılık saldırıyı hangi taraf yapmış olursa olsun lanetliyoruz.

Ancak bu cinayetin de faili meçhuller listesine eklenmesinden endişeleniyoruz.

Ateşkesin bitiş tarihi olan 20 eylül öncesi ve Hakkari gibi referandumda %95 lik bir boykotun olduğu bir ilin korucu olmasına rağmen boykota destek vermiş bir bölgesinde yapılan bu saldırı faillerine ciddi şüpheler barındırıyor.

Ayrıca son haftalarda İmamlara yönelik cinayetlerin tekrar başlaması bölgede kadim siyasetin işleyişinde bir değişiklik olmadığı yönündeki şüphelerimizi güçlendiriyor.hatırlanacağı üzerine Hakkari’de AzizTan ve Şırnak’ta Mehmet Emin Adıgüzel isimli imamlar faili meçhul cinayetlerle şehit edilmişler ve bir Kur’an kursuna da Molotoflu saldırı düzenlenmiş ve bu saldırıları kimse üstlenmemişti.

Bölgede hali hazırda insan kanıyla beslenen derin yapıların varlığı tasfiye edilmeden yapılacak hukuki değişikliklerin sadra şifa olmayacağını düşünüyoruz.

Evet artık daha özgürlükçü bir anayasamız var ancak Başörtüsü yasağına ilişkin ilginç sessizlik halen devam ediyor.

Bu durum herhalde özgür anayasa tartışmaları esnasında kimsenin Başörtüsü yasağını ağzına almaması konusunda varılan sessizlik mutabakatından kaynaklanıyor.

Basının sorduğu sorular ise iktidar ve muhalefet tarafından paslaşılarak taca gönderiliyor.

Yeni üniversite sezonu açılırken Başörtüsü sorunu tüm hızıyla devam etmekte.

Bizler sorunun ve sorumluların takipçi olmaya devam edeceğimize dair sözümüzü burada bir kez daha tekrar ediyoruz.

Rabbimizin verdiği soluğu tüketene kadar nefesimiz zorbaların ensesinde olacak.

Altıncı yılımıza girerken

Yaşasın İslami direniş

yaşasın Başörtüsü mücadelemiz

SAGİR adına Sakarya Dayanışma Derneği

Bir cevap yazın