Van: Akdamar’ın ibadete açılması önemli bir gelişme
Akdamar Adasında Ermenilere ait Surp Haç Kilisesi’nin restorasyonunun ardından yarın yani, 19 Eylül Pazar günü yapılacak olan ayin için hazır hale getirilmesi, sevindirici ve çok olumlu bir gelişmedir. Şehrimizin turistik ve ekonomik faydasını bir tarafa bırakarak, değer merkezli olarak bakıldığında, bunun çok daha önemli ve asıl olduğunu ifade etmek gerekir. Zira insanları yaşamları boyunca sükûnet, huzur ve barış atmosferine çağıran ve bunu gerçekten de üstlenen dinleri, hayat içindeki anlamı ve görünürlüğü açısından değerlendirmek gerekiyor. Dinlere karşı yürütülen materyalist ve çılgınca bir savaş ortamında, modernizmin insanı metalaştırdığı, nesneleştirdiği ve bir tüketim aracı haline getirdiği bir vasatta din unsurunun insana kazandırdığı kimlik ve iç donanımı, yeryüzünde başka hiçbir öğreti yapamamıştır ve yapamaz. Ayrıca küresel emperyalizmin din olgusunu bir sömürü aracı olarak kullanmasına karşı da gerçek anlamıyla dindarlık bir korunma alanı ve sahici kimliklerin barınabileceği bir hayat alanı açmaktadır. Bu açıdan Van’da bulunan Ermeni Kilisesinin ibadete açılması, din ve dindarlığın hayatın içinde sağlam bir konum elde etmesi açısından sevindirici ve umut verici bir gelişmedir.
Buna karşın bağnazlığın, ötekileştirmenin ve ötekini aşağılamanın günümüzde çokça örneklerini de görmek mümkün. Gerek emperyalist kışkırtmalar ve planlar, gerekse de bağnaz tutumlar sonucu dinlere bilhassa İslam’a karşı düşmanca kişisel ve kurumsal saldırılar da periyodik olarak uygulamaya konmaktadır. Daha önce karikatürler, resimler, fotoğraflar ve diğer sanat etiketli çalışmalar ile sistematik olarak işletilmeye çalışılan saldırı ve aşağılama kampanyaları en son Amerika’da bir rahip aracılığı ile yeni bir gündem oluşturdu. Biz bu rahip tarafından gerçekleştirilen Kur’an yakma eylemini kişisel bir tutum olarak değil, sistematik olarak yürütülen “İslamofobia” projesinin bir uzantısı ve sonucu olarak görüyor ve değerlendiriyoruz. Bu tür saldırgan ve kendini bilmez tüm tutum, davranış ve projeleri lanetliyor, insanlık dışı olarak ilan ediyoruz. Buna karşın Van’da yapılacak olan ibadet için şehrimize gelen Ermeni ve diğer misafir dindarlara da can u gönülden hoş geldiniz diyoruz. Dinlerin insan hayatının vazgeçilmez ve hayati rolünü bu Pazar günü yapılacak olan ibadetle, bu tür insanlık dışı düşünce ve saplantılı aynı zamanda hesaplı saldırganlıklara karşı esaslı bir cevap ve insanlık dersi olacağını düşünüyoruz.
Hakkâri’de bir yolcu minibüsüne yönelik gerçekleştirilen mayın patlatma saldırısını da yukarıdaki tezimizle bağlantılı olarak dinden uzaklaşmanın insanları ne kadar hayvanlaştırdığı yönündeki bu örnekle daha iyi anlattığına inanarak bütün varlığımız ve değerlerimizle lanetliyoruz. Sivil, silahsız ve hiçbir şeyden haberi olmayan insanların, birilerinin kirli savaşına kurban edilmeleri kabul edilemez bir durumdur. Mayını düzenleyen ve patlatanların kim olduklarına bakmaksızın aynı davaya hizmet ettiklerini düşünüyoruz. Artık yeter, insanımızın bu muhteris ve şiddetperest korkunçluğa yeterince kurban edildiğini, bundan ötesinin imha konsepti olduğunu ne zaman göreceğiz. Şaibeli evrak, belge ve ithamların muhatabı kim olursa olsun, bu sivil, silahsız ve bir şeylerden haberi olmayan insanlarımızın katledilmeleri, kirli ve danışıklı olduğu şüphelerini arttıran sürece bir yeni basamak daha eklemekten başka bir işe yaramamıştır.
PKK tarafından ilan edilen eylemsizlik sürecinin bitimine birkaç gün kala bu tür tezgâhların işletildiğine ilk kez tanık olmuyoruz. Daha önce de barış girişimleri öncesi, iyi şeylerin olacağına dair inanç ve umutların uyandığı zamanlarda hep böyle umut ve sevinçlerimiz katledildi, savaş baronları, silah tüccarları, efendiler kazandı. Bu menfur ve insanlık dışı olayın failleri kim olursa olsun, aktörlerinin Ergenekon ya da ismi ne olursa olsun aynı amaca hizmet eden kesimler olduğu artık aşikârdır. TSK’nın olayı PKK’ye hamletmesi, PKK’nin olayı TSK’ya hamletmesi bizim için önemli bir veri değildir artık. Sonuç olarak burada kaybeden yine bizim insanımız, bizim çocuklarımız ve yarına dair hayallerimiz olduktan sonra tetiği çeken ele değil, ondan çıkarı olan zihniyet ve örgütlü güçlere bakıyoruz. Yeter artık, ölüm ve şiddet üzerine yürütülen bu köhne ve çürümüş siyaset bizi tüketmeden, ülkeyi topyekün bir ateş topuna döndürmeden durun ve insan olun artık. İnsanca olana, insani duygularınıza, umutlarınıza, yarınların hepimiz için ne getireceğine dair ölmenin ve öldürmenin dışında bir şeylerin olduğuna artık ikna edin kendinizi. Ölmenin ve öldürmenin dışında “yaşamak” denilen ve insanı açığa çıkaran o şeyi fark edin artık. Bu sözlerimiz, şiddet ve silahın sorunları çözmek için tek yol olduğuna inanan herkes içindir. Çünkü hiçbir şey tek taraflı yürümez. Acılarımız, ölülerimiz ve yangınlarımız üzerinden kimsenin siyaset yapmasına artık müsaade etmiyoruz.
19 Eylül 2010
VAHÖP adına Fuat DEĞER
Mazlumder Van Şubesi Yön. Kur. Üyesi
VAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU (VAHÖP) BİLEŞENLERİ
Gökkuşağı Derneği / İnsan-Der / Mazlumder / Memur-Sen / Umut Işığı Derneği/ Erdem-Der/ Anadolu Gençlik Derneği / Vim-Der/ Ka-Der / Verenel Derneği