Gerçeklere göz kapatılarak Kürt sorunu çözülemez

Hakkâri’deki patlama Türkiye’de kandan beslenenleri bir kez daha açığa çıkarmıştır. Kürt halkının yüz yıla yakındır yaşadığı acılar katlanılır, dayanılır gibi değildir. Masum halka bu alçak tuzağı kuranları bütün kalbimizle, bütün inançlarımızla lanetliyoruz.

Hakkâri’deki minibüs saldırısı başta İslamcılar olmak üzere bütün vicdanlı insanları ayağa kaldırmalıdır. Kanayan bir Kürt sorunu vardır, bu sorun çözülmedikçe insanların kanları akmaya devam edecektir. 

Etrafından dolaşılarak Kürt sorunu çözülmez. Başbakanın, hükümet üyelerinin, malum medyanın ve resmi ideolojinin perspektifiyle de Kürt sorunu çözülmeyecektir. Olayı hemen ve tahkik etmeksizin “terör eylemi”yle niteleyenlerin Türkiye’deki derin yapıların onca provakatif eyleminden habersizmiş gibi davranmaları Kürt sorunuyla alakalı temel reflekslerinde herhangi bir değişimin olmadığının açık göstergesidir.

Ateşkes sürecinde yapılan TSK operasyonları Kürt sorununun çözümüne ilişkin iyi niyet tavrından açık bir uzaklığı işaret etmektedir. Ateşkesin barışa dönük müzakereler için bir fırsat olarak değerlendirilmesi yerine operasyonlarla baltalanmasının hangi akla hizmet olduğunun takdirini halkımıza bırakıyoruz.

Kürt sorununda dile getirilen kardeşlik söylemi ne yazık ki pratikte somut karşılık bulamıyor. Kürtçe eğitim talebinde bulunanları Milli Eğitim Bakanı ve Başbakanın referandumla kabul edilen Anayasa değişiklik paketindeki maddelerden hareketle çocuk istismarına yönelik anayasal suç işledikleri şeklinde tehdit etmeleri sorunun çözümüne ilişkin herhangi bir köklü adım atılmayacağının beyanından başka bir şey değildir. Hâlbuki insanların ana dillerinde eğitim haklarının yasaklanmasının önüne geçmek zaten birçok sorunu kendiliğinden çözecekti ama ısrarcı siyasi yanlışlar sorunu kangren hale getirmekten başka bir şeye yaramıyor.

İslamcıların Kürt sorununda her iki tarafı da genel hatalarla suçlamayı bırakıp somut taleplerle ortaya çıkmaları, kendilerinin de muzdarip oldukları eğitim alanındaki dayatmalardan başlayarak Kürtçe eğitim taleplerine uzanan bir yelpazede siyasal bir mücadele hattı oluşturmaları zorunludur. Batı bölgelerine gelen asker cenazeleri nedeniyle yaşanan tedirginliği Hakkâri’deki alçak saldırıda can verenler için de hissetmediğimiz oranda adil çözümü savsaklamaya devam edeceğimiz aşikârdır. 

Hükümetin zamana yayarak belirsiz projelerle ertelemeye mahkûm ettiği Kürt soruyla ilgili olarak 12 Eylülle hesaplaşma rüyalarından uyanıp gerçekçi siyasetin kapılarını aramak gerekiyor. Bu hususta İslami çevrelerin ürettikleri politikaların hükümet politikalarının üzerinde olması gerekiyor.

Gözlerimizi kapatıp mevcutla yetinmek sadece kendimizi kandırmak olacaktır.  
Ateşkesin biteceği bugünden sonra savaşın yeni bir aşamaya geçişine değil kalıcı  barışa atılacak adımlara tanıklık etmek istiyoruz ve sorumlu her çevreyi tavır almaya çağırıyoruz.

tokad

Bir cevap yazın