Ankara 244. Eylem: Hükümet de muhalefet de üzerine düşeni yapmalı
244 haftadır yağmur-çamur, kar-kış demeden insan haklarının önündeki engellerin kaldırılması için buraya gelen çok kıymetli katılımcılar bu haftaki basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Referandum, ülkemiz insanında değişiklik beklentisi oluşturdu ve sorunların çözümü için umut oldu. Darbe mağdurları, YAŞ mağdurları, daha fazla hak ve özgürlük isteyenler 13 Eylül’den bu yana uğradıkları haksızlıkların hesabının sorulması için çeşitli girişimlerde bulunmaktalar. Başörtüsü mağdurları da ne hukukî ne de insanî hiçbir gerekçesi bulunmayan bu yasağın kalkacağına olan inançlarını hiç kaybetmediler.
Her seçim döneminde pek çok vaadde bulunan siyasiler iş sorunun çözümüne gelince çark etmekteler. Siyasî rant elde etmek için verdikleri sözleri seçimden hemen sonra unutanlar mağdurların yüzüne tekrar bakabilmekteler. Ana Muhalefet Partisi Lideri Sayın Kılıçdaroğlu meydanlarda başörtüsü sorununu kendilerinin çözeceğini söylediğinde bu kanayan yaranın sarılacağına dair ümitler arttı.
Ancak bugünlerde yine bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Hükümetin “birlikte çözelim” önerisini yokuşa sürüp sorunun çözümü için konuyla ilgisiz pek çok şart koşmasını anlayamıyoruz. Bu sorun insan hak ve özgürlükleriyle ilgili, toplumu derinden yaralayan bir sorundur. İnsan hak ve özgürlükleri asla pazarlık konusu yapılamaz. Devletin, toplumun her kesimine barış elini uzattığı ve kucakladığı bu dönemde bu sürecin önüne set çekenler bu vebalin altından nasıl kalkacaklar?
Ülkemizde bir sorunlar sıralaması yapıldığını görüyoruz. Bu sıralama kime ve neye göre yapılmaktadır. Bu sıralamada başörtüsü sorununu en son sıraya yerleştirenler birkaç neslin eğitim, çalışma, hatta aile hayatında ne gibi depremler yaşadığını empati kursalar dahi anlayamazlar.
Sorunların çözümünü birbirine bağlamak ipe un sermekten başka bir şey değildir. Bizler bu yapılanların altında kasıt arıyoruz ve çözüm olarak sunulanların aslında çözümsüzlük önerisi olduğunun da farkındayız. Ana Muhalefet Partisi’nin çağı yakalama adına bir değişim geçirdiğini görüyor ve başörtüsü sorununun çözümünde aktif, yapıcı, olumlu rol alacağını umuyoruz. Hatta önümüzdeki seçimlerde başörtülü adaylar göstermesini bekliyoruz.
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz kendi başkanlığı döneminde hiç kimseye, özellikle de başörtülü kızlara “ızdırap” yaşatmadıklarını söylemektedir. Bu söylemlerin sahiplerinin Türkiye gerçeklerinin farkında olmadıklarını yada olmak istemediklerini ve kendi hayal alemlerinde yaşadıklarını düşünüyoruz. Binlerce öğretmen, doktor, avukat, memur görevlerinden atıldı. Binlerce genç kızımız üniversite öğrenimini bıraktı veya yabancı ülkelere eğitim için gitti. Yüzlercesi psikolojik bunalımlara girdi. Izdırapları sadece mağduriyetin doğrudan muhatapları değil aileleri de yaşadı. Izdırap yaşatıp yaşatmadıklarını merak edenler ikna odalarına aldıkları kızlarla görüşme yapanlara onların psikolojik durumlarını sorabilirler.
Şu gerçeği tekrar vurgulamak istiyoruz: İnsan hak ve özgürlükleri ertelenemez, göz ardı edilemez, pazarlık konusu yapılamaz. Bu nedenle bu sorunun bir an önce çözülmesini hem hükümetten, hem de muhalefetten talep ediyoruz. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Haftaya özgürlüklerin elde edildiği bir Türkiye’de buluşmak dileğiyle tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA
İLKE İLİM KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
Hadiye Kılıç