İlköğretimdeki başörtülü öğrencilerin sayısı hızla artıyor

Geçen eğitim veöÖğretim döneminde Diyarbakır’da Ece Nur Özel’le başlayan ardından Büşra Ayata, Sabiha Alaş ve Sena Nur ile devam eden İlköğretime başörtüleri ile okuma talepleri çığ gibi büyüyor. “Bu küçük kardeşlerimizin direnişleri gelecek nesillere ışık olmuş yeni bir direniş ruhunun çığırını açmıştır” diyen Diyarbakır Başörtüsü Direniş Platformu Koordinatörü İbrahim Gökdemir, bu yıl yüzlerce kız öğrencinin başörtüleriyle okullarına gittiklerini söyledi.

Kararlı Duruşları, Geçilmez Kaleleri Aştı

Öğrencilerin aileleriyle birlikte sergiledikleri kararlı duruş ve gösterdikleri sabır ile tüm yasak kalelerini ve engellerini aştıklarını belirten Gökdemir, bir okulda başlayıp bir İli daha sonra bölge ve ülkeyi kapsayan bu rahmet esintisi derin uykuda olan köhnemiş ruhları uyandırdığını söyledi.

Gökdemir şöyle konuştu, “Bu kardeşlerimizin küçük yaşlarına rağmen büyüklerini gıpta ettirecek cesur duruşları kimi pas tutan yüreklere yeniden canlılık getirmiştir. Bu Meryem’i direniş ve uyanış kimi muhafazakâr demokratlar için yersiz ve boş endişe kaynağı olmuş; ‘Her şey rayına girmişken başörtüye sarılma ve sahipleme iktidarı yıpratmaya yönelik provakatif bir eylemdir’ söylemine sarılanlar İlahi adalet nezdinde nasıl bir bahaneye sığınacaklardır.”

Hz. Meryem’in Mabede Girmesi İmkânsızdı, Ama Girmeyi Başardı

Öğrencilerin göstermiş oldukları onurlu ve erdemli duruşlarını anlamanın Hz. Meryem’i anlamaktan geçtiğini ifade eden Gökdemir, “O dünyaya geldiğinde annesi onu Allah’a adamak istemişti. Bunun yolu ise Süleyman mabedinde yetişmesinden geçmekteydi. O günün sistemle özdeş çarpık din anlayışında Hz. Meryem’in mabede girmesi imkânsızdı. Çünkü mabede erkek çocuklar dışında hiç kimse alınmıyordu. Bu bir ilk olacaktı. O günün Yahudi hahamlarının tepkisine rağmen Hz. Zekeriya’nın (a.s) gayretleriyle Hz. Meryem mabede girmeyi başarmıştı. Artık bizlerin de çocuklarımıza Meryem’i bir ruhu aşılayarak bu kervanına katılma vakti gelmiştir. Bizler bu küçük kardeşlerimizin Meryem’i adanışları karşısında sorumluluk bilinci ile İlahi ikazın azap boyutuna duçar olmadan, kendimizi ve çocuklarımızı tehlikeden azade bir tavır ile edep ve hayâ timsali başörtüyü sahiplenip bu uğurda yola çıkan kervanın birer neferi de biz olmalıyız” dedi.

Yasakçıların İçindeki Korku Hep Aynıdır

Hz. Meryem’in Süleyman mabedini kendi isteğiyle terk etmesi için Hahamların her türlü baskıyı denediklerini belirten Gökdemir, “Bütün bunlara rağmen Hz. Meryem mabedin en başarılı öğrencisi olmuştu. Yasakçı zihniyet biliyordu ki; Hz. Meryem mabedi terk etmezse diğer aileler de kız çocuklarını göndermeye başlayacaklardı. Hz. Meryem annemizin çocukken yaşadığı bu eziyet ve sıkıntı karşısındaki sabır ve metaneti bu günkü Meryem’i direniş temsilcisi kardeşlerimize ışık ve yol gösterici olmuştur. Binlerce yıl önce masum yüreklere yaşatılan zulümler, bu gün ilköğretimde inançları gereğince başörtüleri ile okullarda okumak isteyen kız çocuklarımıza aynı şekilde bir takım bağnaz sistem yandaşlarınca yaşatılmak istenmektedir. Aradan asırlar geçse bile dinin değerlerine ve onu sahiplenenlere karşı çıkış ve düşmanca tavır hep aynı kalmıştır. Dün olduğu gibi bu günün yasakçıları içinde korku hep aynıdır. Kız çocuklarımızın başörtüleri ile okula gitmeleri, yasakçılar için korkulu rüya olmuştur” diye konuştu.

Meryem’i Direniş’in Temsilcilerine Müjde

Yasakçı zihniyete karşı sivil itaatsizliğe çığır açan bu nurlu yolun temsilcileri tarihin altın sayfalarına kaydedileceklerinin altını çizen Gökdemir, onların takipçisi olan sonraki nesillerin de bu ışıkla nurlu yola ulaşacaklarını söyledi. Gökdemir, “Bizler yanlarında olsak da olmasak da bu Meryem’i direniş temsilcileri, bu çağın imparatorları ve kral herodlarının zulüm saraylarını yıkacak ve Hz. İsa’nın özgürlük nefesini genç nesillere müjdeleyeceklerdir” dedi.

(İLKHA)

Bir cevap yazın