Ya sorunu çözün ya da halkın çözüm şekline karışmayın
Başörtüsü sorunu üzerinde yapılan tartışmalar üzerine Mustazaflar İle Dayanışma Derneği Genel Merkezi’nden açıklama geldi. Açıklamayı derneğin Genel Başkanı Av. Hüseyin Yılmaz yaptı. Yılmaz, basın açıklamasını okumadan önce Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde bir dernek üyelerinin mesnetsiz iddialarla tutuklandığını duyurdu.
Provokatör Kim?
Başörtüsü sorununu çözme becerisi gösteremeyenlerin, kendi beceriksizliklerini örtbas etmek için, hak arama mücadelesi veren aileleri ve mağdurlara sahip çıkan derneklerini provokatörlükle suçlandığını ifade eden Yılmaz, “Asıl provokatör, kimi kızlarımızın yıllardan beridir ilköğretime gitmelerine rağmen konuyu şu andaymış gibi gösterenler ve manşetlere taşıyanlardır. Nitekim bu kesimler derneğimizin yapmış olduğu ilk Kutlu Doğum etkinliklerini de provokasyon olarak nitelemişlerdir. Bu gün ise Kutlu Doğum etkinliklerini sahiplenmeye çabalamaktadırlar.” diye konuştu.
Bizleri Üzen, Kuran’a İman Ettiklerini İddia Edenlerin Tavır ve Yaklaşımlarıdır
İslam’a ve İslami yaşama düşman olanların tesettüre karşı çıkışlarını bir yere kadar anlayabildiklerini belirten Yılmaz, nihayetinde gayri İslami yaşam tarzlarını, bozuk ahlaki anlayışlarını topluma dayatmak ve halkı inancından uzaklaştırmak istediklerini söyledi. Yılamaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizleri üzen, İslam’a ve Kuran’a iman ettiklerini iddia edenlerin tavrı ve yaklaşımları ve bu kesimlerle aynı safta yer alıp Müslümanlara saldırmalarıdır. Bizleri üzen, fitne ve fesat peşinde koşan, kendilerini merkez kabul edip, düşüncelerini ve projelerini mutlak doğru kabul eden, bazı yayın kuruluşları da bu iddiaları manşetlerine taşımışlardır. İslam’a ve tesettüre düşman olan bazı kesimlerle işbirliği içinde hareket ederek, Müslüman ailelerin ve halkın kafasını karıştırmak, başörtüleriyle okullara gitmekten vazgeçirmek için mahalle baskısı uygulamışlardır. Uygulamaya da devam etmektedirler. Çıkardıkları kuru gürültü ve yaygaralarla başörtülü kızlarımızı ve ailelerini korkutmaya ve yıldırmaya çalışmaktadırlar.”
Bölgede Binlerce Kız Çocuğu Okula Gidemiyor!
İlköğretimde eğitimin zorunlu olduğunu hatırlatan Yılmaz, hiç kimsenin kılık kıyafet nedeniyle başörtülü çocukları okullara almamazlık yapamayacağını söyledi. Yılmaz,”Çocukları okullara almayanlar, sınıftan çıkaranlar, ikna odalarına alanlar, ailelerini tehdit edenler suç işliyorlar. Bölgede binlerce kız çocuğu okula gitmiyor, gidemiyor. Okula gitmeme sebepleri arasında başörtüsü sorunu birinci nedendir. ‘Haydi, kızlar okula’ kampanyası yapanlar, eğer samimi iseler başörtüsü engellinin kaldırılması için çaba göstermeli ve ‘haydi başörtülü kızlar siz de örtünüzle birlikte okula’ demelidirler. Başörtüsü Allahın emridir. Ergenliğe giren her kız çocuğu Kuran’ın örtü emrine muhataptır. Okula giden ve gitmeyen diye bir ayırımı yoktur. Başörtüsünün, tesettürün toplumsal hayatın her yerinde serbest olması gerektiğine inanıyoruz. Evde, sokakta, çarşıda, pazarda, okulda, işte tesettüre riayet edilmesi İslam’ın emridir. Namaz gibi oruç gibi bir farzdır. Başını örtmeyene kimsenin karıştığı yok. İtirazımız kızlarımızın başını zorla açtırmak isteyenleredir. Başörtüleriyle okumak isteyen kızlarımıza elbette sahip çıkacağız ve bu haklarını savunacağız.” dedi.
Çocuklarımız Bizimdir, Hiçbir Güç Onları Bizden Alamaz
Yılmaz sözlerini şöyle devam etti: “Bugüne kadar haksızlığa uğrayan hiçbir Müslüman’ın sorununa eğilmeyenler, statükonun savunuculuğunu yaparak, hak ihlallerinin devam etmesine seyirci kalanlar, başlarını örtükleri için, kızlarımıza ve ailelerine aslan kesilmektedirler. Bu olay ile gerçek kişilikleri ortaya çıkan, milli şef dönemi özlemcisi, eşcinsel dostu, komünist bozması, faşist zihniyetliler, kızlarımızı ailelerinden almakla tehdit etmeye cüret etmektedir. Aklı başında hiç kimse böyle bir işe kalkışmaz/kalkışamaz. Çocuklarımız bizimdir, hiçbir güç onları bizden alamaz. Hukukçu kimliğine bakmadan, hak ve özgürlükleri mütedeyyin insanlara çok gören, Müslümanların başına püsküllü bela olan, yasakçı zihniyete sahip olan böyle birisinin işgal ettiği makamdan hemen istifa etmesi gerekiyor. Bu zihniyetteki kişi kişiler derhal partiden ihraç edilmelidirler.”
Başörtüsü Tüm Müslümanların Sorunudur
Başörtüsü sadece yükseköğretimdeki kızların değil, tüm Müslümanların ve insanlığını kaybetmemiş olan herkesin sorunu olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “İslam’dan, Kur’andan, temel insani haklardan, habersiz olanlar buluğa erdiği için örtünen kız çocuklarının ve ailelerinin başörtülü okuma taleplerini ahmakça bir talep olarak değerlendirebilmektedirler. Kem söz sahibine aittir. Bu sözü sarf eden inançlı bir kişi rabbine yönelip tövbe etmelidir. Kızlardan ve ailelerinden de özür dilemelidir. Bu kişiler, aslında cehaletlerini ortaya koymuşlardır. Saldırdıkları, hakaret ettikleri şeyin, İslam’ın emri olduğunu bilmiyorlar mı?” dedi.
Kimin Nasıl ve Hangi Yaşta Örtüneceğine Devlet Karışamaz
“Tesettür Allahın emridir. Hiçbir otorite buna kısıtlama getiremez” diyen Yılmaz, tesettürün hem İslami, hem de insani bir hak olduğunu vurguladı. Yılmaz, “Kimin nasıl ve hangi yaşta örtüneceğine devlet karışamaz. Örtünmenin şeklini ve sınırlarını sistemler, partiler, kişiler belirleyemez. Bir Müslüman’ın ne zaman nerede ve nasıl örtüneceğini, örtünün sınırlarını, ölçüsünü belirleyen tek otorite Allah’tır. Bunun zamanını ve şartlarını da Kuran’da belirtiyor. Bunun dışındaki tüm belirleyicilerin, sınırlayıcıların hükmü batıldır, geçersizdir. Müslüman bir bayan buluğa erdikten sonra Kuran”da belirtilen şekilde örtünmek zorundadır. Bu da genellikle ilköğretimin orta kısmına denk gelmektedir. Buluğa eren kız çocuğunun, başını açıp okuma muafiyeti yoktur. Bu nedenle başörtüsü(tesettür) ilköğretim dâhil toplumsal hayatın her alanında serbest bırakılmalıdır” diye konuştu.
Çözüm Yasakçı Zihniyeti Terk Etmektedir
Müslüman’ın referansı Kuran ve sünnet olduğunu ifade eden Yılmaz, tesettürün de Müslüman halkın vazgeçilmesi olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, “Hak arama talebinde bulananları tehdit etmek, başörtülü okumalarına engel olmak, ikna odalarına almak, öğretmenleri ve müfettişleri çocukların üzerine saldırtmak çözüm değildir. Çözüm yasakçı zihniyeti terk etmektedir. Çözüm, başörtülü kızların başını zorla açtırmaya çalışmakta, ailelerine hakaret edip, tehdit etmekte değildir. Böyle yaparak, inananları provoke etmeyin, hak arama mücadelesi verenleri de provokatör ilan etmekten vazgeçin. İslami yaşam için İslami ve insani haklar için bu halk çok bedel ödedi, ödemekten de geri kalmayacağı bilinmelidir.” dedi.
Ya Bu Sorunu Çözün, Ya da Halkın Çözüm Şekline Karışmayın
Meclise çağrıda bulunan Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir araya gelip, bu sorunu bir an önce çözün. Yoksa halk/sivil toplum kendi yöntemiyle bu sorunu çözecektir. Halkın çözüm şekline/şekillerine de engel olmaya kalkmayın. Hukuki dayanaktan yoksun keyfi, fiili bir yasak uygulanıyor. Fiili yasaklar, fiili karşı çıkışla, keyfi uygulamalara uymamakla olur. Ailelerin ve kızların başörtüsüyle okuma talebi ve yönetmeliklere karşı çıkmaları bireysel sivil itaatsizlik eylemi olarak kabul edilmelidir. Nihayetinde başörtüsünü yasaklayan hiçbir Anayasa ve Yasa maddesi yoktur. Sadece kılık kıyafet yönetmeliği vardır. Azıcık hukuk bilgisi olan bir şahıs bilir ki, esas olan serbestliktir, özgürlüktür. Kişi hak ve hürriyetleri olağan üstü hallerde ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlama geçicidir, arızidir. Olağan üstü şartlar ortadan kalkınca kısıtlama da kalkar. Yasaların kapsamı hak ve özgürlükler lehine yorumlarla genişletilebilir, ancak yorumlarla daraltılamaz, kısıtlanamaz. Bunca gürültü koparılacağına yönetmelik maddesinde kılık kıyafet ile ilgili ‘Başı Açık’ ibaresinin çıkartılması, sorunu hal edecektir. Bunun için yeni bir yasa çıkarmaya dahi gerek yoktur. Hele hele seçimden sonrasını beklemeye hiç gerek yoktur. Kılık kıyafet yönetmeliğinin belirtilen şekilde değişmesi yeterlidir.”
Tesettür özgürlüğü Güvence Altına Alınsın
Bu keyfi, kanunsuz ve hukuksuz yasağın bir daha gerçekleşmemesi, hortlamaması için de tesettür (başörtüsü) özgürlüğünün Anayasal güvencesi altına alınmasını talep eden Yılmaz, bunun için Anayasaya, “Genel ahlaka ve adaba aykırı olmamak şartıyla, toplumsal hayatın her alanında, kılık kıyafet serbesttir. Bu hak yasalarla dahi sınırlanamaz” şeklinde bir madde eklenmesi gerektiğini söyledi.
Kaynak:M. Salih Keskin – İLKHA