Sakarya 268. Eylem: Adaletten yana tavır koyanlar kazanacak

Sakarya Adalet Girişimi tarafından yürütülen başörtüsüne özgürlük eylemlerinde 268. hafta geride kaldı. Başörtüsü Platformu adına Diriliş Saati dergisi tarafından yapılan basın açıklamasında Zafer Üskül’ün başörtülü ilköğretim öğrencilerine yönelik sözlerine sert tepki gösterildi. “Zafer Üskül çocukların aileleri tarafından başörtüsü takmaya zorlandıklarını varsayarak böyle bir zorbalığa soyunuyor. Zafer Üskül gibiler imanın ne olduğunu, iman kalbe yerleşince çocuk/genç fark etmeden kişinin Allah’ın emrine nasıl teslimiyet gösterebileceğini anlamaktan acizdirler. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki; başörtüsü Allah’ın emridir ve hangi safhada başörtü örtülmesi gerekiyorsa; ki bu ilköğretim olabilir, ortaöğretim olabilir, yüksek öğretim olabilir, kamuda çalışmak olabilir, Müslüman bayan Allah’ın emrini yerine getirmek adına başını örtecektir. Hiçbir güç bu hakkı gasp etme yetkisine sahip değildir.” denildi.

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 268. Basın Açıklaması

Zulme Karşı Adaletten Yana Tavır Koyanlar Mutlaka Kazanacaktır

Bir garip ülke… Zalimin mazlum, cahilin alim, fesad ehlinin ise ıslah ediciler olarak gösterildiği; it izinin at izine karıştığı; taşların bağlanıp, köpeklerin kayıtsızca salıverildiği bir ülke…

Bilindiği üzere bir yılı aşkın süredir bu meydandan buluğ çağına gelmiş bir grup kızımızın ilköğretimde başörtülü okumak için verdikleri mücadeleden bahsediyoruz. Özellikle de bu mücadelenin ilk örneği ve dolayısıyla da sembolü olan Ece Nur’u bu meydanda defalarca andık.

Son bir aydır kartel medyasının tahrikleri ve AKP’nin de korkak yaklaşımları sonucu bir seneyi aşkın süredir bu kızlarımızın Türkiye’nin değişik yerlerinde ilköğretimde verdikleri mücadele karalandı ve bu yöndeki çabalar provokasyon olarak dillendirildi.

Türkiye’nin kemalist egemenleri ve onların meclisteki temsilcisi olan CHP, önümüzdeki yıl yapılacak seçimler için yatırım amaçlı olarak üniversitelerde başörtüsü sorununun çözülebileceğine dair bir söylem geliştirdi. Bu söylemin samimiyeti bir tarafa, kamusal alanda ve ilk /orta öğretimde başörtüsü konusunun gündeme getirilmeyeceğine dair bir taahhüt talebi söylemin merkezine yerleştirildi. Yani efendiler kölelerine bir hak bahşedeceklerdi, ancak bazı şartları vardı. Bu şartlarını allayıp pullamak için de Türkiye’nin değişik yörelerinde ilköğretim sürecinde birçoğu bir yılı aşkın süredir devam eden başörtülü olarak okula girme çabalarını medya üzerinden gündeme getirdiler. AKP’nin de korkak bir tavır sergilemesi sonucu bu kızlarımız günlerdir kamuoyunda günah keçisi yapıldı, velileri de provokatör ilan edildi.

Diyarbakır’da Ece Nur’un babası Murat Özel’den aldığımız bilgiye göre; sınıfa giren müfettiş başını açmasını istediği Ece Nur’un direnmesi üzerine öğrenciyi sınıftan zorla çıkarıyor. Ece Nur’un babası Murat Özel okula gittiğinde kızının çok korktuğunu ve titrediğini ifade ediyor. Babanın müfettişe buna hakkı olmadığını söylemesi üzerine müfettiş babayı ağır sözlerle tahkir ediyor.

Allah’ın emrini yerine getirmeyi istemek ve inancını gereği gibi yaşamaktan başka ne suçu vardır Ece Nur’un? Üstelik ilköğretimin mecburi kılındığı bir ülkede!!! Hem çocuklarımıza ilköğretimi mecbur kılacaksınız, hem de inancı gereği başını örten öğrenciyi sınıftan atacaksınız. Bu zulmü reva görenlerin bu dünyada da hesap verecekleri günler yaklaşmaktadır. Ahiret onlar için zaten çok sıkıntılı olacaktır.

Bu konuda Ak Parti’nin telaşı ve korkaklığı da trajikomik bir durum arzediyor. Meclis İnsan Hakları Komisyonu başkanı Ak Partili Zafer Üskül, çocuklarını başörtülü olarak ilköğretime gönderen ailelerin suç işlediklerini belirtiyor ve bu iş daha ileri giderse devletin çocuğu aileden alma hakkı vardır diye aileleri tehdit ediyor. Zafer Üskül çocukların aileleri tarafından başörtüsü takmaya zorlandıklarını varsayarak böyle bir zorbalığa soyunuyor. Zafer Üskül gibiler imanın ne olduğunu, iman kalbe yerleşince çocuk/genç fark etmeden kişinin Allah’ın emrine nasıl teslimiyet gösterebileceğini anlamaktan acizdirler.

Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki; başörtüsü Allah’ın emridir ve hangi safhada başörtü örtülmesi gerekiyorsa; ki bu ilköğretim olabilir, ortaöğretim olabilir, yüksek öğretim olabilir, kamuda çalışmak olabilir, Müslüman bayan Allah’ın emrini yerine getirmek adına başını örtecektir. Hiçbir güç bu hakkı gasp etme yetkisine sahip değildir. Bu hakkı gasp etmek isteyenler direniş karşısında hüsrana uğrayacaklardır.

Üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kalkması ile ilgili siyasi girişimler yine sonuçsuz kaldı. Önce CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun türban şovunu izledik. CHP’nin kemalist damarının kabarması ile bu şov yarıda kaldı. Buraya kadarını anlayabiliyoruz. Ancak anlayamadığımız bir şey var. Ak Parti, MHP ve BDP başörtü yasağının üniversitelerde kalkması gerektiğini ısrarla ifade ettiler. Bu üç parti bir araya gelirse gerekli çoğunluk sağlanarak ilgili kanun veya yönetmelik çıkarılabilir. Ama bu mümkün olmuyor. Bize öyle geliyor ki iktidar da muhalefet de bu konuyu çözmekten çok seçim malzemesi olarak kullanmak üzere planlarını inşa ediyorlar. Bu arada olan başörtüsü mağdurlarına oluyor.

Füze kalkanı projesi Türkiye için çok ciddi bir soruna dönüştü. Ankara’yı sıkıştırmak amacıyla ABD merkezli diplomatik ve psikolojik bir harekât yürütülüyor. Türkiye füze kalkanı projesini kabul ederse, başta İran olmak üzere, Suriye ve Rusya gibi sorunsuz ilişki noktasına geldiği ülkelerle arası açılacak ve büyük bir güven bunalımı yaşanacaktır. Füze kalkanı projesini Türkiye kabul etmez ise, NATO ve Amerika tarafından eksen kayması ile suçlanacak ve karşı cephede olmakla itham edilecektir. Dünyanın efendileri kölelerinin sadakatini deniyor. İktidar her şeye rağmen adaletten yana tavır alarak Füze kalkanının bu topraklarda kurulmasına izin vermemelidir. Füze kalkanına izin verilirse, bunun sorumluları hem bu dünyada hem de ahirette ağır bir hesaba muhatap olacağını unutmamalıdır.

Zulme karşı adaletten yana tavır koyanlar mutlaka kazanacaktır.

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına Diriliş Saati Dergisi

 

 

Bir cevap yazın