Kürt sorununun çözümünde de eylemsizlik olmasın!
KCK, 2011 yılında gerçekleşecek seçimlere kadar ateşkes kararını açıkladı. Hükümet’in komşu ülkelerle pazarlığı içeride çözüm için müzakarelere tercih ettiği ve KCK davalarıyla da Kürt hareketinin yerel siyasi kanadını “etkisiz hale getirme” yoluna gittiği bir süreçte alınan ateşkes kararına gerekçe olarak ise “Sorunun giderek gündeme oturması, kamuoyunda tartışılması ve bazı çevreler ile devlet içindeki bir kesimin diyalog ve çözüm eğiliminde olması” gösterildi. Ayrıca İmralı’da Abdullah Öcalan ile devletin görüştüğüne dönük atıflar da dikkat çekiciydi.
Önümüzdeki 8 aylık süreç şüphesiz herkes için ciddi bir imtihandır. Çatışmaların ve can kayıplarının yoğunlaştığı dönemlerde yükselen “çözüm için önce silahlar sussun” diyenlerin, ateşkesle birlikte sorunu gündemden düşürmeleri sadece sorunu bir sonraki seçime kadar ertelemek anlamına gelir. Oysa ki, gerçekten kanayan bu yaranın iyileştirilmesi artık konuşmaktan öte somut adımlar atılmasını gerektiriyor.
SORUN İÇİN SOMUT ADIMLAR ŞART!
AK Parti’nin devletin egemenlik refleksleriyle devam ederek sorunun bir parçasına dönüştüğü bir vasatta, adil ve barışa layık bir çözüm için özellikle sivil çabalara daha çok ihtiyaç duyulduğunu da ifade edebiliriz.
Kürt kimliğinin ve dilinin inkâr edilmediği ama tanınmak da istemediği bir noktanın çözüm getirmeyeceği aşikar. Bu noktada devlet aklıyla üretilen bu soruna yine devlet aklıyla yanıt aramaktan vazgeçilmek zorunda. Hükümet bu zorunluluğa uygun davranmadığı takdirde çözümsüzlüğün yeni taşıyıcısı olarak karşımızda durmaya devam edecektir.
Sorun içeriği somutlaşmayan ve temel hakları garanti altına almayan bir “hepimiz kardeşiz” retoriğiyle geçiştirilemeyecek bir aşamayı çoktan geçmiştir. Artık bu aşamadan sonra adaletin ve belirli alanlarda eşitliğin tesis edilmesi şart. Bunun için 8 ay gerçekten kritik bir süreç. Herkesin, her kesimin süreci doğru okuyup, doğru değerlendirmesi ve harekete geçmesi gerekiyor.
Platform Haber