Ankara 249. eylem: Nur Serter adalet önünde hesap vermeli
Nur Serter 1 Kasım tarihinde Star Gazetesi’nden Fadime Özkan’a verdiği röportajda ikna odası kamera kayıtlarının kendisinde bulunduğunu ve delil niteliğindeki bu kayıtları imha edeceğini belirtmişti. İlk olarak İstanbul üniversitesi’nde başlatılan uygulama ile lügâtlerimize giren ikna odalarının mimarı Nur Serter’i anarak açıklamamıza başlamak istiyoruz. Bugünün CHP Milletvekili Nur Serter; özellikle 28 Şubat sonrası yasağın şiddetlendiği dönemde ikna odaları diye anılan fakat bu odalarda psikolojik baskıya maruz kalan öğrencilerin anlattıklarından iknadan ziyade psikolojik baskı/işkence merkezi olduğu anlaşılan yerlerin fikir babalarındandır.
Örtünen her kadına baba, koca, abi baskısıyla veya beyni yıkanmış diye bakan zihniyet, hür iradesiyle örtünen genç kızlara üniversite çatısı altında rektör, profesör, dekan baskısıyla başını açmayı telkin etmeyi kendine vazife bilmiştir. Allah’a itaat için örtünen hanımlardan kendilerine itaat ederek inancını ötelemeleri istenmiştir. Bu dönemde üniversiteler; özgür düşünce ve bilimsel araştırmaların merkezi olmaktan çıkarılarak, otoriteye boyun eğdirme, tek tip kıyafet ve tek tip düşünce merkezi haline getirilerek adeta askeri kışla düzeni kurulmaya çalışılmıştır.
Dün ikna odası mağdurları Nur Serter’e dava açtı. Artık adalet önünde hesap verme zamanı geldi. Umuyoruz ki bu dava mağdurların lehine sonuçlanır ve artık ülkemizde makam sahipleri keyfi uygulamalarla kişilerin haklarını gasp etmek konusundaki ukalaca tavırlarından vazgeçerler.
Geçmişte yaptıklarının hesabının bir gün sorulacağını bilen Serter, bugün Milletvekilliğinin dokunulmazlık zırhı ile kendini korumaya almıştır. O ve onun gibiler yıllardır sürdürülen zulmün, mağdur edilen yüzlerce, binlerce genç kızın hesabını adalet önünde elbette vereceklerdir. Başörtülü olduğu için okuldan atılan, başörtülü olduğu için okula alınmayacağını düşünerek hiç sınava girmeyen veya girsede tercih yapmayanlarla birlikte mağduriyet listesi epey uzamaktadır. Bu mağduriyet listesi artık daha fazla uzamamalıdır. Bu insanların vebali yasağın mimarlarınındır.
Öte yandan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın ‘öğrencileri kıyafetlerinden ötürü dersten çıkarmayın tutanak tutun’ ikazına rağmen bazı üniversitelerdeki başörtüsü tahammülsüzlüğü sürüyor.
Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi büyük bir provakasyona sahne olmaktadır. Olayın kahramanı ise ünvanlı provakatörler yani üniversite hocalarından başkası değildir. Pazartesi günü yaşanan olayda Yrd. Doç. Dr. Ali Yurdun Orbak, Yrd. Doç. Dr. Tülin Gündüz Cengiz ve Araş. Gör. Burcu Çağlar, tüm gün ders anlatmaları gerekirken hiçbir şey yapmadan sınıfta oturmuş, sınıftaki 2 öğrenci başörtülerini açmadan ders işlemeyeceklerini söylemişlerdir. Başörtülü öğrencilerin ‘tutanak tutun’ talebini ise geri çevirmiş, hocaların bu tavrına rağmen sınıftaki bütün öğrenciler birlik olmuş ve bu provakasyon girişimi başarısız olmuştur.
Ünvanlı zatların bu tavrı başörtülü öğrencilerle farklı fikirdeki öğrenciler arasında çatışma ortamı oluşturarak, kamplaşmaya sebep olma amacı taşımaktadır. Bu yönüyle nasıl büyük bir provakasyon sahnelendiğini görmemek mümkün değildir. Görevlerini ihmal edip insanlar arasında ayrımcık yapan ve diğer öğrencileri başörtülü arkadaşlarına karşı kışkırtan bu zihniyeti şiddetle kınıyoruz. Görevlerini ihmal ederek kışkırtıcılığa soyunan bu kişiler hakkında yasal işlemlerin yapılmasını bekliyoruz.
Bu arada Adana’da düzenlenen Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna başörtülü davetliler gelince, resepsiyondaki subayların salonu terk etmesinin nedeninin TSK’nin yayınladığı bir genelge olduğu ortaya çıktı. Yurt çapındaki tüm birliklere gönderildiği öğrenilen genelgeyle, resepsiyonlara başörtülü davetlilerin katılması durumunda yapılacaklar adım adım sıralandı. Basındaki haberlere göre “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonunda; Karşılamada bulunacak protokolün esleri tesettürlü ise askeri personel programa katılmayacak. Esler tesettürsüz ise salona girilecek ancak resepsiyon esnasında tesettürlü bayanlar görüldüğü takdirde süratle ve fark ettirmeden resepsiyon terk edilecektir” biçiminde birliklere bilgilendirme yapıldığından behsedilmektedir.
Başörtülülere ikinci sınıf vatandaş ve vebalı muamelesi yapan bu zihniyeti kınıyor, artık bu ve benzeri olayların yaşanmamasını istiyoruz. Bu toplumsal tecritin her alanda kalkması için bir kez daha bu platformdan sesleniyoruz.
İHH ANKARA
İNSAN HAKLARI VE HİZMET DERNEĞİ