KCK davası ve anadilde savunma hakkı
KCK davası sürüyor. Bir yandan PKK’nin silahsızlandırılarak sorunun çözüleceği iddia edilirken, diğer taraftan siyaset sahnesindekilerin iradesini yargılayan bu dava, başından beri hukuki değil, siyasi olarak algılanıyordu. Nitekim mahkemede savcıların ve hakimlerin yaklaşımı da bu algıyı doğrular nitelikte.
Davada tutuklu sanık ve avukatlarının Kürtçe savunma talebi ısrarla reddedilirken, Kürtçe için önce “bilinmeyen bir dil” ifadesi kullanıldı, son olarak da “mahkeme tarafından anlaşılmayan” bir dil tanımı…
Mahkemenin sanıkların niyetine dönük eleştirel yaklaşımları ise Kürtçe savunma talebiyle ilgili bir niyet okuma biçimi gibiydi. Oysa ki, mahkemeler hukuku korumak içindir, devleti değil. Adaleti ve hukuku sağlamayan ve devlet ideolojisiyle işleyen bir yargılama mekanizması yalnızca taraflı kararlar ürebilir, adalet değil…
Davanın içeriğinde de ciddi sorunlar bulunuyor. Sadece bir kişinin iddiasıyla tutuklanan kadınlar var aylardır tutuklu bulunan… Şayet deliller yerine insanlara suçlamalarda bulunarak onların masumiyetlerini ispat etmeleri için zorluyorsanız bu durum bile başlı başına ortadaki hukuksuzluğu göstermez mi? Hukuk, herkes için adaleti tesis etmelidir. Fakat görüyoruz ki, Türkiye’de durum hâlâ “bazılarının daha eşit” olduğu bir düzlemde bulunuyor.
İSHAR: “Bilinmeyen Dil” ile Konuşup Anlaşabilen Mucizevi Toplum”
Konuyla ilgili bir açıklama yayınlayan İslami Sorumluluk Hareketi (İSHAR) “Mahkemenin yaklaşımına göre on milyonlarca insan “bilinmeyen bir dil” ile konuşabilme üstün yeteneğine sahip. Bir toplum “bilinmeyen bir dil” ile konuşabilmeyi ve bu konuşmayla anlaşabilmeyi mümkün kıldığına göre, bu toplum harikulade bir toplum olsa gerek. Bu bir mucizedir, düşünebiliyor musunuz, on milyonlarca insandan müteşekkil ve adına Kürt denen bir toplum “bilinmeyen bir dil” ile konuşabiliyor ve bu “bilinmeyen dil” ile anlaşabiliyor! Bu bir mucize!
Ya mahkeme bunun bir mucize olduğunu söylemek istiyor ve mucizeye karşı paradigması gereği reddiye geliştiriyor. Ya da müstekbir toplum konseptine uygun politik varlığının aşağılama üzerinde devam edeceğine işaret ediyor.
AKP hükümeti müstekbir toplum konseptinin, bir başka formatta da olsa, sürdürücüsü olarak istikbar politikasını üstlenmiştir. Ama üstlendiği misyon Firavunî bir misyondur ve bu misyon nezdinde “bilinmeyen bir dil” ile konuşabilen toplumun dili, gerçekten istikbara karşı ortaya konmuş bir mucizedir. Fakat Firavunî misyonların, gerçekleri bildiği halde, gösterilen bütün mücizeleri ret ettiklerini de bilmekteyiz.” ifadelerine yer verdi.
Platform Haber
İSHAR