Ankara 250. Hafta: Yasağı kanunda gösterene 1 Milyon TL ödül

Platform olarak, hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engeller kalkıncaya kadar mücadelemizi sürdürme azim ve kararlılığında olduğumuzu çeşitli vesilelerle dile getirmiştik. Özellikle, başörtülü kızlarımızın öğrenim ve ifade özgürlüğünü engelleyen kanunsuz ve keyfi uygulamaların kaldırılması yönündeki girişimler, YÖK’ün açıklamaları bu konuda atılmış güzel adımlar olarak sevindiricidir. Ancak, kızlarımızın mağdur olmamaları için, eğitim yönünden, mutlaka acilen köklü çözümler üretilmeli, bu sorun, hukukî zeminlerde güvence altına alınmalıdır. Zira, kimi üniversite ve fakültelerde başörtüsü sebebiyle, hâlâ rencide edilen, hakarete uğrayan, öğrenimi engellenen çocuklarımız var.

En son örneği Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde yaşanmıştır. Başörtülü öğrenciler, güvenlik görevlilerinin saldırısına uğradıklarını bildirmişlerdir. Güvenlik görevlileri bu işi kendiliklerinden yapmamışlardır elbet. Rektörlüğün emri doğrultusunda, kendisine verilen görevin sınırlarını da aşarak, sırf eğitim amaçlı okullarına gelen başörtülü öğrencilere kaba davranışta bulunmuşlardır. Bu noktada hükümete düşen, hakkında hukukî bir yasak bulunmayan, aksine fiili bir zorbalık olan bu tür keyfi uygulamalara kesin bir çözüm getirmektir.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak, buradan açıkça ilân ediyoruz ki, defalarca gündeme getirdiğimiz gibi başörtüsü yasağı ile alakalı herhangi bir kanunî madde yoktur. HER KİM Kİ, BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYAN KANUN MADDESİNİ GETİRİRSE, KENDİSİNE BİR MİLYON TL. ÖDÜL VERİLECEKTİR.

Evet, “yeter artık insanımızı oyaladığınız” diyor, hukuksuzluğa bir son verilmesini istiyoruz. Kaldı ki, başörtüsünü yasaklayan bir hüküm olsa bile, çağdaş Türkiye’ye düşen, o kanunu ve yasağı savunmak değil, bir an önce kaldırılması yönünde düzenlemelere gitmektir. Eğer, ille de hukukî ölçüler içerisinde hareket edilecekse, öncelikle eğitim, öğretim hakkını hukuk dışı keyfi uygulamalarla engellemeye kalkışan rektör ve öğretim görevlileri hakkında Türk Cezâ Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca haklarında soruşturma açmak üzere Cumhuriyet savcılarını göreve davet etmektir. Platform olarak, bu çağrıyı kamu önünde yapıyor, eğitim ve öğretim hakkını engelleyen rektörler hakkında gerekli kanuni soruşturmaların başlatılmasını talep ediyoruz. Kimi rektörler mevzuat, yönetmelik gibi gerekçelerle yaptıklarını meşru göstermeye çalışmaktadırlar. Malum olduğu üzere, mevzuat ve yönetmelikler anayasa ve kanunlara aykırı olamaz. Böyle bir şey varsa bile, gerekli düzenlemeler yeniden yapılmalıdır.

Başörtüsü ile ilgili düzenlemeler yapılırken, insanımızın özgürlükleri kısıtlanmamalıdır. “KAMUSAL ALAN”, “HİZMET VEREN, HİZMET ALAN” gibi hukuki olmayan kavramlarla eğitim ve çalışma hakkı engellenen başörtülü kızlarımıza, şimdi de bir polemik tartışma ile üniversite öncesi başörtüsü tartışması başlatılmıştır. Özgürlüklerle pazarlık söz konusu olamaz. Üniversite öncesi, üniversite hayatı ve mezun olduktan sonra hizmet alanlarında çalışma, inanç ve ifade özgürlüğünden yararlanma her Türk vatandaşının hakkıdır. Görev ve yükümlülüklerini yerine getirene her vatandaş, bu haklarını da kullanabilmelidir.

Onun için; “BÖLÜNMÜŞ, PARÇALANMIŞ ÖZĞÜRLÜKLERE HAYIR!” diyoruz. Başörtüsü Allah’ın emridir. Mü’mine kız, başını örtmekle mükelleftir. Belli bir çağa gelen kız çocuklarının bu hak ve dini görevleri hiçbir şekilde engellenmemelidir. Tüm yasakçı zihniyetlere hayır diyor, inanç, düşünce ve ifâde özgürlüklerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması yönündeki taleplerimizi kamu önünde tekrar yeniliyoruz.

Diğer taraftan, Ortadoğu barışını devamlı tehdit eden, kendi güvenliği için de tüm tedbirleri almaya çalışan terörist İsrail’in kendi menfaatine olacak FÜZE KALKANI PROJESİ’ne dikkat çekmek istiyoruz. Bu, Türkiye ve başta İran olmak üzere tüm Ortadoğu ülkelerine karşı tehdit oluşturacak bir projedir. NATO, ABD VE İSRAİL’İN ısrarı, Ortadoğu üzerindeki Büyük Ortadoğu Projesi ve Büyük İsrail Projesini gerçekleştirmektir. Türkiye ve diğer ülkeler bundan büyük zarar göreceklerdir. FÜZE KALKANI PROJESİ’ne şiddetle karşı çıkıyor, HAYIR! Diyoruz.

Haftaya tekrar burada buluşmak ümidi ile hepinize teşekkür ediyor, ülkemize ve tüm dünyaya önümüzdeki Kurban Bayramı’nın dostluk, barış ve huzur getirmesini temenni ediyorum.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA

İsmail AYDAR

Bir cevap yazın