Konya 166. hafta: Demek ki meseleler Çankaya’dan başka görünüyor

İki zenci, beyaz olmaya karar verirler. Beyazlaşmak için üretilen makinanın parasını birisi denkleştiremez. Diğeri ben sana borç veririm der. Sonra makinaya girer ilki. Ve beyazlaşır. Diğeri beyazlaşmak için borç isteyince ondan, ‘’Hadi ordan pis zenci!’’ der. O beyaz adam olmuştur artık. Sınıf atlamıştır. Zencilerle, ötekilerle, onların sorunlarıyla işi olmaz onun. Beyaz adam gibi düşünmekte, beyaz adam gibi yaşamak istemektedir artık.

Beyaz Türkler diye son zamanlarda konuşulan bir kavram var. Biz bugün burada, beyaz Türkleşenlerden bahsetmek istiyoruz. Konumları, statüleri değişip, standartlarında yükselmeler olup, öteki mahalleye göçenler, beyazlaşıveriyorlar birden. Halkın değerlerinden uzaklaşıyorlar. Yabancılaşıyorlar kendi toplumlarına. Kendilerini oralara taşıyanların değerlerini görmemezlikten geliyor, daha önceden yaptıkları vaatleri unutuyorlar. Halkın figanlarına kulak tıkayıp, birden yasakçı kesiliyorlar…

Kendisi resmi rüşt yaşından daha erken yaşlarda örtünen, hatta evlenmek için bu rüşt yaşını bile beklemeyen, FÖRSTLEYDİmiz Çankaya’nın rakımından mıdır nedir, birden beyazlaşıvermiş de yasaklar koymaya başlamış. Halkına, hadi ordan pis zenciler diyor. Kendine yöneltilen ilköğretim çağındaki öğrencilerin başörtülü okumasına yönelik sorulan bir soruya, ‘’Bu konuda yaşanan bir cehalet varsa biz bunu da ortadan kaldıracağız. İlkokul öğrencisinin kendi isteği ile başörtüsü takması gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu konuda karar verecek yaşa geldiğinde kararını verir’’ diyerek yasakçılığa soyunuyor. FÖRSTLEYDİ’nin kocası da ertesi gün hanım sultanın görüşlerine katıldığını ifade ediyor. Biz seni bakan eşi olduğun zamanlardan da tanırız FÖRSTLEYDİ! O zaman da eşinin makamına bir zarar vermemek adına başörtülülerin haklarını savunmak için mahkemeye verdiğin dilekçeyi geri çekmemiş miydin? Yani o gün beyazlaşıyordun, şimdi bembeyaz oldun.

FÖRSTLEYDİ’nin kocası, bu açıklamalar yetmezmiş gibi kendisine yöneltilen başörtüsüyle alakalı bir soruya da ‘’Türban konusundan bıktım artık. Lütfen sen alınma da senin her şeyi sorma hakkın var. Ama bu konulardan bıktık doğrusu. Nedir konuş konuş. Bu kadar Türkiye’nin işleri varken. Türkiye temel hak ve özgürlüklerde Avrupa Birliği gibi bir ülke olacaktır. En gelişmiş demokratik standartlar Türkiye’de gerçekleşecektir. Bu anlamda özgürlüklere tabii ki önem veriliyor. Sanki Türkiye’nin başka meselesi yokmuş gibi her oturumda bu. Televizyona bakıyorum konuşulan mevzular bunlar. Bırakın, herkesi serbest bırakın. Herkes ne düşünüyorsa konuşsun, ne düşünüyorsa yazsın, ne istiyorsa giysin. Zaten konu üniversitelerle ilgili bir konu. Üniversiteler dışında herhangi bir tartışma yok. Bunu tekrar tekrar konuşmanın bir anlamı yok’’ diyerek taçlandırmış beyaz görüşlerini.

Neymiş efendim, Türban meselesinden bıkmışmış. Dili bile öteki mahallenin lisanına dönmekte. Başörtüsü demeye dili varmıyor herhalde. Türkiye’nin başka meseleleri varmış. Mazlumların gündeminden hiç çıkmayan başörtüsü, onların zirveye taşıdıklarının gündemine hiç girememiştir. Ya da olumsuz şekilde yasakçılıkla girmiştir. Bir de Türban meselesi üniversiteyle sınırlıymış. Allah’ın emirleri FÖRSTLEYDİ’nin kocasının zihin dünyasında belirgin bir tarihte başlıyor herhalde. Bilmem hatırlar mı, mükellefiyet buluğ ile başlar. Bu da üniversite yıllarından çok öncelerde olur. Bilmeyiz ki belki Çankaya’dan bu meseleler farklı görünüyordur. (!)

Biz şunu söylüyoruz ki: Allah’ın emirleri hiçbir konum ve mevkii için ve hiçbir şart altında değişiklik kabul etmez. Değişenler, Allah’ın emirlerini değiştirmeye kalkışmasınlar. Kimsenin buna gücü yetmeyeceği gibi, buna cüret etmeye bile hakları yoktur.

Modern mahallenin sahte ikonu Tarkan da bu kervana katılıp, Kurbanımız hakkında laf etmiş. ‘’Umarım bu bayram olabildiğince az hayvan öldürülür. Haberlerde kurbanlık hayvanları görüyorum. Ölümleri için geri sayımı bekliyorlar. Ama bazı gelenekler maalesef değişemiyor. Keşke biraz değişse ve daha az hayvan öldürsek.’’ deyivermiş. Herkes haddini bilsin! Kimse inançlarımıza, gelenek deme hakkına sahip değildir. Bu kimselerin cehaletleri de okumakla olan cinstendir. Halkımız bu türden ifadelere sessiz kalmamalıdır. Ve zulüm kimden gelirse gelsin konumları ve sıfatları ne olursa olsun razı olmamalıdır.

Bir adanmışlıktır Kurban. Adayışın ve adanmışlığın mükâfatıdır Kurban. Teslim olmaktır, İslam olmaktır Kurban. Kendini malını ve mülkünü her bir şeyin sahibine sunmaktır Kurban. Ve Kurban kullukta İbrahimî bir sünnettir, İsmailî bir teslimiyet. Yeryüzü imametinin hak sahibinin tespitinin sembolüdür Kurban. Kurban özgürleşmenin adıdır.

Hepinizin mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik eder, Adanmış ve teslim olmuş bir ümmet halinde gelecek günlerde daha hür yaşamayı Cenab-ı Allah’tan temenni ederiz. Bayramların, baskı ve zulümlerin gölgesi altında kalmadan yaşandığı bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 167. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

13 / 11 / 2010

Bir cevap yazın