Ankara 253. Eylem: İlköğretimlerde başörtülü öğrencilerin tecritine tepki!

Hafta boyunca Amerika’nın, merkezi İsveç’te bulunan Wikileaks sitesi tarafından deşifre edilen tabiri caizse ülkeleri fişleme belgeleri medyayı meşgul etti. ABD’nin uluslar arası arenada ikiyüzlü bir siyaset güttüğünün göstergesi belgeler gündeme bomba gibi düştü. Gündemi böylesine sarsan bu belgeler aslında malumun ilanından başka bir şey değildi ve medyanın aksine bizleri hiç şaşırtmadı. Her fırsatta dost ve müttefik olarak zikredilen ABD nezdinde Türkiye’nin yeri de bu şekilde ifşa edilmiş oldu. Diplomasinin 11 Eylül’ü olarak nitelendirilen Wikileaks hadisesinde İsrail ile ilgili herhangi bir belge çıkmaması ise dikkat çekicidir.

Dünyada bu gelişmeler yaşanırken ülkemizde başörtüsü yasağı konusunda farklı illerden yeni olayların haberleri gelmeye devam ediyor. Tarsus’ta okuluna başörtüsü ile gitmek isteyen 6. sınıf öğrencisi Büşra Uzunselvi, uygulanması cezaevlerinde bile tartışma konusu olan ve insanlık onuru ile bağdaşmayan “tecrit” ile cezalandırılıyor. Tarsus Dr. Lütfi Kolukırıkoğlu İlköğretim Okulunda her sabah ders zili çalıyor. Büşra sınıf arkadaşlarıyla birlikte sınıfına gidiyor. Ama ders başı yapılırken bir idareci ders öğretmeni ile sınıfa geliyor, “6/C Sınıfı! Biz gidiyoruz. Büşra burada kalıyor!” deyip Büşra’nın sınıf arkadaşlarını başka bir sınıfa götürüyor; Büşra sınıfta gün boyu kitap ve defterleriyle yapayalnız bekliyor. Yasal uygulamaya göre okul idaresi öğrenciyi derse almak zorundadır, bunun dışında ya tutanak tutabilir veya başka bir okula gönderebilir. Okul yönetimi tutanak tutarak kınama cezası verdiği öğrenciyi başka okula göndermek yerine tecrit etme yolunu seçiyor. Eğitim hakkının engellenmesinin ötesinde 13 yaşlarında bir kız çocuğu için tecrit şüphesiz psikolojik olarak yıpratıcı bir durumdur. Okul yönetimi Büşra’yı ilk günlerde dış kapıda bekletirken eğitim-öğretimi engelleme suçundan ceza alma endişesiyle hile yoluna başvurdu: Büşra sınıfa alınıyor ama ders verilmiyor.

Aynı minvalde ikinci bir olayda Mersin Sakarya İlköğretim Okulu’nda yaşandı. Derslere başörtüsü ile girmek isteyen öğrenci defalarca sınıfından çıkarıldı. En son derse girme girişiminde ise Büşra Uzunselvi olayındaki gibi tecrit yöntemi uygulanarak öğretmen öğrencileri bahçede ders yapmak üzere sınıftan çıkarırken başörtülü öğrenciyi sınıfta bırakmıştır.

Bu uygulamalar çocuklarımızı eğitim-öğretim almaları için emanet ettiğimiz insanların ideolojik saplantıları veya koltuk kaygıları ile ne derece insafsızlaşabildiğinin göstergesidir. Artık bu manzaralardan sıkıldık. Sağlıklı bir neslin inşası için sağlıklı bir eğitim sisteminin yapılandırılması ve eğitmenlerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bunun yapılabilmesi içinde düşünce ve inanç özgürlüğünün önündeki engellerin bir an önce kaldırılması çok büyük bir önem taşımaktadır.

Diğer yandan Başkent Anadolu Lisesi’nde yapılan KPSS önlisans/ortaöğretim sınavına başörtüsü ile katılmak isteyen öğrenci sınava alınmadı. Bunun üzerine şikayette bulunduğu ÖSYM’den başkan vekili Prof. Dr. Ali Demir’in okula gelip öğrencinin okula sınava alınması için talimatta bulunması ile sınavın başlamasından bir saat sonra sınava katılabildi. ÖSYM Başkanvekili’nin okuldan ayrılmasından kısa bir süre sonra da okula bu kez Ankara İl Sınav Yöneticisi Prof. Dr. Metin Balcı’nın yazısı ulaştı. Balcı, bina sorumlusunun sınavı 1 saat geciktirdiği gerekçesiyle öğleden sonraki oturumda görev yapamayacağını bildirdi. Bu durum olumlu bir gelişme gibi görünse de bir kişinin yaşadığı mağduriyeti gidermiş, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde sınava girememiş ve sesini duyuramamış diğer mağdurların derdine derman olamamıştır. Soruna kalıcı çözümler bulunması şarttır. Bu bir iyi niyet göstergesi olsa da yeterli değildir.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA

İNSAN HAKLARI VE HİZMET DERNEĞİ

Bir cevap yazın